Kenan İmirzalıoğlu davası 'Magazin'i bitirir mi?

Kenan İmirzalıoğlu Bodrum'da tatil yaparken gizlice fotoğraflarını çekip yayınlayan gazetecileri dava etti ve tazminata mahkum ettirdi. Peki bu dava bundan sonrakilere örnek mi olacak?

Kenan İmirzalıoğlu’nun şikayeti üzerine Yargıtay’ın “Ünlülerin tatil fotoğraflarının yayınlanmasında kamu menfaati yoktur” yönünde görüş bildirmesi ve fotoğrafı çeken muhabir ile yayınlayan gazetenin mahkum olması günlerdir tartışılıyor.

Konuyu Basın Hukuku’nu iyi bilen bir uzmana danıştık. İşte, Avukat Nil Merve Çelikbaş Şeker’in bu çok ilginç gelişmeyle ilgili anlattıkları…

Kamuoyunu bilgilendirmek basının görevidir

“Kenan İmirzalıoğlu’nun eski kız arkadaşıyla yatın açık kısmına çıktıkları sırada habersiz çekilmiş fotoğraflarının yayınlanması üzerine kişilik haklarına saldırı dolayısıyla uğradığını iddia ettiği manevi zararın tazminine ilişkin iki gazete ile muhabir aleyhine açtığı davada, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, gerekçeler açısından oldukça önemli bir karara imza atmıştır. 

Avukat Nil Merve Çelikbaş Şeker

Bu kararda; kamuoyunda tanınmış bir kişinin özel hayatına ait detaylarla birtakım okuyucuların merak duygularını tatmin etmek olan fotoğraf ve makalelerin yayınlanmasının topluma menfaat sağlamayacağı,basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı, ancak basın özgürlüğünün sınırsız olmayıp kişilik haklarına saldırıda bulunulmamasının hukuki zorunluluk olduğu belirtilmiş, Yerel Mahkeme tarafından da (İstanbul 14. Asliye Hukuk Mahkemesi), Yargıtay’ın bu görüşünden hareketle, ‘Ünlülerin tatil fotoğraflarının yayınlanmasında kamu yararı yoktur’ kararı verilmiştir.

“Kamu yararı ile basın özgürlüğü” kavramlarından hangisinin diğerine üstün olduğu bu tür davalarda temel çıkış ve odak noktasıdır. 

Şöyle ki,

Demokratik toplumlarda basının en önemli görevi, genel menfaati ilgilendiren olay ve konularda açıklamalar yapmak, haber ve bilgi vermek, eleştiri ve değer yargıları sunmak suretiyle kamuoyunu oluşturmak, toplumu aydınlatmaktır.

Basın Özgürlüğü Anayasa İle Güvence Altındadır

Yargıtay’a göre, “basının başlıca görevlerinden birisi ve en önemlisi, zamanında, gereken ayrıntıları ile ve doğru olarak ulaştırılmasında kamu yararı bulunan haberleri toplayarak halka, topluma ulaştırmak, böylece toplumun düşünce ve kanaatlere ulaşmasını ve kamuoyunun serbestçe oluşumunu sağlamak, kamu gücünü elinde tutanlar üzerinde toplumun denetimine aracı olmaktır” (Yargıtay 4. HD.’nin 12.04.1979 tarihli, E. 1979/9042, K. 1979/4935 sayılı kararı.) Basının, bu görevleri nedeniyle “haber verme hakkı” ve “eleştirme, değer yargısında bulunma hakkı” vardır.

Basın bu haklarını kullanırken gerçek olgu ve olaylara dayanmalı, kamu menfaatine, genel menfaate uygun hareket etmeli, eleştirilerinde ve haberlerinde güncelliği yakalamalı, haber ve eleştirinin veriliş ve yazılış şekli uygun bir üslupta olmalıdır, aksi takdirde, hukuka aykırılık gerçekleşmiş olur. 

