Dilangiller, biz fakirleşirken siz nasıl ultra zenginleştiniz?

Paran kadar varsın, şatafatın kadar yaşarsın görgüsüzlüğü herkesin kanına işledi. Dürüst, doğru, sade ve şerefli bir insan olmanın pek önemi kalmadı. 

Arzu Altıntaş yazıyor...

7500 Lira Emekli maaşı alan Hatice teyzenin, 11 bin lira asgari ücret alan Kemal’in, yıllarca okuyup doktor olan 20 bin ile 30 bin lira arası maaş alan Kerim’in, hiçbir iş yapmadan kocasının asgari ücretiyle evde oturup sofraya yemek koymaya  çalışan Zeynep’in, yıllarca dirsek çürütüp okuyan ve üst düzey yönetici olup 40 bin lira maaş alan ama ailesinin hiç bir isteğine yetişemeyen ancak karnını doyurabilen Refik’in psikolojisi sosyal medyadaki lüks ve şatafat yüzünden çöktü .

SOSYAL MEDYADA NİSPET AKIMI

Hiçbirinin eline geçen para hayatını idame ettirmesine yetmedi . 

Bırakın sosyal hayatta, tatilde para harcamayı, en temel ihtiyaç barınma ve karın doyurmaya bile yetemediler . 

Bunları yaşarken ellerindeki telefonlardan ultra lüks yaşamlar gözlerine sokuldu . Hepsi o hayatlara özendiler, aynısına sahip olmak istediler, ucundan, kıyısından, köşesinden o dünyaya ait olabilmek adına kendileri de aynı o hayatı yaşayanlar gibi saçma sapan görgüsüzlük dolu iletilerini atarak kendi çevrelerine şov yaptılar .

Yediği yemek mutlaka fotoğraflandı ve sosyal medyaya atıldı, gezdikleri cafeler, barlar, çantalar, ayakkabılar, seyahatler, saatler, arabalarda mutlaka eş, dost, akraba ve takipçilerle paylaşıldı .

Dürüst, doğru, sade ve şerefli bir insan olmanın pek önemi kalmadı . 

Paran kadar varsın, şatafatın kadar yaşarsın görgüsüzlüğü herkesin kanına kadar işledi. 

Kimse oturup kendini ve bu olanları sorgulamadı . Sürü psikolojisine kapılıp gittiler .

Herkes kısa yoldan zenginleşme ve bunu mutlaka başkalarına gösterme peşine düştü .  

Üstelik de bu zenginleşmeyi sadece kendileri için istemediler, sadece ama sadece etrafa hava atmak için istediler .

SOSYAL MEDYA ULTRA LÜKS AMA MARKET RAFINDA ELLERİ TİTREYEREK ALIŞVERİŞ YAPANLAR !

Markete gidip canının çektiği  bir şeyi alamayan ama elindeki telefonla ultra lüks ötesi hayatları izleyen , içine düştüğü ekonomik buhranda izledikleri karşısında daha da yıpranan ama izlemekten de asla geri kalmayan garip bir güruh oldu .

Asla, sorgulama yetileri yok, analitik düşünemiyorlar . İzle , bak , gör , heves et , aynısının sana da olmasını arzu et , ilerle , geç . 

Ultra lüks sosyal medya hesaplarını izlerken son zamanların popüler sözcükleri “aldım , kabul ettim , oldu , oldu” de . O hayatı yaşayacağına inan.  

Asgari ücret ya da normal ama asla yetmeyen bir ücret ile ev sahibinin yaptığı yüzde 500 zammı  ödeyemeyip evsiz kalacakken, o ultra lüks malikanelere sahip olabileceğinin hayalini kur .

“GÖRGÜSÜZLÜĞÜ AYNALAMAK “

Sende, diğer sosyal medya kullanıcılarına kendi imkanlarının çok üzerinde olan, ama popülerlik adına altta kalmak istemediğin bir restorana zar zor gidip, mutlaka yediğin yemeğin 15 tane resmini çek , gerçeğini değil ama çakmasını aldığın çanta ve saatini de mutlaka kadraja sığdır onu yayınla  .

