Flört döneminde cinsellik olmalı mı? Doğru zamanı nasıl anlarız?
Kadınların yaşadığı en büyük çelişkilerden biri de cinsel birlikteliğin zamanı oluyor.
İlk geceden beraber olmak bazen kötü hissettiriyor, bazen de ilişkinin geleceğini etkiliyor.
Böyle olunca da akıllara ‘doğru zaman var mı?’ sorusu geliyor. Okuduğum bir yazıda şöyle yazıyordu; “Aldığınız ürünün bile bir değiştirme süresi bulunuyor ve bu süre bir ile üç ay arasında değişiyor.
Eğer bir ilişkinin uzun süreli olmasını istiyorsanız cinsellik için bir ay beklemelisiniz.” Yazı böyle diyordu peki bu düşünce ne kadar doğruydu?
Gerçekten yatağa ilk günden girmek ilişkiyi olumsuz etkiliyor mu ya da ilk günden birlikte olunan bir erkek sizi hayatının kadını olarak görmüyor mu?
Formsante Dergisi/Nilgün Yıldız birçok kadının merak ettiği bu soruyu Yedikule Psikiyatri Kliniği’nden Dr. Gürkan Odabaşıoğlu ile konuştu.
-
Doğru zaman var mı? Hayatınızın erkeği ile tanıştınız ve ilk gördüğünüz anda ona aşık olduğunuzu hissettiniz. Öyle bir ortam oldu ki, ilk geceden birlikte oldunuz.
-
Peki şimdi ne olacak? Dr. Gürkan Odabaşıoğlu, “Cinsel birlikteliğin zamanı kişisel ahlaki anlayışa, sosyal tutumlara, kişinin cinsel istekliliğine bağlı olarak değişen bir konu. Bu nedenle de bireye göre değişiyor. Benim kişisel görüşüme göre doğru zaman diye bir durum yok. Beşinci gün, onuncu gün gibi bir doğru bulunmuyor. Böyle düşünceler sosyal baskılardan kaynaklanıyor. Genç bir kız eğer bekareti düşünüyorsa karşısındaki erkekle evlenene kadar beraber olmayı düşünmeyebiliyor. Kişisel istekler dışında sosyal düşünceler de bu konuyu etkileyebiliyor.
-
Örneğin anne ve baba baskısı düşünülebiliyor. Kısacası sosyal baskılar, cinsel birliktelik için doğru zaman nedir kurallarını ortaya çıkarıyor. Ama insanın doğal halinde böyle bir şey yok” diyor.
-
3 / 8
Kadınlar ne hissediyor? İlişkiden yeni çıkan, aldatıldığını düşünen, aldatan kadınlar bu tür ilişkileri daha çok yaşıyor. Cinselliğin zamanı aslında kişinin neye, nasıl baktığıyla ilgili bir durum. Kişi sadece cinsel yönden beraber olmak istiyor olabilir. Bu tür ilişkilerde ilişki sonrasında çiftler birbiriyle hiç görüşmeyebiliyor.
-
Fakat bu tür bir durumda kadın kendini değersiz hissediyor. Özellikle de kadın bir ilişki istiyor fakat erkek istemiyorsa kendine saygısı azalabiliyor. Beklenti içine çok çabuk girdiğini fark edip bir anda boşluğa düşebiliyor.
-
Uzun vadede ise depresyon görülebiliyor. Bu tür ilişkileri sık sık tekrarlamaya başlayabiliyor ve bunun sonucunda cinselliği monotonlaştırıyor. Bu tekrarladığında hem bedenine hem de ruhuna zarar vermiş oluyor.
-
Kendine zarar vermekten hoşlanmaya başlayabiliyor. Yaşadığı ilişkileri umursamayabiliyor ya da insanlara yaklaşırken çok temkinli olabiliyor. Normalde olması gereken doğal ritim kaçıyor. Karşısındakine karşı şüpheci davranabiliyor. ‘Acaba aynı şey olur mu, aramazsa ben ne yapacağım?’ diyerek cinselliği erteleyebiliyor. Çoğu zaman tanışılan mekan ya da tanışma şekli de ilişkinin gidiş hattını etkiliyor. Fakat barda tanışıp, ilk gece birlikte olan ve sonrasında evlenen birçok çift de bulunuyor.
-
4 / 8
Erkekler ne hissediyor? Erkekler çoğu zaman cinsellik ve sevgiyi bir arada tutmayı başaramıyor. Bu da çoğunlukla erkeklerdeki anne düşkünlüğünden kaynaklanıyor. Dolayısıyla cinsellikte değersizleştirme yaşıyor. Karşısındakini değersizleştirme amacıyla da cinselliği yaşayabiliyor. Beraber olduktan sonra “Ben bu kadınla evleneceğim, çocuklarımız olacak” diye düşünmeye ve karşısındaki kadını annesine benzetmeye başlıyor.
