Hüner Coşkuner, gazeteci Şebnem Özcan'a ölümü böyle anlatmıştı.

Kanserden kaybettiğimiz Hüner Coşküner 8 yıl önce gazeteci Şebnem Özcan'a verdiği röportajda ölümle ve kanser hastalığıyla ilgili düşüncelerini de anlatmıştı.

 

YOUTUBE KANALIMA BURADAN ABONE OLABİLİRSİNİZ

RÖPORTAJ: ŞEBNEM ÖZCAN

"NELER GELDİ GEÇTİ BU FELEKTEN, UN ELERKEN DEVE GEÇTİ ELEKTEN. DEVE GEÇER Mİ? GEÇİYOR, HAYATI SAHNEDE ÖĞRENDİM. BENİ GÜLERKEN ISIRDILAR. BANA ÇELME TAKMAK İSTEYENLER ÇOK OLDU." 

Şebnem Özcan - Tekrar dünyaya gelseniz hangi mesleği seçerdiniz?

Hüner Coşkuner - Ben yine şarkıcı olurdum. Şarkıcılık benim kanımda var çünkü… Rahmetli annem ve ablamın çok güzel sesleri vardı. Onlar evliliği tercih etti, yapmadı bu işi… 

Ş.Ö - 6 kardeş olduğunuzu duymuştum. Ailenizde sizden başka sanatçı var mı?

H.C - Sema Coşkuner ablam terzi, stilisttir. Çok yaratıcıdır, çok güzel dikiş diker. 20 yıl Paris’te yaşadı modacılık yaptı. 

Ş.Ö - Siz de yorumculuğun dışında yaratıcı mısınız, beste yapıyor musunuz?

H.C- Bestelerim ve sözlerim var. Bu son albümümde güzel şarkılar yaptım. Erkek arkadaşımla aramızda bir şey geçti; “Git Güle Güle” dedim, o da şarkı oldu. Araba kullanmayı çok severim. Futbol seyretmeyi çok severim. Koyu bir Fenerbahçe taraftarıyım. Ancak takımın şu son durumundan hiç memnun değilim. Biz şampiyonluklara alışkın bir takımız. 

Ş.Ö - Çocukluğunuz nasıl geçti?

H.C - 35 sene öncenin çocukluğu daha bir temiz, daha bir rafineydi. Mahallede erkek çocuklarla futbol oynardım. Benim ikiz kardeşim var, adı Saliha… O mesela tığ işlesin, kanaviçe işlesin, kekler yapsın, bebek baksın. Gurmedir. Ben de tam tersiydim. Çocukluğum çılgın geçti, genç kızlığım çalışarak geçti. Kendimi bildim bileli çalışıyorum. 

Ş.Ö-İlk sahneye çıktığınızda kaç lira almıştınız hatırlıyor musunuz?

H.Ö-İlk sahneye çıktığımda 9 bin lira almıştım. Bugünün parasıyla 5 bin liraya denk geliyor. Sahne elbiselerimi, aksesuarlarımı ablam dikerdi. Bugünün parasıyla 5 bin lira falandı. Maddi zorluk çekmedim. Ben aileme bakmakla yükümlü değildim. Ailemin kendine göre durumu iyiydi. Ablam hiçbir zaman beni gazinocularla muhatap etmedi. Menajerliğimi yaptı. Her şeyden herkesten korudu. 

Ş.Ö - Çok sık dua okur musunuz?

H.Ö - Sahneye çıkmadan evvel üç Kulhüvallahü bir Elham okurum. Yatarken de otururken de dua okurum. Allah’la bütünleşmiş bir insanım ben. “Allah’ım her şeyin hayırlısını bana ver. Paranın da hayırlısını, eşin de, evin de, çocuğunda hayırlısını ver” diye dua ederim hep. Cenab-ı Allah beni bazı konularda sınamıştır. Her şey boş. Bak Ceyda Gölcüklü öldü… Ablam kanserden vefat etti. 1950 doğumluydu, 41 yaşını bitirmişti; 19 sene oldu. Maddi durumu da iyiydi, ne götürdü yanında hiçbir şey. Göğüs kanseriydi, bir kuru ekmeğim olsaydı ama o yaşasaydı. Babam da 72 yaşında kanserden öldü. Bu yüzden hep check up yaptırırız. Ben biraz ihmal ederim ama kardeşlerim hep yaptırıyor. 

Ş.Ö - Ölümden korkuyor musunuz?

H.C - Ölümden korkmuyorum, çünkü ölüm varken ben yokum; ben varken, yokken ölüm var. Allah hayırlı ölümler nasip etsin, çekmeden, ele ayağa düşürmeden. Benim çok batıl inançlarım vardır. Sık sık türbelere giderim orada dualar okurum, adaklar adarım. Bursa’da Tezveren Türbesi'ne giderim. Orada Tezveren Dede'de dualar ederim. Ama tabii her şeyimi Allah’tan isterim.  Onlar ermişler, Allah’ın sevgisini kazanmış insanlar… Biz böyle gördük, her duasında “40’ların, gariplerin, şeydaların bana da bir Fatiha yok mu diyen nesli tükenmişlerin…“ diye dua ederiz. Ben anımı yaşarım. Şu an önemlidir, ne gelecek ne de geçmiş, şimdikini yaşayacaksın. 

Ş.Ö - Biliyorum, tesettürlü hanımlara Caprice Palace’da çok konser verdiniz; nasıl geçiyordu konserleriniz?

H.C - Muhteşem. Didim’de çok program yaptım, böyle bir dinleme görmedim. Repertuarları çok genişti. Muhafazakarlar ve sanata son derece saygılılar… Beni kendilerinden biri gibi gördüler. Ben tesettürlü hanımların göz bebeğiyim. Neden beni sahiplendiler biliyor musun, ben hiçbir zaman skandallarla gündeme gelmedim, mütevazı bir yaşantım oldu. Hep örf adetlerimize göre yaşadım. Koluma bir partner takıp gezmedim. Şarkılarımla gündeme geldim. 2 sene onlara program yaptım, bana müthiş bir talep vardı. Tıklım tıklım doluydu otel. Otelin defterine hep yazıyorlardı “Bizim sanatçımız, o harika” diye… Giyim kuşamımı ona göre hazırlıyordum, açık saçık giyinmiyordum. Güzel zevkli ve açık olmayan kostümler giyiyordum. 

Ş.Ö - Hayranlarınız sahnede sizden en çok hangi şarkıları istiyorlar?

H.C - ‘Sevemedim Karagözlüm’ü istiyorlar. ‘Mihriban’ı çok istiyorlar. ‘Sevmekten kim Usanır”ı istiyorlar. 

Ş.Ö - Bu camiada sizi çekemeyenler oldu mu?

H.C - Benim hiç kıskançlığım olmadı. Kimseyi kıskanmadım. Onun şuyu varda, benim niye olmadı demedim hiç. Neler geldi geçti bu felekten, un elerken deve geçti. Elekten deve geçer mi geçiyor, hayatı sahnede öğrendim. Beni gülerken ısırdılar. Böyle insanlarla tanıştım. Bana çelme takmak isteyenler çok oldu. Kimseyle ağız dalaşına girmedim. Allah’ım sana bırakıyorum dedim, taktiri Allah verdi yani. Rüyalarımda çok çıkar, her şeyi önceden görürüm. Ekmeğimle oynayanlar günlerini gördüler...  

Röportaj: Şebnem Özcan

YOUTUBE KANALIMA BURADAN ABONE OLABİLİRSİNİZ

YORUM YAP
YORUMLAR