TOMRİS OĞUZALP ŞEBNEM ÖZCAN'A KONUŞTU: BEREN, TUBA, BERGÜZAR GÜZELLİKLERİNE ALDANMASIN. BENDE GENÇLİĞİMDE GÜZELDİM. AKILLI OLSUNLAR, İSTİKBALLERİNİ KURSUNLAR. KOCALARI OLABİLİR AMA GÜVENMESİNLER!

RÖPORTAJ: ŞEBNEM ÖZCAN

ARTIK ÖLMEK İSTİYORUM, DAHA FAZLA YAŞAMAK İSTEMİYORUM


GİRİŞ:

O, 60 yıllık tiyatro, sinema ve dizi oyuncusu… Binlerce oyunda, yüzlerce film ve dizide rol almış bir emekçi… 1995 yılında ‘Gerilla’ filmindeki rolüyle ‘En İyi Yardımcı Oyuncu’ dalında Altın Portakal alacak kadar işinde usta…

Tomris Oğuzalp geçen yıl, yoksulluk, yaşlılık ve hastalıkla mücadele ederken sağlık durumu kötüleşmiş ve Başbakan’ın talimatıyla hastaneye kaldırılıp yoğun tedavi sonrası hayata tutunabilmişti.

Ankara’da oturan çok yaşlı bir ağabeyi ve uzak bir akrabasından başka kimsesi olmayan Oğuzalp’in başına ne geldiyse iyi niyetinden gelmişti. Tanıyanlar öyle söylüyordu…

Üç yıl once Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde safra kesesi ameliyatı olan sanatçının doktoru, bölüme bir cihaz bağışlamasını isteyince biriktirdiği 20 bin lira kadar parasının üzerini kredi kartı ile tamamladı.

Ne var ki Oğuzalp kredi kartı borcunu ödeyemedi ve emekli gelirine haciz konuldu. Bu durum onu ümitsizliğe itti ve hastalandı. Basının konuyu duyurması üzerine tiyatrocu arkadaşları aralarında para toplayıp Tomris Oğuzalp’in tüm banka borçlarını kapattı.

Buraya kadar yaşananları hepimiz biliyoruz… Peki sonra ne oldu? Tomris Oğuzalp bugün nasıl? Bakırköy’de bakıcısıyla yaşadığı tek göz evinde ziyaret ettim… Beni oturduğu yerde karşıladı. Evin içinde yardımla yürüdüğünü söyledi. Sorularımın hepsine cevap verdi..

Ellerini, yanaklarını öperek ayrıldım, Altın Portakal’lı ve ibret dolu o evden. Ne var ki üç gün sonra değerli oyuncunun hastaneye kaldırıldığını öğrendim. Kanaması vardı ve tansiyonu düşüktü… Dualarınızı ondan eksik etmeyin… Şebnem ÖZCAN… 

-Tomris Hanım nasılsınız?
Teşekkür ederim, sizleri sormalı…
.-Geçen yıl bir ara çok hastaydınız, hayranlarınız hep iyi haberlerinizi almak ister…
Teşekkür ederim ama inanın size ne diyeceğimi bilemiyorum. Dürüst olmak gerekirse artık kendimi iyi hissetmiyorum. Bu dünyadan göçme vaktim geldi.
-!! 
Hayranlarıma çok sevgilerimi iletin ama çok yorgunum, keyfim yok.
-Böyle konuşmak size yakışmıyor, inşallah daha güzel günler yaşarsınız.
İstemiyorum dedim ya. Artık ölmek istiyorum. Daha fazla yaşamak istemiyorum. Elden ayaktan düştüğüm için üzülüyorum. Biliyor musunuz, benim iyi zamanımı yaşayanlara da büyük üzüntü oluyorum. O günlerimi bilenler bu halimi görünce üzülüp sıkılıyorlar. Bense hayatım boyunca oynadığım kötü karakterlere inat, iyi ve sağlıklı hatırlanmak istiyorum. Onları hayalkırıklığına uğrattığım için canım acıyor. 
-Geçmişe dönüp baktığınızda “İyi ki oyuncu olmuşum” diyor musunuz? 
Yanlış anlamadım, oyunculuk dediniz değil mi? O iş artık bana o kadar uzak ki geçmişi hayal bile edemiyorum. İyi ki oyuncu olmuşum demek içimden gelmiyor. 
-Neden?  
Belki oyuncu olmasaydım, şimdi yaşadığım tüm zorlukları yaşamıyor olacaktım. Belki o toz pembe hayatın içinde olmak bana bu sıkıntıları yaşattı. Ünlüydüm, seviliyordum, sanki dünya sadece benim etrafımda dönüyordu. Bugünleri hiç düşünmedim. Çok para kazandım, kazandığımı da o gün yedim. Çok şaşalı bir hayat yaşadım. Hiçbir şeyim eksik değildi. Elim çok açıktı. Hiç geleceğimi düşünmeden yaşadım. 
-Bir bakıma kendi geleceğinizi kendiniz şekillendirdiniz değil mi? 
Doğru, kendim ettim, kendim buldum. Ben hiç yemek yapmayı bilmem. Hayatımda tek bir yumurta bile kırmamışımdır. Ama yemek yemeye pek bir meraklıydım. Hep iyi restoranlara gidip yemek yedim. Evime otel gibi girip çıkardım. Gezip tozmaya, arkadaşlarımla vakit geçirmeye bayılırdım. Her gittiğimiz yerde arkadaşlarıma bir şeyler ısmarlayan hep bendim. Kendi başıma yaşıyordum. Kendi kendime yetiyordum. Seyahat etmeyi çok severdim. Londra’ya sık sık giderdim. Hatta 1 sene orada kaldım. Paris’e  gittim, Roma’ya da gittim. Keşke eski günler geri dönse. O zaman işte, tüm hayatımı silip, en baştan yaşardım. Tomris Oğuzalp o günlerde yaptığı hataların hiçbirini  yapmazdı. Bugünkü aklım olsaydı bambaşka biri olurdum. 
-Siz nerede hata yaptınız? 
En büyük hatayı bugünleri yaşayabileceğimi aklıma getirmemekte yaptım. Hiç düşünmedim sıkıntıya gireceğimi. 
-Niçin hiçbir yatırım yapmadınız?

