Pınar Arslan hakkında bunları biliyor musunuz?

Senarist Pınar Arslan hakkında bilinmeyenleri haberimizde derledik. Pınar Arslan kimdir?

-Pınar hanım önce sizi tanıyalım, ne konuda eğitim aldınız, hangi işlerde çalıştınız? Nerede yaşıyorsunuz, kaç yaşındasınız? 

Merhaba ben Pınar Arslan, 22 Haziran Frankfurt/Almanya doğumluyum. Çocukluğum ve okul yıllarım orada geçti. Aslen Düzceliyim Annem laz kökenli, Trabzon/Of, babam ise Ordu’dan gelme. Bir erkek kardeşim var. Bizim Düzce’de biriyle tanışınca ona ilk sorulan soru köken neresidir olur. Çünkü göçmen şehirdir Düzce.

Düşünün memlekette her renkten insan var: Nurhan teyzem var mesela, o Bulgar göçmeni. Çok iyi anlaşırım ve çok da severim kendisini. Küçücük bir şehirde farklı kültürlerde pek çok insan kardeşçe yaşıyor. Bu çok güzel bir şey. 

Ben ekonomi bölümü okudum. Frankfurt’ta iyi şirketlerde çalıştım, sonra İstanbul’a yerleşip burada da yine kendi alanımda 2 sene kadar çalıştım. Canım Dedem 2017’ de rahmetli olunca, Babaannem hasta olduğundan Düzce’ye yerleştim şu an sadece “senaryo” yazıyorum, kendimi geliştiriyorum  yani sadece  bu işe odaklandım. 

Biraz kendimden bahsedeyim: Yengeç burcuyum, burcumun tüm özeliklerini taşıdığım düşünüyorum: Aşırı sakin bir yapım ve çok sabırlı bir insanımdır, doğallıktan yanayım, abartılı şeyler sevmem, özel hayatımı gizli tutarım. Adımdan dolayı olsa gerek su sporlarına bayılırım, özelikle denizde dalmayı, yürüyüş yapmayı ve spora gitmeyi seviyorum. 

Çok duygusalım çok çabuk gözlerim dolar. 

Benim için her insan eşittir, fark etmez nereden geldiği, insan olsun yeter. İnsanları mutlu etmeyi seviyorum. 

Kıyafetlerimin renginde özelikle siyah ve beyaz tercih ederim, rahat olması benim için her detaydan önemlidir. 

Görgüsüzlüğe ve yalana tahammülüm yok! 

Avrupa’ da büyüdüm ama kendimi sonuna kadar Türk hissediyorum, ne mutlu Türk’üm  diyene.

-Senaryo yazmaya nasıl başladınız? Neden senaristlik, anlatır mısınız? 

Ben 5. sınıftayken bu merakım vardı, yani öğretmenimiz bize bir ödev verirdi mesela “Adam parka gitti orada kayboldu, bu konuyla ilgili bir sayfa yazın.” Ben bir değil  on sayfa yazardım hayal gücüm o zaman da kuvvetliydi, sınıfta herkes okumamı isterdi ve yazdıklarımı çok beğenirdi, bu çok hoşuma giderdi. 

On bir yaşında evde kendimce hikayeler yazardım. 2008 yılında aldığım bir senaryo ödülüm var. Ekonomi bölümü okuduğum yıllarda öğretmenim benden entegrasyon ile ilgi bir hikaye istemişti, ben yazmıştım sınıfımdakiler de oynamıştı. 250 okul arasından ikinci olduk. Bu büyük gururdu benim için, evet senarist olmak için o gün karar verdim.      

   - Yazarlık ya da senaristlik konusunda örnek aldığınız kimse/kimseler var mı? 

Elbette var. Hepsi değerli ama benim için iki değerli isim söyleyebilirim

“Senarist Ece Yörenç ve Yazar Gülseren Budayıcıoğlu.”

 

-Bir senarist olarak, mesleğinizde hedefleriniz nelerdir? 

Öncelikle kendi ülkemde iyi yerlere gelip sonra dünyaya açılıp kendi ülkemi en iyi şekilde temsil etmek, ödül almak ve ülkemin gurur kaynağı olmak. Rahmetli Dedemin (Faik Arslan) hayatını beyazperdeye aktarmayı da çok isterim. O kadar güzel,  ibretlik bir hayat hikayesi var ki oturup ağlarsınız. Aradan dört sene geçti inanın halen rahmetli dedemin arkasından gözyaşı döken insanlar var, bu onun ne kadar iyi  bir insan olduğunu gösterir. 

Çok tatlı bir Babaannem var ve rahmetli dedemde çok merhametli bir insandı.

Kısaca bunlar en büyük hayallerim. 

 

  -Diyelim ki bir konu var, onun bir film senaryosu haline gelebilmesi için olmazsa olmazlar nelerdir? 

Konu ne kadar güçlü olursa olsun. Bir senaryoda en önemli şey karakterlerdir. Bir de karakteri ne kadar çok donatırsan, seyirciye konuyu o kadar çabuk geçirebilirsin.

-Yazmak için uygun zaman, yer gibi olmazsa olmazlarınız var mı? Örneğin geceleri yazmak, doğayı seyrederek yazmak, neşeliyken yazmak gibi

Ben insanları dinlemeyi çok seviyorum, insanları dinlerken zaten bir hikaye çıkıyor. Tabi özel hayatını yazmıyorsunuz işte o an bir senarist olarak hayal gücünüz araya giriyor ve yazıyorsunuz. Bir de ben çok üzüldüğüm zaman hayal gücüm müthiştir ve yazarken de  mutlaka çok sevdiğim dizileri izlerim mesela kaç yıl geçti ama halen Adını Feriha Koydum dizisini yazı yazarken mutlaka izlerim. Bir Senarist  olarak da sürekli aynı konu olmaması için çok dikkat ederim ki hikaye sıkıcı olmasın  ve sürükleyici devam etsin. 