-
Bu durumu fark edince de ürkebiliyor ve kaçabiliyor. Bazı erkeklerde bu değişim oldukça hızlı olabiliyor. Yalnız olmak istemiyorsanız oyunun dışında kalmamanız gerekiyor. Fakat bu da beraberinde hayal kırıklıklarını, mutsuzluğu ve çoğu zaman da mutsuz ilişkileri getiriyor.
-
-
5 / 8
NE ZAMAN BULUŞMALI?
-
Birlikte olduktan sonraki ilk hafta içerisinde buluşmak gerekiyor. Bir hafta geçtikten sonra arayan ve soran olmazsa bu üzücü haber anlamına geliyor.
-
NE YAPMALI? Erken cinsel ilişki yaşandığında kadınların yapması gerekenleri Dr. Gürkan Odabaşıoğlu şöyle özetliyor: - Böyle bir ilişki yaşandıktan sonra kadın erkeği aramaktan çekinmemeli ve aramalı. Bu konuda kendine güvenmeli. Kadınlar genelde ilk olarak erkeğin aramasını bekliyor ama bu çok da doğru değil. Kadın bu davranışıyla ilişki istediğini ortaya koymuş oluyor. - İlişkiyi istiyorsa ‘Olmamalıydı, yapmamalıydım’ dememeli. Böyle düşünmeye başlayan kadın güçlü duran bir kadın olmuyor. Eğer sıkıntı yaparsa bunu karşı tarafa da yansıtıyor. -Kadın ‘Seni istiyorum ama yapışmıyorum’ hissini göstermeli. - Yaşananlardan suçluluk duyulmamalı.
-
6 / 8
Yalnızlık çok mu arttı? Dr. Gürkan Odabaşıoğlu, “İnsanların birbiriyle ilişki kurmaları bile artık çok zor. Yoğunluk nedeniyle herkesin çok az zamanı var. Bu nedenle de kafalar karışıyor. Bir sürü kadın, bir sürü erkek var. Bir sürü talep, bir sürü beklenti var. Ama bunları karşılayacak zaman sıkıntısı da var. Bu kadar uyaranın fazla olduğu bir yaşam içinde ilişki kurmak da zor. Bu nedenle ilişkiler erken başlayıp, erken bitiyor ya da bu durum kabul ediliyor. Bunun dışında kalmak isteyenler ise oyunun dışında kalıyor. O zaman da yalnız kalıyor. Yalnızlık çok artmış durumda. Fakat bu yalnızlık tercih edilen bir yalnızlık oluyor” diyor. Evlilik öncesi ilk geceden beraber olanlar olduğu gibi evlilik öncesi hiç beraber olmayan çiftler de olabiliyor. Bu çiftlerin yaşadığı en önemli sorunlardan biri vajinismus oluyor. Yani evlenmeden önce cinsel yaşamı olmamış bir kadında korku başlıyor ve cinsel ilişkiyi yaşayamıyor. Erkeklerde ise erken boşalma görülebiliyor.
-
7 / 8
Erkekler ‘tek gecelik’ bağımlısı olabiliyor Tek gecelik ilişki yaşayan erkeklerde bu tür ilişkiler bağımlılık yaratabiliyor ve çok sık tekrar eden bir davranış kalıbı haline gelebiliyor. Bu tür ilişkiler yaşayan erkekler, kadınlara başka türlü yaklaşamıyor. Uzun dönemde depresyona meyilli oluyorlar. Sonrasında ise sevgi, duygu gibi şeylerin eksikliği yaşanmaya başlıyor. Böylece daha da mutsuz olabiliyorlar.
-
8 / 8
Cinsellik ne zaman ve ne şekilde öğretilmeli? Türkiye’de cinsellik konusunda genelde “Bunu aklına sokmayalım” gibi bir düşünce bulunuyor. Özellikle kız çocuklarında erken görülen cinsel dürtüler konusunda aileler endişeli oluyor. Dr. Gürkan Odabaşıoğlu, “Cinsel bilgi aileden verilmeli fakat bu genelde olmuyor. Böylece cinsel bilgilendirme eğitimi yarım kalmış oluyor. Bu nedenle de gençler cinsel hastalıklar konusunda bilgisiz oluyor ve korunmayı bilmiyorlar. Küçük yaşta hamilelikler, cinsel yolla bulaşan hastalıklar görülebiliyor. Okullarda da böyle bir eğitim verilmiyor. Bu şekilde büyüyen çocuklar da cinsellikle dalga geçiyor ve gerçek bilgileri alamıyorlar. Cinselliğin artısı, eksisi, rahatsızlıkları, beden yapısı öğrenilmiyor. Bedenle ilişki bozuk oluyor, orgazm olunamıyor. Oysa cinsel eğitimde doğru olan, ebeveynlerin bilgi verirken kız çocuğuna annenin, erkek çocuğa ise babanın bilgi vermesi. Cinsel eğitimin belirli bir yaşı da yok. O talep ettikçe söylemek daha doğru. Konunun çocuğa doğal şekilde anlatılması, beden üzerinden gitmek, anatomik fotoğraflar göstermek çocuğun konuyu daha iyi anlamasını sağlıyor” diyor.