İzledikleri şatafatlı yaşama bir şekilde muhakkak ki ayak uydurabilme sendromu tıpta buna konulmuş bir teşhis var mı bilmiyorum ama “Görgüsüzlüğün Aynalanması“ bence iyi bir tabir olabilir . Ne görüyorsan altta kalma, sen de aynısını  yansıt !

KAPICI KIZININ 150 BİN LİRA KREDİ ÇEKEREK GİTTİĞİ TATİLİN HACİZİ !

Apartman görevlisinin 32 yaşındaki kızının normal bir mesleği var . Mesleğinden maaşı 25 bin lira . Yazın Bodrum , Çeşme popüler diye 150 bin lira kredi çekip 3 Gün Çeşme, 2 gün Bodrum’da tatil yapmış . Totalde 5 günde giden para 150  bin lira . 

Oturup birde anlatıyor 1 alkollü içecek , bir pizza , bir makarna gelen hesaplar hep 8000 -10 bin diye !!

Üşenmeyip girip sosyal medyasına baktım . Sosyal medyası 8000 liraya yediği pizzanın abartsız 50 tane çekilmiş fotoğrafı  , o Çeşme ve Bodrum’un her bir noktasının an ve an çekilen görüntüleri ile dolu . 

Bodrum ve Çeşme Belediye başkanlarının bile beldelerinin her bir köşesinde o kadar çok fotoğrafları yoktur . Tabii en popüler mekanlarda yer bildirimleri mutlaka yapılmış . “Bak bende oradaydım , bende o zümreye ait biriyim” mesajı itinayla gösterilmiş .

PİZZA VE MAKARNAYA 10 BİN LİRA HESAP ÖDEYENLER !

Bodrum ve Çeşme de neden bir pizza ve makarnaya 10 bin lira hesap geliyor? 

Buralar tüm halkındır , tatil yapmak , gezmek , dolaşmak herkesin hakkıdır , plajlar halkındır, para alınamaz gerçeklerini söylesek de  , yazsak da , çizsek de kimse duymuyor, herkes bildiğini okuyor , hiçbir şey değişmiyor. 

Ben bu gerçekleri geçtim de “Be kızım sen kimsin ki 5 günlük tatile 150 bin kredi çekip akabinde ödeyemeyince ananın babanın evine haciz getiriyorsun” kısmındayım.

KARA PARAYLA HER FAHİŞ HESAP KOLAYLIKLA ÖDENİR .

Ultra fahiş fiyatlara senin gücün yeter mi ? Sen neden kara para aklayanlarla , ya da haksız zenginleşen ya da gerçekten hakkıyla çok zengin olup da para saçanlarla aşık atıyorsun? Derdin ne ?

Hatırlarsınız yazın Çeşme’de girişi 2000 lira olan bir plaja gencecik kızlar “ Siz şişkosunuz “ diye alınmamıştı. 

2000 liraya plaja girmeye razılar ama kiloları o plaja girmeye uygun değil diye kapıdan döndürüldükleri için bir video çekmişlerdi ve bu videoları viral olmuştu .

“Halkın olan plaja giriş 2000 lira olur mu?” diye kimse sorgulamamış ama kilolarının o plaja girişte uygun olmamaması konuşulmuştu .

GÖRGÜSÜZLÜK TUŞUNA İLK KİM BASTI ?

Bunların hepsi  görgüsüzlüğün toplumun tüm fertlerine sirayet etmesinden ibaret . Ahlaki ve eğitimsel eksiklikleri az olanlar bu berbat görgüsüzlük akımının birer kölesi olabiliyorlar . 

Görgüsüzlüğün gönüllü köleleri ,  lüks ihtişam içinde illegal yollarla yaşayanlara tek söz ettiğinizde size düşman kesilip kaynağı belirsiz yerden gelen ve harcanan o lüks yaşamların en büyük savunucusu olurken lisanlarında da “Ama o anne yazık , ama o yetim doyuruyordu yazık , siz servet düşmanısınız” gibi içi boş savunmalarla size geliyorlar .

