İNEĞİN SESİ ÇOĞU ŞARKICIDAN GÜZEL

TÜRK HALK MÜZİĞİNİN YEŞİL GÖZLÜ KRALİÇESİ OLARAK ANILAN NURAY HAFİFTAŞ UZUN BİR SÜREDİR İSTANBUL’UN YANI BAŞINDA KÖY HAYATI YAŞIYOR. SEVİLEN TÜRKÜCÜ, ŞEBNEM ÖZCAN’A ÇOK TARTIŞILACAK AÇIKLAMALARDA BULUNDU…

Türk halk müziğinin yeşil gözlü kraliçesi olarak anılan Nuray Hafiftaş uzun bir süredir İstanbul’un yanı başında köy hayatı yaşıyor. Sevilen türkücüyle, yıllardır yaşadığı Çatalca’da, yeni hayatını ve sanatı konuştuk... İşte Hafiftaş’ın çok tartışılacak samimi açıklamaları...

 

*Köy hayatının neyini seviyorsunuz?

Ufak bir yer. Herkes birbirini tanıyor. Büyük şehirlerde insanlar birbirlerine selam bile vermiyor. Köyde herkesle selamlaşıyorum, sohbet ediyorum, dertleşiyorum. Bol bol köy yumurtası yiyorum. Hacı amca sağ olsun, arada bir süt de alıyoruz ondan. Hayalim köyde yaşamaktı. Allah nasip etti. Hayvanları çok seviyorum.

 

*Neleriniz var?

Burada 20 kedim, 5 köpeğim var. Ramazan ayında 6 özürlü hayvan sahiplendim. 2 kör kedi, 1 kör köpek, 1 sağır kedi, 1 de üç bacağı olan kedim var. Onları koruma altına aldım. Onlara olağanüstü bir sevgi veriyorum.

*Burada bahçede çalışıyor musunuz, hayvan sağıyor musunuz, tavukların altından yumurta alıyor musunuz?

İlk geldiğimde yan komşunun ineği vardı. Onu sağmayı bir kez denedim. Oturdum tabureye başladım sağmaya, inek kuyruğuyla yüzüme öyle bir tokat attı ki yüzüm kıpkırmızı kesildi. “Ayyy” dedim, o “mööö” dedi. “Ne güzel mööledin, çoğu sanatçıdan çok daha güzel bir sese sahipsin” dedim.O gün bugündür ineğin altına oturmam.”

 

RUHUM HEP KÖYLÜYDÜ

*Bir köylü gibi yaşamak size ne kazandırdı?

Ben zaten köyde dünyaya geldim. Ruhum hep köylüydü. Bana bazı sanatçı arkadaşlarım, “Orada sosyal bir hayat yok, sıkılmıyor musun? Ay, biz şehirsiz yaşayamayız” diyor. Oysa bende gece hayatı yok, alkol yok. Mecidiyeköy’deyken de ev kuşuydum. En fazla gittiğim yer stüdyoydu. Bu yaşantının bana ne kattığını yüzüme baktığınızda anlayabilirsiniz. Bana “Çok gençleşmişsin abla” diyorlar.

*Kaç senedir buradasınız?

10 senedir daimi olarak buradayım.

 

AHIRDA DÜNYAYA GELMİŞİM

*Şehirli insanlarla köylü insanların arasındaki fark neymiş, anladınız mı?

Köyde bir ihtiyacınız olduğunda karşı komşunuza sesleniyorsunuz hemen yanınıza geliyor, var gücüyle size yardımcı olmaya çalışıyor. Burada samimiyet, sıcaklık var. Şehirde bunu bulmak çok zor. Bu yüzden burada o kadar huzurlu yaşıyorum ki size anlatamam. Köyümü hiçbir yere değişmem.

 

*Daha önce köy yaşantınız olmuş muydu?

Ben Ardahan’ın Çıldır kazasının eski Beyra Hatun köyündenim. Ahırda dünyaya gelmişim, göbeğimi ahıra gömmüşler.

DURMADAN EVLENİP BOŞANAN KADIN SANATÇILAR TOPLUMA YANLIŞ ÖRNEK OLUYOR

*Kızdığınız sanatçı arkadaşlarınız var mı?

Bazı sanatçılar medya maymunu. Kamerasız yaşayamıyorlar. Yatak odalarında bile kamera var. Yatak odalarını videoya çekip internette yayınlıyorlar. Çok ahlaklı bir durum mu? Sen nasıl halka örnek oluyorsun? Yatak odası, insanın mahrem yeridir değil mi? Bir de durmadan evlenip boşananlar var. Onlar da topluma yanlış örnek oluyorlar. Alışmış kudurmuştan beterdir derler ya, alıyor bir kocayı 2 sene sonra bırakıyor. Bir tane daha alıyor. Liste o kadar kabarık ki? 5’inci 6’ıncı kocayı alıyorlar. “Aaaa ben nikâhımı yaptım” diye de kıvırıyorlar.

Açlıktan kuşların bıraktığı kırıntıları yedim

*Siz kanaatkârsınız acaba geçmişinizde çok mu yokluk yaşadınız da şimdi böylesiniz?

Evet, yokluk çok yaşadık. Çok aç kaldık. Ben küçücükken “Açım, açım” dediğimde, baba evde yok, çok sene önce oldu bu. Bir güvercinin ağzıyla camın önüne getirdiği ekmek kırıntılarını bana verirdi annem. Bunu hiçbir zaman unutmadım, son nefesime kadar da unutmayacağım.

 

Babam falakaya yatırırdı

*Babanız sizi baskıyla mı büyüttü?

Ben erkek gibi oldum, babamın korkusundan. Üniversiteye giderken eve 5 dakika geç kalsam babam falakaya yatırırdı. İyi ki de yapmış.

 

GÖZLERiMi BAĞIŞLADIM

*Organ bağışı yaptığınız doğru mu?

Gözlerimi bağışladım. Diğer organlarımı bağışlayamam çünkü şeker hastasıyım. İşe yaramaz. Görmeyenlerin halini anlamak için gözlerimi kapatıyorum ve bir odada dolaşıyorum. Bildiğim odada bile istediğim bir şeyi bulamıyorum o haldeyken. Bunun için benim gözlerim bir insana ışık olursa ne mutlu bana.

 RÖPORTAJ / ŞEBNEM ÖZCAN – BUGÜN GAZETESİ

 

YORUM YAP
YORUMLAR