DENİZ UĞUR: ‘EVLİLİK TEFERRUAT GELİYOR’

DENİZ UĞUR, ŞU GÜNLERDE ÇOLPAN İLHAN & SADRİ ALIŞIK TİYATROSU’NUN SAHNELEDİĞİ YENİ OYUNU ‘FRANKENSTEİN’IN HEYECANINI YAŞIYOR...

Deniz Uğur, şu günlerde Çolpan İlhan & Sadri Alışık Tiyatrosu’nun sahnelediği yeni oyunu ‘Frankenstein’ın heyecanını yaşıyor. Bir yandan ‘Guguk Kuşu’ oyununa devam eden Uğur, yeni projelerini, çocuklarıyla ilişkisini ve evliliğe bakışını anlattı.

 

 ‘Guguk Kuşu’ndan sonra ‘Frankenstein’  ile sahnedesiniz. Prova süreci  nasıl geçti?

Yönetmenimiz Şakir Gürzumar’la prova süreci gerçekten çok zevkli geçti. Provalarla her şeyi tazeliyorsunuz, müthiş bir idman oluyor. Benim gibi kilo veriyorsunuz...

‘Guguk Kuşu’nda aynı şeyi yaşamıştık, Oktay (Kaynarca) çok zayıflamıştı. Bu kez ben rol için 10 kilo verdim. 25 yaşında bir genç kızı oynuyorum, tiyatro sahnesinde o illüzyonu yaratabiliyorsunuz... Bayağı disiplinli çalışıyoruz, asker gibiyiz. Ben Yıldız Kenter’in öğrencisiyim, o  ekolden geldiğim için böyle çalışmayı çok seviyorum.

 

 Ne kadar sürede 10 kilo  verdiniz?

İki ayda... Sadece düşük kalori almaya dikkat ettim, her şeyi yedim ama kalori hesabı yaparak. Onun dışında egzersiz ve bol bol yürüyüş yaptım.

 

 Nasıl hissediyorsunuz peki?

Çok hafifledim ve rahatladım. Çocuklarım çok mutlu oldu, kızım şimdi beni çok beğeniyor.

 

 Karakter için kilo vermek dışında bir hazırlık yaptınız mı?

Elizabeth’in olduğu sahneler  İsviçre’de geçiyor, ben de yarı İsviçreliyim. Hem ten rengi hem tip olarak, hem de o kültüre yakın olmamın avantajları var. Melez olmanın faydalarını gördüm.

 

Dizi projesi yolda

 Elizabeth için oyundaki tek masum kurban diyebiliriz...

Başına gelen hiçbir şey onun kontrolünde değil. O yüzden masum bir kurban. Çok sevdim Elizabeth’i. 

Oyunun içindeki en doğal karakter. Bir genç kadının sahip olduğu doğal beklentileri var. Evlenmek ve kendi hayatını yaşamak istiyor. Fakat nişanlısı Victor’ın aklı tamamen bilimsel yaratımlarda. Kendi kibirinin ve dehasının peşinden giden biri olduğu için büyük bir sancı içinde.  Elizabeth, aslında her kadının kendini özdeleştirebileceği bir karakter.

 

 ‘Guguk Kuşu’nda bambaşka bir karakteri oynuyorsunuz...  Bu  rolün bir öncekinden farklı olması sizin için önemli mi?

Tiyatroda özellikle dikkat ediyorum çünkü asıl eğitimini aldığım mecra. Televizyonda daha çok seyircinin alıştığı rollerde yapımcılar sizi değerlendiriyor. Bunu da doğal karşılıyorum. Ama tiyatroda çeşitlendirme yapmak kariyer açısından doğru geliyor. ‘Guguk Kuşu’ndaki o despot, faşist hemşire Ratched rolünden sonra böyle bir karakteri canlandırmak büyük avantaj oldu. ‘Huysuz’da femme fatale bir kadını oynuyordum, o da çok farklıydı.

 

 ‘Frankenstein’da 25 yaşında genç bir kızı canlandırıyorsunuz. Siz kendinizi kaç yaşında hissediyorsunuz?

Genelde 25 hissediyorum.  Üniversiteden sonra olgunlaşmak, deneyim kazanmak dışında hayata bakışımda herhangi bir yaşlanma olmadı. Ümitlerim, iyimserliğim kaybolmadı. O zihniyet insanı  genç tutuyor. 

 

 Tiyatro sahnesinde olmak ne ifade ediyor?

Sahneye çıktığınızda o kadar insanın gözünün üzerinizde olması, olağanüstü bir duygu. Tiyatro insanın kanına bir kere girdi mi çıkmıyor. Ee bir de daha küçükken bu yola baş koyduk, konservatuvara girdik. Zaten sanatçı bir ailede büyüdüm. Edebiyat olmazsa, tiyatro olmazsa, oyunculuk olmazsa nefes alamam. Üretim yapmazsa insan hastalanır.

 

 

‘Kuzenim David Bennent ile bir proje yapabiliriz’

 İki oyunu bir arada sahnelemek zor olmayacak mı?

‘Guguk Kuşu’nu geçen seneki yoğunlukta oynamıyoruz, o yüzden zorlamayacak.

 

 Yeni dizi projesi var mı?

Görüşmeler devam ediyor, anlaşacağımızı düşünüyoruz. 

 

 Yurt dışı bağlantınız  devam ediyor mu, gidip geliyor musunuz?

Daha çok oradaki akrabalar gidip geliyor. İsviçreli kuzenlerimden David Bennent ‘Teneke Trampet’ filmiyle Oscar aldı. O çok sık geliyor. Birlikte proje yapmanın hayallerini kuruyoruz. İnşallah bir gün gerçekleştiririz.

 

‘Evlilik teferruat geliyor’

 Çocuklarınızla aranız nasıl?

Çok iyi arkadaşız, deli oyunlar oynuyoruz, çok eğleniyoruz. İkizler ikinci sınıfa gidiyor. Büyük de 17 yaşında.

 

 Yeniden evlenmeyi düşünür müsünüz?

Orçun’la (Benli), zaten çok mutlu bir aşk yaşarken o teferruatı açıkçası düşünmedim. Hayatıma ekstra bir katkı getirecekse, kolaylaştıracaksa o zaman belki o şekilde formüle ederiz ilişkimizi. Biz nişan yüzüğü taktık, birbirimize karşı niyatlerimizi belli ettik. Bu da bana göre çok anlamlı. Düğün olacağı zaman olur.

YORUM YAP
YORUMLAR