SERVET DÜŞMANI DEĞİL, HAKSIZ ELDE EDİLMİŞ SERVETİN KAYNAĞINI MERAK EDENLERİZ

Biz markete gidince 2 sene önce 2 lira 45 kuruş olan Kuru Kahveci Mehmet Efendi Türk Kahvesinin 7 Lira‘ya çıktığında ne oluyor bu ne saçmalık derken bugun 34 Lira 50 kuruş‘a satılan kahveyi alırken söylenmekten çenemizin bağı kopuyor .

“Kahve içmek lüks oldu” diye söyleniyoruz ama gidip vay efendim Sabancı - Koç ve bilimum zenginler bunu çok rahat içiyor hatta bunu içmeye tenezzül bile etmez İtalyan kahvesi içiyorlar diye söylenmiyoruz . 

Her neyi içiyorlarsa içsinler analarının ak sütü gibi helaldir . Kazanıyorlar içiyorlar . Ama 2 sene önceki Mehmet Efendi kahvesinin 2 Lira 45 kuruş olduğu günlerde ceplerinde 2 lira olmayanların televizyonlara çıkıp altın tozlu kahve içiyorum diye göstermesini aklı olan her insan sorgular . 

Milli içeceğimiz Türk Kahvesi’nin bile bizim alım gücümüze etkisi bizi bu kadar söyletirken, siz hayırdır altın tozlu kahveyi nasıl içiyorsunuz diye şoka girmemiz çok normal.

BİR BİZ Mİ FAKİRLEŞTİK ? BU ZENGİNLER KİM?

Biz gayet iyi şartlarda yaşayan kendine yeten insanlardık . 

2 sene önceki şartlarda 3000 -5000 kira ödeyen insanlardık . 

Sonra birden ev sahiplerimiz 30 bin 40 bin kira istedi . Ülkenin yarısı ev sahibi ile mahkemelik , kanlı bıçaklı olanlar da var . 

Hepimizde barınma anksiyetesi başladı . Hepimiz sosyal hayatlarımızdan vazgeçtik . Herhangi bir restorana oturup bir çay , kahve içmek ultra lüks hale geldi . 

Öğle arası gidip balık restoranına oturan insanlardık .

Senede en az 2 kez tatile çıkardık tatilden de vazgeçtik , kendi ülkemizde ayağını denize sokabilmek için en az 100 bin lira ödemek gerekiyor , özel hastanelere gidip sağlık tedavilerimizi yaptırıyorduk , şu an özel hastaneye en ufak bir serumu taktırabilmek için cebinde en az 20 bin lira olması gerekiyor !!

EN TEMEL İHTİYAÇ CEP TELEFONU 100 BİN LİRA !

I phone  70 Bin ile 100 bin arası satışa çıkıyor . Ertesi gün tükeniyor . 

Biz elimizdeki telefonu neredeyse pahalı mücevherat gibi kilitli kutuda saklamak üzereyiz, aman elimizdeki telefonuma bir şey olmasın diye . 

Hemşire bir arkadaşımın ameliyathanede telefonuna sıvı dökülmüş ve ekran gitmiş . Ekran açılmayınca arkadaşım “Allahım inşallah gözüm kör olmuştur da ben ekranı göremiyorumdur“ dediğini bize anlattı güldük , eğlendik ama vatandaşın hali budur .

Bu telefonları da haksız zenginleşenler alıyor . Bir Doktorun , bir Gazetecinin , bir asgari ücretlinin , bir emeklinin , bir memurun 100 bin liraya telefon alabilme ihtimali uzaya ayak basma ihtimali ile aynı orandadır .

Durum böyleyken milletin canı burnunda iken millet haksız kazanca ses çıkarmayacak öyle mi ? Hayatta kalmaya çalışan milletin haksız kazancı alkışlamasını mı bekliyordunuz ?

Bu zengin düşmanlığı değil ! Bu haksız kazanca karşılık temiz ve ahlaklı bir toplum olma isteği ile vatandaşlık bilincinin yükselmesidir .

