Zeki Müren aradı, "Şimdi ekmeğin üstüne yağ, bal sür ve ısır onu" dedi

Zeki Müren çok kiloluydu ve bir çok kronik hastalığı vardı. Günde 30 civarında ilaç yutuyordu. Bir Cumartesi günü evimin telefonu çaldı...

BURAYA TIKLAYARAK YOUTUBE KANALIMA ABONE OLABİLİRSİNİZ

Bilal Özcan yazıyor...

Zeki Müren'le Anılarım - 2'inci Bölüm

Zeki Müren çok hastaydı, 

İleri derecede kalp ve damar hastasıydı,  

Şeker ve gut hastalıkları da vardı, 

Yüksek tansiyon ve mide şikayetleri uzun süredir devam ediyordu. 

Karaciğeri çok yağlanmıştı... 

Romatizması da vardı. 

Fazla kilolarından bir türlü kurtulamıyordu, 

Doktorlara gidip gelmeyi sevmiyor, onların verdiği 30 civarında hapı ise yıllardır her gün yutuyordu... 

Zeki Müren’le ilgili beni çok şaşırtan bir anımı anlatayım... 

Bir cumartesi sabahı 10.00 civarı İstanbul’da ailece kahvaltı sofrasındayız, 

Evin telefonu çaldı, açtım, 

Karşımda Zeki Müren’in yardımcısı Hüseyin bey, 

Bodrum’dan arıyor... 

-“Bilal bey günaydın, Paşam görüşecek” dedi... 

“Hay, hay” dememe kalmadan, 

-“Nasılsınız bu sabah bakalım?” diyerek Zeki Müren aldı ahizeyi, 

Sesi son derece neşeli ve enerji doluydu, 

“Çok iyiyim Paşam” diye cevapladım... 

ZEKİ MÜREN SON YOLCULUĞUNA ÇIKARKEN ISRARLA NE İSTEDİ?

BİLAL ÖZCAN'IN İLGİNÇ YAZISI İÇİN TIKLAYIN

Kendine has ses tınısını biraz muzip, biraz neşeli bir tonda gönderip, sormaya devam etti: 

-“Evdekiler nasıl, herkes iyi mi?” 

“Herkes çok iyi Paşam, siz nasılsınız, sağlığınız nasıl?” 

-Elhamdüllah, ne yapıyorsun şu anda? 

“Kahvaltı yapıyorum, ailemle birlikte kahvaltı sofrasındayız, keşke sizde burada, bizimle olsanız.” 

Telefonun ucundaki o neşeli adam bir anda durgunlaştı ve hüzünle şöyle dedi? 

-Ah canım Bilalim, ben o sofraya oturamam ki... 

“Neden?” 

-”Say bakayım, sofrada neler var?” 

”Beyaz peynir, tereyağ, kaşar peyniri, çilek reçeli, bal, siyah zeytin, yumurta, sucuk, çay, ekmek...” 

-“Oh çok güzel. Şimdi senden bir şey rica edeceğim” 

“Buyrun Paşam, ne demek!” 

-”Bir dilim ekmeği al eline, diğer elinle de üzerine bıçakla biraz tereyağı sür” 

“Hemen yapıyorum, bir saniye...” 

“Evet sürdüm.” 

-”Bilalciğim şimdi de bal kaşığını al eline, o baldan tereyağlı ekmeğin üzerine gezdirerek dök” 

-”Dök, dök tutma elini, bolca dök” 

Dayanamadım sordum, 

“Paşam, bunları niye yapıyoruz” 

-”Söyleyeceğim, şimdi o ekmeği biraz irice ısır. Isır, ısır yağlı, ballı ye, afiyet olsun” 

”Ama Paşam” 

-“Isır lütfen, çiğne...” 

Mecbur ısırdım ballı ve yağlı ekmeği, çiğnedim. 

“Yedim...” 

-”Ohh afiyet olsun, şimdi de bir zeytin at ağzına ve ağzında gezdirerek, tadını ala ala ye onu da” 

Ama Paşam!.. 

-”Lütfen Bilal, ben bu senin yediklerini yıllardır yemiyorum. Bana hepsi yasak. Şimdi sen yedikçe ben yemiş gibi oluyorum inan bana. Lütfen ye...” 

Masada, o zamanki eşim Seval ile çocuklarım Emrah ve Setenay şaşkınlık içinde, çıt çıkarmadan olan biteni izliyorlardı... 

“Paşam çok acıklı bu söyledikleriniz” 

-”Haydi şimdi de çatalın ucuyla biraz beyaz peynir kopar at ağzına.” 

-”Yaptım!” 

-”Oh ağzında dağılsın, lezzetini al peynirin. Biliyor musun bende kaç hastalık var! Kalp ve damar hastalığından, şeker ve gut hastalığına kadar. Yüksek tansiyon, romatizma. Ne ararsan var...” 

“Çok geçmiş olsun, Allah şifa versin.” 

-”Sahneler bana çok şey verdi ama sağlığımı da aldı götürdü... Beni gazino hayatı böyle yaptı” 

-”Neden, nasıl?” 

-”Yıllarca, senenin çok uzun bölümünde sahnede çalıştım, o hayatta yediklerime hiç dikkat edemedim. Geceleri belli bir saatten sonra sahne bitince, arkadaşlarım benim için sofra kurarlardı. Ben deniz mahsullerini, ıstakoz, karides, istiridye, yengeç, aklına ne gelirse çok severim. Tepsi tepsi onlar pişirilirdi. O sofralarda şişelerle viski içilir, sabaha kadar oturulurdu. İşte, o hayat bugün beni böyle yaptı.” 

Sofradan kalkmış, salona geçmiştim. 

”Gazinodan çıkınca, Yenikapı sahilindeki o araba galerisinde, dostlarınızla sabahladığınızı duyardım Paşam” dedim.  

BURAYA TIKLAYARAK YOUTUBE KANALIMA ABONE OLABİLİRSİNİZ

-”Yaa, evet. Senelerce hiç yediğime içtiğime dikkat etmedim. Şimdi ise doktorlar bana her şeyi yasakladı. Kusura bakmayır sizin de kahvaltınızı bozdum.” 

”Ne kusuru?” dedim,  

“Sesinizi duymak bizi çok mutlu etti. Ailemin çok selamı var, hepsi sizi öpüyor, çok selam söylüyor.” 

-”Ben de sizleri öpüyorum. Size Zeki Müren tavsiyesi, yediklerinize her zaman çok dikkat edin. Benim gibi sağlığınızdan olmayın.” 

Bilal Özcan...

DEVAM EDECEK

YORUM YAP
YORUMLAR