İZZET ALTINMEŞE HAYATININ DRAMINI İLK KEZ GAZETECİ ŞEBNEM ÖZCAN'A ANLATTI!

TÜRK HALK MÜZİĞİ'NDE 50'İNCİ ZAFER YILINI KUTLAYAN İZZET ALTINMEŞE 41 YILDIR BÜYÜK BİR DRAM YAŞIYOR. VE BU GERÇEKLE İLGİLİ İLK KEZ BUGÜN GAZETESİ'NDEN ŞEBNEM ÖZCAN'A KONUŞTU...

RÖPORTAJ: ŞEBNEM ÖZCAN
Bu yıl Türk halk müziğinin dev ismi İzzet Atınmeşe’nin müzikteki 50’inci senesi. Hayranlarının ‘Türkülerin Efendisi’ lakabını taktıkları Altınmeşe sadece yorumcu değil; aynı zamanda derlediği çok sayıda türküyü Türk kültürüne ve TRT arşivlerine kazandıran bir folklor araştırmacısı. Besteci ve söz yazarı. İzzet Altınmeşe’yle ailesini, mesleğini ve hayatı konuştuk. ŞEBNEM ÖZCAN...

*İz­zet Al­tın­me­şe yok­sul­lu­ğun ne de­mek ol­du­ğu­nu bi­lir mi?
Ba­zen de­rim ki “Bir in­san var­lık­tan yok­sul­lu­ğa düş­müş­se o in­san için çok acı­dır. Ama yok­sulluktan varlığa yükselmişse yarın öbür gün yoksulluğa düşebilir, hiç önemli değil. Çünkü zaten oradan gelmiş. Ben yoksulluğun her basamağından geçtim. Sıfırdan geldim. Halkımın sayesinde bugün buradayım. Bir gün düşersem hiç önemli değil, yoluma kaldı­ğım yer­den de­vam ede­rim.
*Oku­ya­ma­ma­nı­zın ne­de­ni yok­sul­luk muy­du?
Ta­bi­i ki.  Ço­cuk­la­rı­ma onu an­la­tı­yo­rum şim­di; “Yav­rum biz eko­no­mik ne­den­ler­den do­la­yı oku­ya­ma­dık. Si­zin  fır­sa­tı­nız var, bu­nu ka­çır­ma­yın, oku­yu­n” di­yo­rum. Biz yok di­ye oku­ya­ma­dık, on­lar var di­ye oku­mu­yor­lar.
*Kaç ço­cu­ğu­nuz var?
Üç ço­cu­ğum var. Bir kız iki er­kek. Kız bi­raz ra­hat­sız. De­vam­lı bi­zim ya­nı­mız­da. O bi­ze Al­la­h’­ın ver­miş ol­du­ğu bir ni­met. Al­la­h’­ın Onun hür­me­ti­ne bi­zi mü­ka­fat­lan­dır­dı­ğı­na ina­nı­yo­rum.

KIZIM EPİLEPSİ HASTASI

*Geçmiş olsun, neyi var?
Fatoş, epilepsi hastası. 6-7 defa havale geçirdi. Biz belki onun hürmetine bu ekmeği yiyoruz, ben öyle diyorum.
*Kaç yaşında?
Kızım 41 yaşında ama bir bebekten farksız. Bakıcısı olmazsa şimdi burada bırak, kaybolur. Yaradan öyle uygun görmüş.
*Sizinle konuşabiliyor mu?
Onun konuşmasının yüzde 20’sini anlayabiliyoruz. Her şey Allah’tan. Hastalığı, zenginliği ve fakirliği veren de hep O. Biz şükrediyoruz. Kızımız bizim için büyük bir sınav. Bunu bildiğimiz için ona büyük bir mutlulukla bakıyoruz.

BU BİR İMTİHAN

*İzzet Bey kaç yaşında fark ettiniz çocuğunuzun hasta olduğunu?

Ankara’da oturuyorduk o zamanlar. Bebekken dizlerine falan basamıyordu. Ortopediye götürdük. 7 yaşından sonra 6-7 defa havale geçirdi. O her havale geçirdiğinde zihnen bir şey­ler gö­tür­dü ta­bi­i.
*Kı­zı­nız siz tür­kü söy­le­di­ği­niz­de ne gi­bi tepkiler veriyor?
Beni televizyonda gördüğü zaman kendini kaybediyor. “Baaabaa” diyor. Ben türkü okurken o da türkü okur gibi yapıyor. Türkü okurken o çok mutlu oluyor. Kulağı da çok sağlam. 

MÜSLÜM GÜRSES'İ BEN KEŞFETTİM
 
*Sizi ne kadar mutlu görürsek görelim, yaşamınızdaki bu dram sizi üzüyor mu ?
Çok fazla etkilemiyor. Allah deniyor beni demek ki. Onun farkında olunca çok fazla üzülmüyorsun. Mukadderat.

