MERYEM’İ ÇOK İYİ ANLIYORUM

BEREN SAAT, MERYEM UZERLİ’NİN TÜKENMİŞLİK SENDROMU HAKKINDA ÇARPICI AÇIKLAMALARDA BULUNDU...

Beren Saat’le gündeme Gezi Parkı’ndan girdik, Meryem Uzerli’nin tükenmişlik sendromundan çıkıp finali yeni filmi için yaptığı çalışmalarla yaptık.

Beren Saat, Gezi Parkı olaylarıyla ilgili içini döktü. “Polis şiddeti olmasaydı zaten hiçbir şey bu kadar yükselmeyecekti” diyen oyuncu, şiddete karşı mizahla başa çıkma yöntemiyle gurur duyduğunu söylüyor. Saat, bu süreçte hedef haline gelen Memet Ali Alabora’ya da destek çıktı: “Bu ülkenin aydın aktörlerinden biridir Memet Ali Alabora. Yakından bilmeyen insanlara bu ülkeyi seven, bu şehri seven bir aktör olduğunu iletmek adını geçirmek gerekti.” Oyuncudan bir destek de tükenmişlik sendromuyla Almanya’ya giden Meryem Uzerli’ye geldi.

Kişisel bakım markası Duru’nun yüzü olan oyuncu, bir araya geldiğimizde gündeme dair sorularımızı yanıtladı.

“MİZAHLA ELEŞTİRİYE SAYGI DUYUYORUM”

İlk aklıma gelen soru Gezi olaylarını nasıl yorumladığı oluyor.

“Ben bütün bu olaya nasıl bakıyorum. Halk karar alma sürecine dahil olmak istiyor. Ben tabii ki olumlu bakıyorum. Bunun bir günde olmadığını, sekiz tane ağaç yüzünden olmadığını hepimiz biliyoruz. Bu belki dört artı dört artı dörtten. kürtajdan başlayan, alkol yasasına gelen bir süreçti. Gezi ismi simgeleşti. Dediğim gibi halk kendi bedeniyle ilgili, yaşam alanıyla ilgili, sosyal hayatıyla ilgili, kendi düzenlemeleriyle karar alma sürecine dahil olmak istiyor ve bunu birinci günden beri söylemi demokrasi olan iktidardan talep ediyor. Buna şaşırmamak gerek. Keşke polis şiddeti olmasaydı. Polis şiddeti olmasaydı zaten hiçbir şey bu kadar yükselmeyecekti. ”

Sosyal medyaya mesafeli duruşunu da kıran Gezi direnişinde yaşananlar olmuş. Beren Saat’in bu konuda söyleyecekleri var.

“Dokuz senedir hayatlarındayım bir şekilde insanların. Bir oyuncunun, işi empati kurmak olan bir insanın aslında hiçbir şey hissetmiyor olması söz konusu değil. Sosyal medyaya çok mesafeli duran biriydim. Hayatımın ilk tweetini attım bu konuyla ilgili birinci gün. Bir sürü şey de öğrenmiş olduk aslında. Şunu ben zekice buluyorum. Şiddete karşı mizahla başa çıkma yöntemiyle gurur duydum aslında. Büyük ses getirebilir, küçük ses getirebilir ama bunun aslında hoş bir şey ve birinci günden beri karikatürlerle, mizahla başa çıkamayan bir zihniyete karşı yapılabilecek en doğru savaş stratejisi olduğunu düşünüyorum. Takdir etmemek mümkün değil aslında. Neden siz ve biz olmak ve neden ayrılmak ve neden bölünmek isteyelim ki. O genç insanların mizahla eleştirebilmelerini saygıyla karşıladım ve takdir ettim. Hepimizi şaşırtan bir şey yaptı o genç insanlar ve ben buna saygı duyuyorum.”

“ÇOK SEVDİĞİM BİRİYLE BİRLİKTEYİM”

Oyuncu, mutluluğun insanı güzelleştirdiğini söy-lüyor: “Beslenmeme sürekli dikkat ediyorum. Set izin verdiği sürece egzersiz yapıyorum. Yaşadığım hayatı seviyorum ve kahkaha atıyorum. İşe yarıyor. Çok sevdiğim biriyle birlikteyim. Tüm bunlar insanın kendini aynaya baktığında güzel görünmesini sağlıyor. ‘En güzel ben görünmeliyim’ diye kendimi çok yoran biri değilim. Sadeliği seviyorum. Sa-deliğin güzel olduğunu düşünüyorum. Mutluluk herkesi güzelleştirir.”

