ÜNLÜ OYUNCU AHU TUĞBA: HER ŞEY ALLAH’IN BUNU ÇOK GEÇ FARKEDİYORSUNUZ!
BİR DÖNEMİN ÖNEMLİ OYUNCULARINDAN AHU TUĞBA KIZI ANJELİC CALVİN'İN ÜNİVERSİTE EĞİTİMİ NEDENİYLE AMERİKA'DA YAŞIYOR. MAGAZİNDUAYENİ.COM YAZARI OLAN ANJELİC CALVİN BU KEZ SİZLER İÇİN ANNESİYLE RÖPORTAJ YAPTI...
AHU TUĞBA’NIN KIZI ANJELİC, ANNESİYLE MİAMİ'DE RÖPORTAJ YAPTI, “AŞK YOK MU?” DİYE SORDU!
- Uzun süredir dünyanın diğer ucu Amerika’da yaşıyorsunuz. Bu kadar uzak kalmanız neden?
Miami benim gözümde olağan üstü bir yer değil. Asıl önemli olan sorumlulukların arttığı üniversite çağında dünyaya getirmiş olduğunuz evladın yanı başında olmak. Herkes tam zıttını yapıyor. Büyüdü nasıl olsa deyip gözardı ediyor. Bir anne olarak kızımın eğitimi için burada duruyorum.
“O KADAR ÇOK İHANET VE YALAN GÖRDÜM Kİ HEP EN YAKINLARIMDAN GELDİ VE İNANCIM BİTTİ. AŞKA İNANCIM KALMADI”
- Peki ya özel hayatınız; aşk yok mu hiç ?
O kadar çok ihanet ve yalan gördüm ki hep en yakınlarımdan geldi ve inancım bitti. Aşka inancım kalmadı.
- O halde, gelişen teknoloji ve sosyal medyanın ilişkiler üzerindeki etkisi hakkında ne düşünüyorsunuz ?
Öncelikle şunu söylemeliyim; Instagram, Twitter kesinlikle kullanmıyorum. Facebook’ta da çok fazla adıma açılmış yalan hesap var. Yakın çevremi bile kandırıp listeye almayı başaran profil vardı. Yalancı isimler, fake hesaplar. Şizofreni durumunda balon hayatlar, komplekslerin bastırıldığı, yarış halinde, insanları kandırmaya yönelik adi bir dünya. Dikkat ettiğim şey, insanlar sanatkar politikacı ya da kişi, kimlik aldırmaksızın birbirlerini tanımadan çok ağır, avam boyutta ahlaksızca yorumlar yapıyorlar. Tanımadıkları halde birbirlerini ekliyorlar. Güven bunun neresinde?
- Hemfikirim. Bu tür şeyler artık boşanma davalarının da en önde sebepleri arasında yer alıyor. Kolay iletişimin ve ulaşabilmenin verdiği arsızlık mı sizce bu ?
Teknolojiyi insanlar bilgi için kullanmalı. Seks için kullanıyorlar. Güzel bulmuyorum.
“İNSANIN SEVDİKLERİ EN GÜZEL DEĞER. HER ŞEY ALLAH’IN BUNU ÇOK GEÇ FARK EDİYORSUNUZ.”
- Modayla aranız nasıl ? Ekranlardaki moda üzerine olan programlar hakkında ne düşünüyorsunuz ?
İnsanlar nereden geldiklerini çabuk unutuyorlar. Herkes herkesi çok iyi bilir bu piyasada. Modacı dediğin kişi çizer yaratır tasarlar diker ve kitlelere ulaşır. Türkiye’de 4-5 isim zor sayarım. Medyanın ileri sürdüğü herkes modadan anlar oldu. Artık herşey hazır giyim. Ben genç kızlara öğretici olurken onların aşağılanmasını, yerin dibine sokulmasını ve kızlarımızın da buna fırsat vermelerini anlamıyorum. Ünlü olma hevesindeki kızları alıp fırçalamak kolay. Konuşanlar dünya markası mı ?
