BAŞBAKAN O GÜN DAKİKA DAKİKA NE YAPTI!

DUAYEN GAZETECİ YAZAR NAZLI ILICAK BAŞBAKAN ERDOĞAN İLE OĞLU BİLAL ARASINDA GEÇTİĞİ İDDİA EDİLEN TELEFON KONUŞMASININ DETAYLARINI İNCELEDİ VE YAZDI. NAZLI ILICAK'IN "BU KADARINI TAHMİN ETMİYORDUM" DEDİĞİ O YAZI...

NAZLI ILICAK'IN BUGÜN GAZETESİNDEKİ KÖŞE YAZISI...

SİNMEMEK GEREKİR!

Kaset bombası sosyal medyaya düşünce, birçok kişi arazi oldu. Ses çıkarmıyorlar; görüş beyan etmiyorlar. Oysa ilk günden itibaren insanlar tavırlarını belli edecek medeni cesareti sergilemeli. Kemal Kılıçdaroğlu'nun dediği gibi, medyanın topluma karşı sorumluluğu var.

27 Nisan e-muhtırasında da böyle olmuştu. Yaşar Büyükanıt'ın Genelkurmay internet sitesinde yayınlanan görüşleri ortaya çıkınca, medya büyük bir sessizliğe gömülmüştü.

İnsanların üzerine korku sinmiş. Dünyanın hiçbir yerinde, tabii özgür ülkelerden söz ediyorum, böyle bir kaset bombası sükût edilerek geçiştirilemez. "Montaj" diye üstü örtülemez. Maalesef Türkiye sindirilmiş insanlar topluluğu haline gelmiş. Ama yavaş yavaş sesler yükselecek, buna inanıyorum.

Başbakan ile oğlunun konuşması
 
Ne MİT Yasası ne HSYK... Hiçbiri beni Tayyip Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan'ın konuşmaları kadar ilgilendirmiyor. Tam anlamıyla yıkıldım. Bu kadarını tahmin etmiyordum.

Montaj iddiasını inandırıcı bulmuyorum. Bu tez, Başbakan'ın o sırada Konya'da Şeb-i Arus törenlerinde konuştuğu ileri sürülerek desteklenmek isteniyor.

Oysa -iddia olunan- Erdoğan-Bilal konuşmalarının saatleri şöyle: 17 Aralık 2013 (Operasyon günü): 1'inci arama saat 08.00... 2'nci saat 11.17, 3'üncü 15.39, 4'üncü arama 23.15... 5'inci arama 18 Aralık 2013 sabah 10.58.

Başbakan, 17 Aralık'ta Konya'ya gidiyor. Zaten oğluyla konuşmasında saat 10'dan sonra Konya'ya gideceğini söylüyor; o sırada Ankara'da. Başbakan, Konya'da toplu açılış törenine katılıyor ve orada saat 13.29 ilâ 14.24 arasında bir konuşma yapıyor. Bu konuşmanın ardından Dedeman Oteli'ne geçiyor. O arada, 15.15'te gazetecilerin sorularını cevaplandırdığını görüyoruz. Yani, Konya'da, 15.39'da Bilal ile görüşmesini yalanlayacak farklı bir görüntü yok. Muhtemelen, gazetecilerin sorularını cevaplandırdıktan sonra, Bilal ile temasa geçmiş.

Şeb-i Arus töreni, akşam 19.45 ile 23.00 arasında... 4'üncü arama 23.15'te. Uçak, 23.35'te hareket ediyor.

Görüldüğü gibi baba-oğul görüşme saatleri ve canlı yayın görüntüleri birbiriyle çelişmiyor.

Kaldı ki Erdoğan, Bilal ile 15.39'daki görüşmesi sırasında "Dönmem 12'yi bulur" diyerek, o sırada Konya'da olduğunu belli ediyor. 23.15'teki konuşmasında ise, "Ben bu akşam gelemiyorum Ankara'da kalacağım" sözleriyle, Konya'dan doğrudan Ankara'ya döneceğini, İstanbul'a gelmeyeceğini belirtiyor.