 

-Bir senarist için en önemlisi aşağıdakilerden hangisidir ve neden? 

a-Çok iyi bir kaleme sahip olması, 

b-Çok iyi bir gözlemci ve araştırmacı olması, 

c-Çok pratik bir zekaya sahip olması. 

Bence B seçeneği. Bir senarist  olarak çok iyi bir hayal gücünüzün olması lazım ve insanlarla iletişim halinde olmanız gerekir ki hayat hikayesi bulabilesiniz. En önemli şey de empatidir; örneğin yeri geldiğinde çok fakir, yeri geldiğinde çok zengin bir karakteri işleyebilmeniz için bu yeteneğe ihtiyaç vardır, bundan sonra iş kaleminize kalır. 

 

-Sinema filmi senaryo ve senaristliğiyle, dizi film senaryo ve senaristliği arasında ne gibi temel farklar var? 

Dizide mecburiyet vardır mesela Reyting uğruna senaryoya sadık kalınamaz. Sinemada özgürlük vardır anlatmak istediğin bir konuyu özgürce istediğin dilde istediğin biçimde anlatabilirsin. Sonuç sürprizdir. 

 

-Şu anda bir sinema senaryosu yazdığınızı biliyoruz, projeyle ilgili biraz ipucu verebilir misiniz? Bir aşk hikayesi mi, macera filmi mi, tarihi bir film mi olacak? Oyuncular belli mi? 

Bu konuda şu an  fazla detay vermem doğru olmaz. 

Ama yeni yazdığım yazıda biraz ipucu verebilirim: Türk ve İtalyan hikayesi, Frankfurt’ta İtalyan komşularımız var, Türklere benziyorlar içten, samimi çok severim onları. Bu sene çok İtalyan tanıdım hepsi birbirinden değerli ve çok etkilediler beni, onlardan aldığım ilhamla başladığım hikayeye.  Yani sürekli aynı coğrafyalarda gezilmez, bence farklı kültürler, hayatlar da işlemek  lazım. 

 

-Sizce bir senarist için, ithal bir dizinin (örneğin bir Kore dizisi) senaryosunu yazmak mı daha kolaydır yoksa yeni bir projeye senaryo yazmak mı kolaydır? 

Benim için senaryo yazmak çocuk oyuncağı gibi ve yazı yazmak çok sabır isteyen bir iştir. Kendi hikayelerim bana göre daha kolay ve daha heyecanlı çünkü yeni bir şey hayal etmek daha zevkli. 

 

Sizce dizilerle gerçek hayatlar birbirine çok benziyor mu? Senaristler yazarken, dizide anlattıklarını gerçek hayatlara benzetmek zorunda mı hisediyor? 

 

Evet benziyor bence, insanlar dizi, film izlerken kendilerin de görüyor. Bir hikayenin gerçekçi olması lazım, tabi aksiyon filmleri de var ama çoğu insan gerçek hayat hikayelerini izlemekten hoşlanır.

 

-İş bulabilmek gençler için büyük sorun, yetenekli gençlere, önce iş arayıp bulma sonra da bu mesleğe, sektöre adapte olabilmeleri konusunda neler tavsiye edersiniz? 

Öncelikle azim, çalışmak, kendine güven ve pes etmemek. İnanmak başarının yarısı derler, inanın ben bu işi yıllardır yapıyorum, daha iki sene önce bu alanla ilgili ortamlara girdim. Çok pes etmişliğim olmuştur ama işime aşık olduğum için vazgeçmedim. Gençlere tavsiyem bir şeyi istiyorsanız arkasından gidin asla pes etmeyin, yolunuz mutlaka açılır. 

 

-Sektörde en çok beğendiğiniz, birlikte çalışmayı istediğiniz oyuncular var mı, kimler? 

Şöyle diyelim ben yetenekli oyunculara da  şans verip oynatmak isterim.

Kadınlarda Hazal Kaya ve Neslihan Atagül’ ü beğeniyorum. 

Tüm Türk oyuncuların başarılı olmasını isterim, ki var böyleleri. 

Erkeklerde ise üç favorim var: Çağatay Ulusoy, Aras Bulut İynemli ve Can Yaman. 

Çağatay Beyi  ilk çıktığından beri takip ederim, diğerlerini de. Bu saydıklarım benim için müthiş yetenekli oyuncular ve onlarla çalışmak isterim. Şunu da itiraf edeyim sayfamda senarist yazdığından dolayı, beni Can Beyi tanıyor sanıyorlar galiba İtalyanlar.  Haberlere düşmeden önce bana geliyor resimleri tabi takip de ediyorum, İtalyancayı Türkçeye  çevirmekten az kaldı İtalyanca öğreneceğim. 
 

Bu sene Avrupa’da benim  Türk olduğumu anladıkları an Can Bey’ i soruyorlar ben de  tabi el üstünde tutuyorum bir Türk olarak gurur duyuyorum, başarılarından dolayı. Şu hayatta kimse dört dörtlük değil bende içinde, bir insanı severken hatalarıyla ve iyi yönleriyle sevin. En küçük hatasında hemen silmeyin. Gece yazılarıma fikir olsun diye, sosyal medyada yorum çok okurum. Can Yaman’a yapılan linçler çok acımasız ailesini düşünün. 

Herkes hata yapabilir, kendini toplayıp yoluna bakmak gerek ki Can Bey Türkiye’yi temsil ediyor ve yurtdışında aşırı ilgi görüyor, bu büyük bir başarı yolu açık olsun. 

Dilerim ki herkes gönlüne göre iş bulup  severek yapar. 

 

YORUM YAP
YORUMLAR