ANJELİC CALVİN AMERİKA'DAN YAZIYOR: BAZILARI AYILIP BAYILIYOR AMA İŞTE GERÇEK MİAMİ!

'YENİ DÜNYA'DAN KALEME ALDIĞI BİRBİRİNDEN İLGİNÇ YAZI VE YORUMLARI ÇOK BEĞENİLEN, ÜNLÜ OYUNCU AHU TUĞBA'NIN KIZI ANJELİC CALVIN BU KEZ DÜNYACA ÜNLÜ MİAMİ ŞEHRİNİN GERÇEK YÜZÜNÜ YAZDI. İLGİNÇ YAZIYI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN.

MIAMI'NIN GERÇEK YÜZÜ

 

Anjelic Calvin Miami'den yazıyor..

 

Muhteşem Art Deco mimarisi ile Atlantik okyanusunun kıyısında bir şehir. Bu yazımda şehrin bilinmeyen gerçek yüzüne değineceğim.

 

Şaşalı ve alacalı yaşamların, güzel sahillerinin ve mekanlarının haricinde şehrin dibinde neler yatıyor öğreneceksiniz.

 

Al Pacino efsanevi bir aktördür. Marlon, Robert bunların her biri sinemanın altın çocukları, babaları...

 

2009 yılında New York Film Academy'de eğitim aldıktan sonra, Akademi’nin ayrıca Miami'ye taşındığını duyar duymaz 2014’te soluğu orada almış ekstra bir kursa gitmiştim.

 

O dönem Al Pacino kızını Los Angeles'ta’ki NY Film Academy'e eğitim alması için gönderdiğinden okul büyük sükse yapmıştı.

 

Ününe ün ekleyen okulda bizim sınıfın adı AL PACINO'ydu! Bir düşünün etkisini.

 

Onu efsaneleştiren rollerinden biri kuşkusuz Miami'de çekilen 1983 yapımı olan ‘Scarface’ filmi ve oradaki rolüdür.

 

Benim de favori filmlerim arasında yer alır. Hatırı sayılır bir hayran kitlesi mevcuttur.

 

Gel gelelim o dönem Kübalı göçmenlere ve ülkelerindeki sorunlardan kaçan Kübalı ve Latin Amerika ülkeli insanların konulduğu yere...

 

Filmde hatırlarsanız tel örgülü bir bölgeye almıştı devlet bu kişileri... Bu bölge bana göre kesinlikle şu anki ‘Little Havana’ ya da çevresi!

 

‘Little Havana’ latinlerin yer aldığı bir mahalleden çıktı bölge haline dönüştü.

 

Burada dünyanın en çirkin manzaralarından biriyle karşılaşabilirsiniz. Sefaletten ötürü yasal olmayan işler yapan, helalinden çalışmayı eziklik sayan bir kesimden bahsediyoruz.

 

Bazılarını tenzih ederim, ailelere saygımız sonsuz. Bu mahallede sırf latin olduğu için 5 katlı yer açan dev tabelalı dişiler, parayı bulmuş bir takım kişiler de mevcut.

 

Bir kız arkadaşım arabayla Miami’ye inmeden önce o bölgede oturan bir arkadaşını almamız gerektiğini söylediği anda kafamda şimşek çakmıştı.

 

Aklıma televizyonda verilen görüntüler ve bölgedeki cinsi bozuk tipler geldi hemen. Bundan yaklaşık 3 sene önce, 95'ten Miami International Hava Alanı’na giderken yanlışlıkla saptığımız o çok meşhur 4’üncü çıkış burasıydı!

 

Annem lavaboyu sorduğunda, mevcut bir tuvalet olmadığını adamların toprağı kazıp, ihtiyaçlarını orada giderdiğini anladık.

 

İnatla İngilizce konuşmayı reddeden ama Amerika’da yaşayan ırkçı bir latin kasiyer ile iki araba girdiğimiz ve bizlere bön bön bakan, rüzgardan nem kapacak derece kavgacı tipler mevcuttu.

 

Adamlara selam versen, “Bu bana niye selam verdi?” diyecek kadar zihniyet orada kalmış.

 

Amerikalılar, “Günaydın”, “Merhaba”, “Nasılsın” demeyi çok doğal karşılarlar birbirlerine. İnsanlık duygusu gelişmiş, insan sever, kibar kimseler böyledir zaten.