FEYZA ALTUN GİBİ HUKUKÇULAR , MURAT AĞIREL GİBİ KALEMİ NAMUSU OLAN GAZETECİLER LAZIM .

Mesela bu ülkeye, Feyza Altun gibi hak hukuk savaşçıları lazım . Feyza Altun gibi 100 tane cesur yürekli hukukçumuz olsa her şey çok daha farklı olabilir .

İLLA BİRİNE HAYRANLIK DUYACAKSANIZ, MURAT AĞIREL’E HAYRAN OLUN.

Murat Ağırel gibi şerefli , ahlaklı , kalemi asla satılamayan , kalemini namus bilen gerçek Gazeteci ahlakına sahip eğilmeyen , bükülmeyen tek arzusu halkı aydınlatmak ve kalemine sahip çıkabilmek olan yürekli , mert yüz tane Murat Ağırel olsa bu ülke bambaşka bir ülke olur .

Bence artık herkes aydınlanmalı . Ben umutsuzluğa düştüğümde hep dimdik duran , satılmayan , asla bedeli olmayan şerefli ve ahlaklı insanlara bakarım . Çünkü onlar bana umut verir .

Satılmışlar ve paraya tapanlar  hani hep derler ya herkesin bir bedeli vardır diye herkesin bir bedeli yoktur !!!

Satılanların ve fiyatı belli olanların  uydurduğu bir cümledir bu. Şerefi , namusu , haysiyeti para karşılığında satılık olanlar vardır . Bir de şerefini , haysiyetini , onurunu tuttuğu kaleme yansıtan o kalemi yerinden bir gram oynatmayan Murat Ağırel’ler vardır .

KALEMİ NAMUSU OLAN MURAT AGIREL

Herkesin bir bedeli varsa git Murat Ağırel ‘e para teklif et bakayım . Asla işi  olmaz . Hiçbir para birimi onları satın alamaz.

Neden alamaz biliyor musunuz ? Gözü aç değil , ahlaki değeri çok yüksek , sadece kendisinin  zenginleşmesi onu mutlu etmez.  O , bütünün hayrına olanla ilgilenirler . Tüm toplum ultra zengin olsun siz kıt kanaat geçinin seçeneğini önüne sunsalar . Tüm toplum zenginleşsin varsın ben fakir kalayım ama bu toplum ilerlesin der. Buna adımın Arzu olduğu kadar eminim . Siz bu insanlara sahip çıkın , bu insanları takip edin , illa hayran olacaksanız bu insanlara hayran olun .

İÇİNDEN KURT ÇIKAN KREMLERİ DEĞİL, MURAT AĞIREL’İN KiTAPLARINI ALIN .

İçinden kurt çıkan saçma sapan merdiven altı kremleri  değil , leşlik abidesi story’leri izleyip verilen her linki tıklayacağınıza Murat Ağırel ‘in yazdığı kitapları alın , okuyun.

Bu toplum bilincinin herkese aşılanması lazım . Herkes iyi yaşamayı hak ediyor , herkes canının çektiği şeyi gidip alabilmeyi , yiyebilmeyi , senede  en az bir kez tatile çıkabilmeyi ve en temel vatandaşlık hakkı olan barınma hakkına sahip olabilmeyi hak ediyor .

Ülkede hiç kimse ama hiç kimse vergi kaçırmazsa, kanunlara, yasalara uygun yaşarsa Türkiye Cumhuriyeti’nin, canım ülkemin parası tüm vatandaşlarına yeter . 

Çalınan paralarımızın hazinede durduğunu bir düşünsenize .

Umarım herkes yattığı derin uykudan uyanır , içine düştüğü görgüsüzlük sarmalından uyanır , herkes ülkesi için nasıl iyi bir vatandaş , komşum için nasıl iyi bir insan ve toplumda nasıl itibarlı bir kişi olabilirimin peşine düşer .

İki kelimeyi yan yana getirip cümle kuramayanların size gösterdiği şatafat ve lüks yaşama onları takip ederek çanak tutmayın!

Devletine , milletine hayırlı ve faydalı insan olabilmek daha önemlidir .

YORUM YAP
YORUMLAR