*Çocukken yeni giysileriniz, ayakkabılarınız olur muydu?
Diyarbakır’dan Adana’ya göçtüğümüzde yoksulluk vardı. Çukurova toprağı zengin, iş imkanı bol olan bir bölgemiz. Genelde Çukurova İstanbul’a gelmek için basamak tahtasıdır aynı zamanda. Orası fakir yatağıdır. Yılmaz Güney de Adana’da büyümüştür. Biz de Adana’da büyüdük.
Müslüm Gürses de bizim mahalledendi. Ben 17 yaşında başladım halk müziği dersleri almaya. Müslüm’ü bana getirip, “Şeko’yu sana dinletmek istiyoruz” dediler. Müslüm’ün lakabı Şeko’ydu. ‘Haso, Hüso’ gibi, ona da ‘Şeko’ derlerdi... Dinledim ve çok beğendim sesini. O zaman  Adana Tepebağ Halk Eğitim Merkezi Musiki Cemiyetimiz vardı, onu oraya gönderdim.
*İlk siz keşfettiniz o halde Müslüm Gürses’i?
Evet, öyle oldu. Müslüm o sırada 13 yaşındaydı. Daha o zaman ‘Küçük’ modası yokken rahmetli ‘Küçük Müslüm’ adıyla Adana’da sahneye çıkmaya başladı.

HALK MÜZİĞİ HAKETTİĞİ DEĞERİ GÖRMÜYOR

*Günümüzde halk müziği hak ettiği değeri görüyor mu?
Eğri oturup doğru konuşmak lazım, günümüzde halk müziği hak ettiği değeri görmüyor. Çünkü bir moda müziği var gündemde. Arkadaşlar yanlış anlamasın, bir pop modası var. Günümüzde varsa pop yoksa pop. Tamam da bizi biz eden değerlerimizden biri türküler. Türküler hak ettiği değeri görmüyor maalesef.
Bütün Anadolu’da gerçek anlamda anket yapsalar, hilesiz hurdasız, yine birinci sırada türküler olacaktır. Ama önümüze konulan menü de sadece pop müzik var. Dış güçlerin bize empoze ettiği bir müzik anlayışıdır bu. Bizi biz eden öğelerin dışına atmak için ince hesaplar yapılıyor. Uzaktan kumandayla yönlendiriliyoruz.

BOZULMAMAK İÇİN İMAN VE İNANÇ ÇOK ÖNEMLİ

*Sanat hayatınız boyunca efendiliğinizden, saygın kişiliğinizden vazgeçmediniz. Bu camiada olup da bozulmadan kalabilmek mümkün mü?

İman ve inanç çok önemli. Yaradan bizi sıfırdan yarattı. Veren de o, alan da o. Evladı da, şöhreti de o verdi. Ben biraz kaderciyim. Alnıma ne yazılmışsa onu yaşıyorum şükürler olsun. Önce Allah’a saygı duymak lazım. Sonra bu şöhreti bana veren halka, sonunda da kendinize saygı duymanız lazım. Bunlar bana babamdan miras. Rahmetli, karıncayı bile incitmezdi. Ayrıca sesi de çok güzeldi.

İBRAHİM'İN MAĞARADA DOĞDUĞU ABARTILDI

*İbrahim Tatlıses’in meşhur ‘mağara’ öyküsü vardır, sizin de öyle bir geçmişiniz var mı?
Orada mağara denilen yerler aslında ‘sıra gezmeleri’ yapılan yerlerdir. O bölgede bekarların tutmuş olduğu yerler vardır, adı ‘mağara’ diye geçer. Orada türküler söylenir, hoyratlar söylenir. ‘Mağara’ denilince yanlış algılandı aslında. Oradaki mağaralar o bölgedeki sayfiye yerleri gibidir. Urfa çok sıcak olduğu için hafta sonları serin olan o mağaralara gidilirdi. Oralarda eğlenceler yapılırdı. Çiğ köfte yapılır, çalınır, söylenir, sonra herkes evine döner. İbrahim mağarada doğdu, büyüdü diye abartıldı, halbuki alakası yok.
*Yani İbrahim Tatlıses’in ailesinin de herkesin gibi evi, yurdu var mıydı diyorsunuz.
Tabii, herkesin evi vardı.

ÇOCUKLARIMA İTİBAR BIRAKACAĞIM

*Ço­cuk­la­rı­nı­za bı­ra­ka­ca­ğı­nız en önem­li mi­ras ne­dir?
İti­bar bı­ra­ka­ca­ğım. Ço­cuk­la­rı­ma “Ben hiç­bir za­man çok pa­ra ka­zan­ma­ya he­ves­len­me­dim.Ama ya­rın, öbür gün öl­dü­ğüm za­man ‘İz­zet Al­tın­me­şe­’nin ev­lat­la­rı­yı­z’ de­di­ği­niz­de si­ze her­kes say­gı du­ya­cak. Ben si­ze bu­nu bı­ra­kı­yo­ru­m” de­dim.
*Sa­nat dün­ya­sın­da olup da si­ga­ra­sız iç­ki­siz ol­ma­yı na­sıl ba­şar­dı­nız?
De­mek ki ma­ne­vi com­pu­te­r’­da böy­le or­ga­ni­ze edil­dik. Ke­ra­met ben­de de­ğil. Yok­sa biz ne­yiz, ki­miz ki...  

MÜZİKAL YAPMAYI ÇOK İSTİYORUM

*İzzet Altınmeşe olarak “Şunu da yapsaydım” dediğiniz bir şey var mı? 

Benim içimde ukde kalıp yapmayı çok istediğim tek şey halk müziği tarzında bir müzikal yapmak. Her türlü müzikal oluyorda halk müziği müzikali neden olmasın? İnşallah yaparız.
YORUM YAP
YORUMLAR