 

Bana “merhaba” dedi asılıyor mu? Amacı ne?

 

Bu gibi düşünceler cahil zihniyetidir Florida'da genelde.

 

Kuzey hala somurtkan olduğu için Florida'yı özellikle vurguluyorum. Her neyse; bu bölgeye girdik tabii koskoca Wallgreens bile tenezzül edip İngilizce yazı yazmamış duvarına.

 

Bu kişiler burada her türlü işi çevirmekte.

 

Şehir zaten Latin Amerika olmuş; turistik, lüks kesimler dışında...

 

Latin Amerika'nın güzelliğini taşıyan neredeyse hiç bir şey yok ama ne yazık ki. Hele ‘Little Havana’ grup grup çete çete bölünmüş burası da.

 

Polis tankı dibimizde, Allah’ım ne güzel Türkiyemiz ama kıymetini bilen yok diye düşünüyorum içimden.

 

Neyse beklediğimiz kişi geldi ama aracımın yanında 50 yaşlarında bir tane kendini bilmez adam gelmiş kulağıma “Ben kralım!” diye İspanyolca bir şeyler bağırıyor.

 

Kavga çıktı tabii!

 

Arkadaşımın tanıdığı latin ve o bölgeden! Bunlar İspanyolca tartışıp birbirlerine döğmelerini gösterdikten sonra iş halloldu, tuhaf bir biçimde de sarıldılar hemen.

 

Ben direk sordum; “Bu şahıs neyin nesi?” diye... Öyle saygın bir yerde menajerlik yapıyor ki inanamazsınız.

 

Biz oradan kaçar gibi çıktık, geriye aklımda burnunuzu büktüğünüz Türkiye semtlerinin yanından geçemeyecek içler acısı çirkinlikte, kişilikte insanları kaldı.

 

Türkiye mahalle kültürünün bir adabı vardır, aile yapısı vardır.

 

Bunlar tam tersi rahat yapılı kavgacı tipler. Modifiyeli araçlar o çirkin binaların önünde, hatta hatırı sayılır lüks araba bile vardı.

 

Cok azı doğru düzgün işinde olan tipler, eminim.

 

Şehrin dibinde başka bir ülke mevcut resmen.

 

Bu gibi yerlerdeki çoğu kişiler Amerika'da yasayıp Amerika'da kazanıp, yasal olmayan işler yapıp, İngilizce konuşmayı reddederek, Amerikan kültürünü dışlayıp kendi kültürlerinde kendi ülkelerindeymiş gibi yaşıyor.

 

Herkesin memleketine, kültürüne saygımız var, lakin  kendi dilini kültürünü, yayılarak, çoğalarak eyalete ve ülkeye mecburi bir dayatma haline sokuyorlar.

 

İspanyolca konuşmayana cevap vermemek, selam almamak, can güvenliğini tehdit etmek, hırsızlık ve bunun gibi pek çok pislikle beraber güzelim şehire büyük tehdit oluşturuyorlar.

 

Los Angeles’tan da sevgili Onur Akay'a yazdığım köşemde bahsetmiştim. Allah dünyanın sonunu hayır etsin, bizleri de arsız sapık, kötü insanlardan korusun diyorum.

 

North West, Miami de latin olmayan bir başka içler acısı yer.

 

Burada bahsettiğimiz şey sefalet ya da parasızlık asla değil.

 

İnsanların seçtikleri yaşam biçimi, tavrı ve kendilerine, çevrelerine olan tutumu. ‘North West'e Gidilmez’ tabiri o kiremit ve rengi gitmiş kahverengi binalardan geliyor.

 

 

Tavukçular ve likörçüler hariç hiç bir şey yok.

 

Zaten Amerika'da bir likörçü gece 2 ve gece yarısından sonra kapatıyorsa bilin ki güvenli olmayan bölgedesiniz!

 

Normal yerler akşam saat 10 denince kapatır.

 

Geneli budur.

 

South Beach’e gelip, iki fotoğraf çekip, “Ay Amerika müthiş, yaa berkcanlar napıyor?” diyen şapşiklere duyurulur!

YORUM YAP
YORUMLAR