Kızı Sümeyye neden Bilal'in yanına gönderildi? Konuşmalarda geçen "2'sini de boşalttı" cümlesi ne anlama geliyor?

Tayyip Erdoğan üstü kapalı konuşmaya gayret ediyor, sadece "sıfırlamadan" söz ediyor ama Bilal Erdoğan açık veriyor. Beni en çok etkileyen, 23.15'teki konuşma oldu: "Sıfırlamadık henüz babacığım. 30 milyon euro gibi bir miktar daha var. Şey yapamadık, eritemedik henüz."

Kusura bakmayın ama hiç kimse bu işin içinden "montaj" deyip sıyrılamaz. Konu, Yüce Divan'a intikal etmeli.

Başbakan, önümüzdeki haftalarda özel hazırlanmış bir montaj kaseti yayınlayıp, oğluyla konuşmasının kurgulanmış bir kayıt olduğunu göstereceğini belirtti. Oysa kasetin montaj olup olmadığı ancak eldeki mevcut görüşmenin teknik olarak incelenmesiyle anlaşılır. Bir de, hangi telefonun, hangi telefonla, saat kaçta bağlantılı olduğunu gösteren TİB kayıtları yayınlanmalı.

7 bin kişi mi dinlenmiş!
 
Yeni Şafak ve Star'da "7 bin kişi dinlendi" haberini okuyunca, hiç inanmadım. Nitekim hemen "Selam örgütü" soruşturmasını yürüten savcılardan açıklama geldi. Önce Savcı Adnan Çimen yalanladı: "Benim 7 bin kişilik dinleme listesinden haberim yok." Sonra Savcı Adem Özcan bilgi verdi: "Kudüs Ordusu (Selam-Tevhid Terör Örgütü) şüphesiyle üyelerine yönelik olarak 8 Nisan 2011 tarihinde bir soruşturma başlatılmış olup, bu dosya 2012 Ağustos ayında tarafıma tevdi edilmiştir. 2014 Ocak ayı içerisinde de, duruşma savcısı olarak görevlendirilmem sebebiyle dosya benden alınmış olup, halen bende bulunmamaktadır. Bu soruşturma kapsamında adı geçen örgütle irtibatlı olduğu düşünülen sınırlı sayıda şüpheli hakkında mahkeme kararları doğrultusunda, iletişim tespiti uygulanmıştır."

Türkiye'de insanların sahte isimlerle, hukuksuz olarak dinlendiğine inanıyorum. Ama Yeni Şafak ile Star'ın bir "algı operasyonu" yaptığına da inanıyorum.

İstanbul Başsavcısı Hadi Salihoğlu, Selam dosyası kapsamında 7 bin değil 2 bin 280 kişinin dinlendiğini söyledi. Muhtemelen o isimlerden büyük çoğunluğu görüşme trafiğine takılanlar ve aslında dinleme kapsamında olmayanlardır. İddianın, Adnan Çimen ve Adem Özcan'ın talebiyle, HSYK tarafından inceleneceğini de hatırlatmak isterim. 

Ayrıca bir bilgi daha var: Malum Selam Terör Örgütü, Bahriye Üçok, Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı gibi aydınların öldürülmesinden sorumlu tutulmuştu. O zaman, Kudüs Ordusu Örgütü (Tevhid-Selam) olarak anılıyordu. Bu örgütün İran'la da bağlantısı var. Kimine göre, Türkiye'de önemli koltukları işgal eden bazı kişilerin, İran bağlantılı bu örgütle münasebeti tespit edildi. "İki gazetede haberin yayınlanması, bu bağlantıları ortaya çıkaracak bir havadisi önceden itibarsızlaştırma amacına yönelik" diyenler de var.

Zamanla her şey aydınlanır. Ama belli ki, Selam Örgütü dosyası içinde 7 bin kişi dinlenmemiş. Tekrar edelim: Türkiye'de yasa dışı dinlemeler mutlaka yapılıyor. Öte yandan, bugün, bu iddialar yolsuzluk gerçeğini kamufle etmek amacıyla kullanılıyor.
NAZILI ILICAK-BUGÜN
YORUM YAP
YORUMLAR