Evim olsun istemedimki, gidip ev alayım. Birikimim de yoktu açıkçası. Bir de önemli bir nokta var, anne olmak hiç istemedim. O sorumluluğu almadığım için de geleceğin pek bir önemi yoktu benim için. Şimdi çok pişmanım. Keşke bir çocuğum olsaymış, keşke benim kanımı taşıyan bir evladım olsaymış. Bana bakardı yahut bakmazdı orası pek önemli değil, ama hiç değilse bayramlarda elimi öpmek isteyen birisi olurdu. 
-Şimdi kaç yaşındasınız Tomris Hanım?  
77 yaşındayım
-Kaç kez evlendiniz?
2 kez evlendim. Birinci eşim Sualp Bey ve ikinci eşim Yurdakul Bey, her ikiside avukattı. İkisi de öldü gitti. 
-Onlardan bir nafaka falan talep etmediniz mi? 
Onlar vermek istedi ama ben “Hiçbir şey istemiyorum, yeter ki boşanayım” dedim. 
-Size şimdi kim bakıyor? 
Halamın üvey kızı Emine Barutçuoğlu bana bakıyor. Komşumuz Handan Meyveci de öyle… Ayrıca evde Türkmenistanlı bir bakıcım da var. 
-Müşkül duruma nasıl düştünüz peki? 
Maaşıma haciz geldi. Parasızlık çektim. Onun verdiği sıkıntıyla hasta oldum zaten. Safra kesesi ve katarakt ameliyatı olmuştum, üzüntüm çoktu.  
-Maaşınıza neden haciz geldi? 
Bir miktar param vardı. O parayı da cihaz almaları için Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ne verdim. O verdiğim para da cihaza yetmeyince, üzerine kredi kartıyla para çektim. O parayı ödeyemeyince de maaşıma haciz geldi. 
-Neden böyle bir yardımda bulundunuz?
Annem için yaptım. Bu yardımımın annemin hayrına olmasını istedim. Açıkçası annemi düşünerek bir iyilik yapmak istedim. Annemi kaybettiğimde ben 4 yaşındaydım. Onu hayal, meyal hatırlıyorum. Onun için, anne şefkati nedir hiç bilmem? Annesizliğin ne demek olduğunu çok iyi bilirim. Babamı sorarsanız o çok çapkındı. Birçok kez evlendi. Çok üvey annem oldu yani. Zor günler yaşadım. 
-Bu olay olduğunda sadece emekli maaşıyla mı geçiniyordunuz?
Öyle. 3 ayda bir, 1100 lira para alıyordum. 
-Şimdi ne kadar para alıyorsunuz?
Devlet Tiyatroları bu yaşadığım sıkıntıdan sonra maaşımı yeniden düzenledi. Zamanında eksim maaş bağlanmış bana. Sağ olsunlar evime kadar geldiler. Birsan Turan yaptı bunu. O da geçen yıl kanserden öldü. Şimdi 3 ayda bir iki milyarı geçti maaşım. Çok şükür son günlerimi iyi yaşıyorum. 
-Şu an halinizden memnun musunuz? 
Memnunum. 850 lira olan ev kiramı Trabzonlu bir hayırsever ödüyor. Bana oradan kahvaltılık, yiyecek içecek gönderiyorlar. Bakıcı paramı da kendi maaşımdan ödüyorum. 
-Siz rahatsızlandığınız zaman Sayın Başbakan durumunuzla ilgilenmiş, hastaneye kaldırılıp tedavinızın yapılması için Sağlık Bakanlığı’na talimat vermişti, bundan haberiniz oldu mu? 
Olmaz mı? Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’a bir can  borcum var. Onun sayesinde iyileştim. Allah ondan ve eşinden razı olsun. Herkese sahip çıktığı gibi bana da sahip çıktı. O olmasa halim ne olurdu kimbilir? 
-Sanat dünyasında en sevdiğiniz sanatçı kim?
Mahsun Kırmızıgül. Onun yeri benim için çok ayrı... Onun kocaman bir yüreği var. 
-Mahsun Kırmızıgül’ün ‘Beyaz Melek’ filminde oynamıştınız. Peki, en son ne zaman yanınıza geldi? 
Telefonla arar sorar. Benim yanıma gelmedi, çünkü beni iyi halimle hatırlamak istiyormuş. Doğru, beni bu halde görünce üzülüyor. 
-Size para yardımı yaptı mı?
Yüklü bir miktar para yardımı yaptı. 
-Sizi sanat dünyasından kimler arayıp soruyor? 
Perihan Savaş, Ebru Cündebeyoğlu, Irmak Ünal, Ayten Gökçer, Füsun Erbulak, Füsun Önal, Ülkü Erekalın devamlı arar sorar. Bak şu çiçeği Perihan yollamıştı… Allah hepsinden razı olsun.
-Geçmişte en mutlu olduğunuz bir anı hatırlıyor musunuz? 
‘Gerilla’ adlı filmle Altın Portakal’da En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu seçildiğim an en mutlu anımdı. Altın Portakal’ı herkes alamıyor. Çok mutlu olmuştum. Bak Altın Portakal şurada duruyor. 
-Eskiye dair en çok neyi özlüyorsunuz?