“ŞİMDİKİ FİLMCİLER “HER ŞEYİ BİLİYORUM” DİYOR. 5 YAŞINDAKİ ÇOCUK DA ELİNDE TELEFONLA ÇEKİM YAPIYOR ARTIK. TEKNOLOJİNİN KOLAYLIĞIYLA SANATKAR OLUNMAZ”
- Sinema sektörü artık eskisi kadar diri değil, İnsanlar evlerinde izlemeyi tercih ediyorlar filmleri. Haftalarca filmleri gişe rekoru kırmış bir idol olarak tavsiyeniz nedir ?
Eskiden Türk Sineması’nda yılda ortalama 350 film çekilirken şimdi önüne gelen, okuldan çıkar çıkmaz eline kağıdı alıp filmciliğe soyunuyor. Filmcilikle alakası olmayan ve filmden anlamayan kişiler genç kızları sömürüp, genç çocukların hayalleriyle oynuyor. Kimin ne olduğu belli değil. İki, üç firmanın dışında, bir proje yapan yok olup kayboluyor. 100 senelik Türk sinemasında hala telif hakkı, emek hakkı insan, hakkı yokken biz ölmüş ve bitmiş bir şeyi niye tartışıyoruz . Ölünün arkasından konuşulmaz.
- Ne olursa eski güzel günlerini yaşar Türk Sineması? Bize bir mucize mi gerek sizce?
Kurs var ama tiyatro yok. Okulu var, sinema sektörü bitik. Tamamen ticaret üzerine kurulu kayıp yıldızlarla dolu, hayal katili bir zaman. Yeni mezun bir yönetmene bugünün şartlarından oldukça eski bir kamera verin. “Havuz sahnesi çekin” deyin. Suyun içinde bakalım nasıl çekim yapacak. Eski duayenleri bir kenara atıp, alaylı ve sayısız seneye başarıya, projeye imza atmış hocalarla alay ederek “Her şeyi biliyorum” diyorlar. Tecrübe yok, saygı dersen belirli ekiplerde var. Bir kaç tanesi dışında at çöpe. 5 yaşındaki çocuk da elinde telefonla çekim yapıyor artık. Teknolojinin kolaylığıyla sanatkar olunmaz. Oyuncular sürekli montajlanıyor. Eskiden bir kare film yakılamazdı ve çektiğimizi göremezdik. Körün eline boya verip, “Al şurayı boya” demek gibi bir şeydi eski kameralar... Çok daha az imkan... Ama farkı şuydu; şöhret değil, para değil, sevgi için sanat için yürekten yapılıyordu. İnşaatçı, kebapçı kendi işini bilir; filmcilik filmcilerin işidir. Anlayan anladı.
“ŞÖHRET; GÜNDEM OLMAK DEĞİL, YILLARCA BİR BAYRAĞI GÖTÜRMEK VE ÖLDÜKTEN SONRA HATIRLANAN BİR EFSANE OLABİLMEKTİR”
- Zirveyi ve hayalleri yasadınız. Olmazsa olmazlarınız neler? Yaşanmamış hayaller kaldı mı geriye?
Şöhret; gündem olmak değil, yıllarca bir bayrağı götürmek ve öldükten sonra hatırlanan bir efsane olabilmektir. Ben hiç bir zaman kendimi izlemedim ya da yükseklerde görmedim. Hep bir meslek olarak gördüm ama bedeli çok ağırdı. Yalnızlıktı, acılardı, yalan insanlar içinde koskoca bir ömür ve adilikler... Ulaşamadığım bir hayalim kalmadı en acısı da o. Gençlere tavsiyem asla “Asla” demeyin. ‘İmkansız’ yoktur. Benim en büyük mutluluğum evladım. İnsanın sevdikleri en güzel değer. Her şey Allah’ın bunu çok geç fark ediyorsunuz. Günde 20 tane kadar kola içiyorum, bazen yemek yediğim yok... Bir de kızımla yüzüp, ata binip film izlemeyi hiç bir şeye değişmem. Allah herkesi evladından güldürsün inşallah.
Röportaj: Anjelic Calvin / MİAMİ