İŞİMİN KÖLESİ DEĞİLİM

OYUNCULUK, MODELLİK, SUNUCULUK VE EDİTÖRLÜK YAPAN ECE SÜKAN’IN YENİ İŞİ, MODA DANIŞMANLIĞI. ÜNLÜ MODEL KURALLARA YER VERMEDİĞİ AÇIKLADI.

Oyunculuk, modellik, sunuculuk ve editörlük yapan Ece Sükan’ın yeni işi, moda danışmanlığı. İtalyan Trussardi markasının ardından Markafoni’nin moda danışmanlığını üstlenen Sükan’la kurallara yer vermediği iş ve özel hayatını konuştuk. Öncelikle bize Markafoni’yle yaptığınız işbirliğini anlatır mısınız?

- Markafoni’nin moda danışmanlığını üstlendim ve benim için çok heyecanlı bir süreç başladı. Çünkü moda danışmanlığı gerçekten çok kapsamlı bir iş. Uzun süredir bunu çeşitli marka ve dergilere yapıyordum zaten. Yurtdışında da yapmaya başladım. Markafoni için de yapılacak çok şey var, şirket ve alanı çok geniş bir vizyona sahip.

İlk olarak neler yapacaksınız?

- Sitedeki kampanyalarda günlük olarak “Ece Sükan’ın seçtikleri” yer alacak. Bunun dışında dünyadaki moda haftalarında gördüğüm yenilikleri, haberleri aylık toplantılarımızda paylaşacağım. Stil önerileriyle dolu videolarımız olacak. Vaktim olursa ben de bir şeyler kaleme almak istiyorum. Önü çok açık ve skalası çok geniş bir yer burası.

Bir yandan Vogue’daki görevinize de devam ediyorsunuz. Ve saymakla bitmeyecek pek çok işi aynı anda yapıyorsunuz. Bu çok yönlü olma durumu hep var mıydı sizde?

- Aynen. ‘Multi-tasker’ derler ya, çok şeyi bir arada yapan kişi, ben hep öyleydim. Bu durumu seviyorum. Bazen ben de “Acaba tek bir şey mi yapsam?” diye düşünüyorum ama aslında yaptıklarımın hepsi birbirini tamamlayan ve besleyen şeyler. Sadece yurtdışında yaptığım iş farklı. O bana çok şey öğretti.

 

ÇOK ÇALIŞKANIM AMA İŞİMİN KÖLESİ DEĞİLİM

Yurtdışındaki işinizin farkı ne?

- Bu sezon İtalyan Trussardi markasının kadın koleksiyonunun moda danışmanlığını yaptım. Bana yepyeni ufuklar açtı bu iş. Oralar için yolun başında olduğumu gördüm. Farklı bir disiplinleri var, bazen çok zorlandım.

Sizi zorlayan neydi?

- Benim yaptığım danışmanlık, yarı tasarımcılık gibi bir şeydi. Çok fazla karar ve sorumluluk gerektiriyordu. Dünya arenasına çıkıyorsunuz, Türkiye’deki gibi değil. Çok büyük bir kitle takip ediyor. Bir meydan okumaydı açıkçası. Çalışma şekli ve profesyonellik bile zorladı. Sürekli toplantılar düzenleniyordu, çok sistematikti. Zorlandım ama iyi oldu, çok güzel bir kapı açtı bana. Buraya da katkısı oluyor. Birçok şeyden beslenmek gerekiyor.

Sizi besleyen şeyler neler?

- Ben 12 senedir moda editörlüğü yapıyorum. Moda editörünün birçok şeye ilgisinin olması ve çok şeyden besleniyor olması lazım. Sanat tarihi, mimari, coğrafya, sinema, müzikten bir şeyler kapıp farklı şeyler ortaya çıkarmak lazım.

Bir işkolik olma durumunuz var sanki?

- Var galiba... Çok çalışkanım. Hayatımda çalışmadığım bir dönem hatırlamıyorum ama kendimi de kahretmiyorum. İşimin kölesi değilim. Kontrol manyaklığı dönemini geçtim. Çok gezerim, sosyalimdir, arkadaşlarımla da bir araya gelirim. Kendime yatırım yapıyorum. Sırf moda haftaları değil, sanat festivallerini, bienalleri de takip etmeye çalışıyorum.

BEN HİÇBİR ZAMAN NE GİYECEĞİMİ DÜŞÜNMEM

Çoğu kadının imrendiği bir stiliniz var. Siz bu stili nasıl tanımlıyorsunuz?

- Teşekkür ederim. Ben eklektik diyorum. Birçok şeyi birleştirmeyi, karıştırmayı seviyorum. Çok fazla kural da sevmiyorum. Bir kural takip etmediğim için özgün oluyor zaten. Belki de stilim için en doğru kelime spontane.

Çoğu kadın gardırobun önünde saatler geçirir, sizin kararsız kaldığınız oluyor mu?