“SABIRLI, SAKİN BİRİYİM”

Setlerde uzun saatler geçiren oyuncu, stresle başa çıkma yöntemlerini anlatıyor:

“Yoğunluk yaşamımın olağan ritmi. Sabırlı biriyim aslında. O yüzden hayatın içinde çok fazla öfke nöbetleri yaşayan biri değilim. Sakinim ve istediğim hayatı yaşıyorum. Bunu ben tercih ettim o yüzden fazla hayıflanmıyorum. Bir durup derin nefes alıyorum. En çok işe yarayan şey.”

“ O  DÖNEMDE MESLEĞİME YAPIŞTIM”

Konu buradan bir başka gündem maddesine geliyor. Meryem Uzerli’nin tükenmişlik sendromu hepimizin malumu. Saat, Uzerli’ye hak veriyor.

“Böyle durumlarda hep önce insan demek lazım. Bir insan hastaysa öncelik o. Çok iyi anlıyorum. Çünkü ben de dizi çekmeye başladığım ilk yılları hep otelde geçirdim. Herkes evine gider, kendi sosyal hayatına gider, belki gider annesinin yanında ağlar, sevgilisine sığınır, dostuyla dertleşir dağıtır neyse, bir şey yapar ve rahatlar. Ama elinde bir senaryo, başka bir şehir, gidemediğin bir yer, birden ünlenmişlikten anlamadığın bir kıstırılma, rahatça hareket edememe, başka bir şehirde yaşama, herkes kendi sosyal hayatına döndükten sonra bir tek senaryonla bir otel odasında duvara bakmak çok zor. Ben de çok zorlandım. O yüzden de çok iyi anlarım ve hak veririm. Orada şöyle bir tercih var. Ben ne olursa olsun bu mesleği yapmak istiyordum, ölene kadar da yapmak istiyorum. O yüzden psikolojik koşullar açısından çok yıprandığım dönemler oldu ama çalışmakla tedavi ettim aslında. Oyuncu olmayı çok istiyordum. Mesleğime yapıştım. O evine dönmek ve rahatlamayı seçti. Ben kalmayı ve biraz daha mücadele etmeyi tercih ettim. Çok yetenekli bir oyuncu olduğu için umarım bu onu mesleğine küstürmez. Ben bir tek bunu dilerim. Umarım kısa zamanda iyileşir. Bu ülkede, Almanya’da nerede olursa umarım devam eder mesleğine.”

“MEMET ALİ ALABORA  AYDIN, EĞİTİMLİ BİR AKTÖR”

Peki çalışma koşulları onu zorlamıyor mu?

“İnsan bazen sekiz saat çalışsaydım, evime gidip uyusaydım da yarınki sahneyi düşünseydim diyor, istiyor. Daha medeni koşullarda çalışmak hepimiz istiyoruz. İnsanın verimlilik süresi diye bir şey var. Bunu medeni bir şekilde sınırlayan, limitleyen  insanların talebi de yanlış değil. Bizim için aslında bu konularda hakkımızı arayan arkadaşımız bu ülkenin aydın aktörlerden biridir Memet Ali Alabora. Belki burada onun adını geçirmek gerekti oyuncular sendikasının başkanı olduğu için belki bilmeyen inanlara. Bu süreçte fişlenenlerden biri olduğu için bu haberlerde adı geçerse yakından bilmeyen insanlara aslında bu ülkeyi de seven bu şehri de seven aydın, eğitimli bir aktör olduğunu iletmek, Çarşı grubunun terörist olmayan bir grup olduğunu iletmek belki Türkiye’nin geri kalan kısımlarına gerekir.”

İŞARET DİLİNİ ÖĞRENİYOR

‘İntikam’ sezon finalini yaptı ama o hâlâ setlerde. Yeni filminde sağır ve dilsiz bir karakteri canlandıracak.  “Filmin ismi ‘Benim Dünyam’. İşaret dili,  öğrenmek gereken çok şey var, körler okulundan da bazı eğitimler aldık” diyor.