Basının bu hakları, basın özgürlüğünü temel hak ve hürriyetler arasında sayan 1982 Anayasası ile güvence altına alınmıştır. Anayasa md. 28/ f.1’de “Basın hürdür, sansür edilemez.” ifadelerine yer verilmiştir. Anılan maddenin 3. fıkrasında, “devletin, basın ve haber alma hürriyetlerini sağlayacak tedbirleri alacağı” belirtilmiştir. Ancak, basının bu özgürlüğünü kullanmasının bazı sınırları mevcuttur.

Anayasa Mahkemesi bir başka başvuruyu reddetti

Bunun yanında haberlerde aynı zamanda kamu yararının bulunması da gerekmektedir. Kamu yararını gözetmek, basının temel görev ve sorumlulukları arasındadır. Hal böyle olup, Kenan İmirzalıoğlu dosyasında Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin yukarıda belirtilen kararı noktasında, esas itibarıyla kamu yararının ve özel hayatın gizliliği kavramlarının oldukça genişletildiğini görmekteyiz.

Avukat Nil Merve Çelikbaş Şeker

Oysa, Anayasa Mahkemesi yaklaşık 1,5 yıl önce, herkes tarafından tanınan ünlü bir kadın oyuncunun (Berrak Tüzünataç-sayfanın notu) balkondaki uygunsuz görüntülerinin yayımlanıp haber yapılmasının özel hayata saygı hakkını ihlal etmediğine karar vermiş olup, bununla ilgili olarak yine anılan Yüksek Mahkeme tarafından da 14.11.2017 tarihinde bir basın duyurusu yapılmıştır.

Anılan olayda, görüntü kaydı incelendiğinde görüntülerin ünlü oyuncunun balkonundan daha düşük bir kotta çekildiği ve görüntülerin dışarıdan rahatlıkla görülebilen bir noktadan çekildiği tespit edilmiş ve görüntülerin “sokaktan çekildiği” hususunda kanaate varılmıştır. Önemli olan ünlü kişinin kendisinin dışarıdan da rahatlıkla görüntülenebileceği bir yerde bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.

Anayasa Mahkemesi: Ünlü Kişi özel hayatına dikket etmeli

Herhangi bir yerde dışardan rahatlıkla görülebilen bir alanda çekilen görüntüler için Anayasa Mahkemesi, “Ünlü kişinin mahreminin korunması hususunda yeteri kadar hassas davranmadığı ve üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmediği”ne vurgu yaparak Anayasa’nın 20. Maddesi ile korunan özel hayatın gizliliği ile basın özgürlüğü arasında denge kurarak ünlü bir oyuncunun balkondaki uygunsuz görüntülerinin yayımlanıp haber yapılmasının özel hayata saygı hakkını ihlal etmediğine karar vermiştir.

Şimdi açık bir şekilde görüldüğü üzere, iki yargı kararının dayanak noktaları itibarıyla birbiriyle çeliştiğini görmekteyiz. Bu açıdan İmirzalioğlu Kararı’nın bu tür davalarda emsal teşkil edeceğini söylemek için henüz erken olduğunu, ancak bu karar ile birlikte toplumca tanınmış “ünlü” kişiler tarafından bu tür davaların açılmasında ciddi bir artış olacağını ve konunun Yüksek Yargı nezdinde ve özellikle Anayasa Mahkemesi nezdinde yeniden tartışılacağını öngörmekteyiz. Kanaatimizce, topluma mal olmuş kişilerin özel hayatlarının her kademesine dikkat etmeleri gerektiğini, kapalı alan sınırları içerisinde “özel hayat gizliliğinin” başladığını, ancak dışardan rahatlıkla görülebilen yerlerde, toplumca tanınan kişilerin “görüntülenebileceklerini” öngörmelerinin gerektiğini, aksi durumun kabulü halinde basın özgürlüğünün sınırlarının oldukça daraltılacağını belirtiriz.

Saygılarımla,

Av. Nil Merve Çelikbaş Şeker

YORUM YAP
YORUMLAR