- Ben hiçbir zaman ne giyeceğimi düşünmüyorum. Paris Moda Haftası’na bile gidecek olsam, bavula rastgele kıyafetler koyuyorum. Sonra ne çıkarsa, bahtıma. O sabahki moduma göre takılıyorum.

Eski fotoğraflarınıza baktığınızda “Bunu niye giymişim!” dediğiniz oluyor mu?

- Kıyafete değil de kaşıma, saçıma “Iyy” yapmışlığım vardır.

Sizce stil sahibi doğulur mu, sonradan olunabilir mi?

- Doğulur tabii ama olunamaz da diyemeyeceğim. Bazen bakıyorsunuz, insanlar resmen evren atlıyorlar. Bir doğuştan eksentrikler var, bir de sonradan böyle olanlar var. Ama eğer kastettiğin giydiğin şeye bir tavır koymaksa, o doğuştan gelen bir şey.

Bugüne kadar oyunculuk, modellik, sunuculuk gibi pek çok iş yaptınız. Sizce hangisinde daha başarılısınız?

- “Başarılıydım”ı ben söyleyemem ama “Aşk Yakar” dizisindeki performansım herkeste bir sempati doğurmuştu. Moda da çok eskiden beri yaptığım, hakim olduğum bir konu. Modellikten önce moda editörlüğünü yapıyordum.

Peki hangisini daha çok seviyorsunuz?

- İkisi de apayrı, ikisini de çok seviyorum.

Tekrar oyunculuk yapma düşünceniz yok mu?

- Var deyince bir garip oluyor ama neden olmasın? Hayatta çok fazla kural ve kısıtlamalara inanmıyorum.

Kural tanımıyorsunuz anlaşılan...

- Rules are for fools (Kurallar aptallar içindir) diyorum. Kurallara gerek yok. Özellikle bu çağda insan birçok işi yapıp pek çok şeyden beslenebilir. Bize dayatıldığı gibi ömür billah aynı şeyleri yapmak zorunda değiliz. Başka şeyler denemek, farklı alanlara bakmak lazım. Ben de tekrar televizyon programı yapmak istiyorum, şimdi bir projem var, görüşmeler devam ediyor.

 

ARKADAŞLARIM ÇOK DEĞERLİ ONLARLA BULUŞMAZSAM OLMAZ

ODTÜ Psikoloji’den şeref öğrencisi olarak mezun olmuşsunuz. O dönemde böyle işler yapacağınızı hissediyor muydunuz?

- Aslında evet, bu işleri yapabileceğimi düşünüyordum. İçimde vardı. Okurken de dergi, moda editörlüğü, fotoğraf, modellikle çok ilgiliydim. Bu işleri yapmam kaçınılmazdı.

İş dışında neler yaparsınız?

- Okurum, çok fazla kitap merakım var. Eski ve yeni kitap toplamayı seviyorum. Ayrıca seyahat ederim, film izlerim, arkadaşlarımla bir araya gelirim...

“Bunu yapmazsam olmaz” dediğiniz bir şey var mı?

- Arkadaşlarım çok değerli, onlarla buluşmazsam olmaz. Bizim çok güzel bir grubumuz var, çoğu Ankara’dan. Onlarla buluşmasak, birbirimize destek olmasak, hayat daha zor olurdu diye düşünüyorum. İlla buluşup güzel yemekler yenilecek, sohbet edilecek.

Siz yemek yapar mısınız?

- Maalesef... Hem zaman yok hem de çok fazla denemedim.

 

AİLE KURMAK İSTİYORUM

Evliliğe bakışınız nasıl?

- Onu da bir kural gibi görmüyorum. Sevdiğim insanla her gün beraber olmayı seçebilmek en önemli şey ama tabii ki bir aile kurmayı da istiyorum.

Peki, çocuk yapmak?

- Çocukları çok seviyorum. Bakalım, kısmet.

 

YENİ KADIN TİPİ MODERN, MİNİMAL, SOFİSTİKE

Geçtiğimiz aylarda dünyadaki moda haftalarını da takip ettiniz, kadınlar yeni sezonda nasıl olacak?

- Çok yeni bir kadın tipi var; modern bir kadın, minimal ama sofistike. Kendiyle barışık, kendini bilen, her türlü rahat edebilen, fonksiyonel kıyafetleriyle çağa ayak uydurabilen bir kadın tiplemesi üzerine gidiliyor artık.

 

TİCARETTE İŞİN

BAŞINDA DURMAK GEREK

Vintage mağazanızı niye kapattınız?

- O hayatımda zayıf halka olarak kaldı çünkü. Ticarette işin başında durmak gerekiyor. Benim için güzel bir dönemdi, bitti.

O kıyafetlere ne oldu?

- Birçoğunu hâlâ gözüm gibi saklıyorum. Bakalım, belki Markafoni’de onlarla özel bir şeyler yaparız.

YORUM YAP
YORUMLAR