Her şeyi… Alkışları özlediğim de çok oldu. Ama sonra ondan da vazgeçtim. Olmayacak bir şey çünkü. 
-Hiç huzur evine gitmeyi düşündünüz mü? 
Düşündüm ama halamın üvey kızı “Biz seni bırakmayız” dedi. 
-Oyunculuk konusunda örnek aldığınız birisi oldu mu? 
Hep Yıldız Kenter gibi olmak isterdim. O benim hocamdı. 
-Dizileri izliyor musunuz?
‘Muhteşem Yüzyıl’ı izliyorum.  
-Beğendiğiniz oyuncular var mı? 
Genç oyuncuların hepsini beğeniyorum. 
-Bugün iyi kazanan oyunculara gelecekte sıkıntıya düşmemeleri için neler tavsiye edersiniz? 
Benim hayatım onlara ibret olsun. Benim gibi yaşamasınlar. Yarınlarını düşünsünler. Paralarını har vurup harman savurmasınlar. Kenara biraz para koysunlar. Birikimleri olsun. 
-Beren Saat, Bergüzar Korel ve Tuba Büyüküstün bunlar iyi birer oyuncu. Aynı zamanda güzellikleriyle de beğeni toplayan kadınlar. Sizce bu güzellikleri  geleceklerini garanti altına almak için yeterli mi? 
Güzellik kalıcı değil. Beren’i de, Bergüzar’ı da, Tuba’yı da bilirim. Üçünü de beğenirim. Ama sakın güzelliklerine aldanmasınlar. Bende gençliğimde güzeldim. Ama bak şimdi ondan eser yok. Beni düşünsünler ve akıllı olsunlar. Kocaları olabilir ama onlara güvenmesinler, kendi  istikballeri için gençliklerinin kıymetini bilsinler. Kendi istikballerini kendileri kursunlar.  -Bir dizide oynamak ister misiniz?
‘Adını Feriha Koydum’ da bir bölüm oynadım. Artık oynamak istemiyorum. Hiçbir şeyin tadı yok. Oyunculuğun da tadı yok. Sette bana gösterecekleri ilgiden de çekiniyorum. Üzerime düşecekler. Bu da beni rahatsız edecek. 
YORUM YAP
YORUMLAR