GEVEZE BİR KADINLA EVLENMEM
TÜRKÜLERİ MODERNİZE EDEREK, HALK MÜZİĞİ'NE YENİ BİR YORUM KATAN, POP, CAZ VE HATTA KLASİK MÜZİKLE HARMANLAYARAK DAHA GENİŞ KİTLELERE SEVDİREN KUBAT, ŞEBNEM ÖZCAN’A ÇARPICI AÇIKLAMALARDA BULUNDU.
Türküleri modernize ederek, Halk Müziği'ne yeni bir yorum katan, pop, caz ve hatta klasik müzikle harmanlayarak daha geniş kitlelere sevdiren Kubat, 17 yılda 8 albüm yaptı.
Şimdiye kadar albümlerinde hep türkü yorumlayan sanatçı, piyasaya yeni çıkan 9'uncu albümünde ise pop müzik şarkıları söyleyerek bir kere daha herkesi şaşırttı. Kubat'la sanatını ve hayatı konuştuk.
- Emirdağ kökenli gurbetçi bir ailenin çocuğusunuz. Belçika'nın Anvers şehrinde doğmuşsunuz. Yabancı bir ülkede doğmak ve büyümek sizi nasıl etkiledi?
Dezavantajları da avantajları da var tabii. Avantajlarından bir tanesi, gurbette olduğun için Türk kültürüne, örf ve adetlerine çok sıkı bağlı olarak büyüyorsun. Hasreti de çok iyi biliyoruz. Dolayısıyla memleketinin kıymetini iyi öğreniyorsun. Türkiye'ye gitme hasretiyle büyüyorsun. Bunun dışında yabancı dilleri öğrendim. Flamanca, Fransızca ve İngilizce biliyorum. Avrupa'da bir Bakan'la tren yolculuğunda karşılaşabiliyorsun. Orada insanlar komplekslerinden bir parça daha arınmışlar, bunu görüyorsun. Onlar gibi yetişiyorsun. 5 yaşında enstrüman çalmaya başladım. 8 yaşında mikrofonla tanıştım. 30 yıldır sahnedeyim.
- Kazancınızı değerlendiriyor musunuz?
Valla daha yeni yeni kazanacağız, değerlendireceğiz. Kendimce faydalı şeyler yapmaya çalışıyorum. Sorumluluğunu üstüme aldığım bir ailem var, onlara bakıyorum.
- Annenize "Çok para kazanırsam sana şunu alacağım" demiş miydiniz?
Demiştim ve oldu. Güzel bir evi olsun istiyordum. Şu anda Belçika'da çok güzel bir evde yaşıyor. Onu kraliçeler gibi yaşatmaya çalışıyorum. Bir şeyi yapmasaydım içimde kalırdı. O da babamla alakalı. Her sene Türkiye'ye geliyorduk. Bizim memleketimiz, Afyon Emirdağ'da evimiz yoktu. Babam, vefatından 3 yıl önce "Köye bir ev yapsak" diyordu. Ben Türkiye'ye geleli birkaç sene olmuştu.
İstanbul'da evim yoktu. Babama, "Her yıl topu topu 1 ay geliyorsun" diyordum. İkinci sene bu isteğini tekrarladı. Ben yine "Ne gerek var?" dedim… O üçüncü kez tekrarlayınca, "Niye bunu sürekli söylüyorsun babacığım. Anlaştığımızı sanıyordum." dedim.
Bu kez babam bana, "Ölürsem cenazemin o evin avlusundan kalkmasını istiyorum" dedi. Bende, "bu bir istek değil vasiyet" diyerek hemen işe koyulduk. Babam kendi elleriyle yaptı evi. Ev bittiğinde de babam kanserden vefat etti. O kadar mutluyum ki onun istediğini yerine getirdim diye. Cenazede herkes ağlarken ben acayip mutluydum. Ben, babamın vefatının 7'sinden sonra ağlamaya başladım.
TOM JONES VE NEŞET ERTAŞ HARMANLAMASINDAN BEN DOĞDUM
- Yaptığınız işi nasıl tanımlıyorsunuz? Türkücü müsünüz yoksa popçu mu?
Ben yorumcuyum. Dinleyicilerimizin bir kısmı bana şarkıcı diyor, türkücü diyenler var, hatta operacı bile diyorlar. Ama türküleri çok seviyorum. Aşkım bu benim; etnik müzik. Kubat'ın farkı da bu oldu. Bundan 18 sene evvel yaptığımız albüm hakikaten o gençliği yakaladı. Çünkü çok popüler bir iş yaptık. Türküyle popu birleştirdik.
James Brown'la Mahsun Şerif'in sahne alması gibi bir şeydi. Bunu nasıl kategorize edersin? Aslında etnik müzik olarak bakabilirsin. Çünkü çok otantik müzik yapmadım. Ozan değilim son derece modern, senfonik işler de yaptım. Bir de her tarz müziği dinliyorum. Bir taraftan Tom Jones hastasıyım, bir yandan Neşet Ertaş sevdalısıyım. Hepsinin harmanlamasından ben doğdum.
İNCİL'İ DE KURAN-I KERİM'İ DE İYİ BİLİRİM
- Avrupa'da yaşadığınız dönemde Türk kültürü ile yabancı bir kültür arasında sıkışmadınız mı?
Evet oldu. Orada, belediye okulları ve kolejler vardı. Kolejden yetişenlerin istikbali parlaktır. Belediye okullarını daha çok oraya gelen yabancılar tercih eder. Ben Anvers'in en iyi kolejine gittim. Okulda 3 Müslüman’dık. O arkadaşlar din derslerine girmezdi ama ben din dersine girerdim.
Yani İncil'i iyi bilirim. Ama bir de bizim Ali Dayı'mız var; akşamları da ondan Kuran dersleri alırdım. Kuran-ı Kerim'i iki defa hatmettim. İlkokul 4'üncü sınıfa giderken müzik öğretmenimiz, "Senin sesin çok güzel, pazar günleri okulun kilise korosunda olmak ister misin" diyerek babamdan izin istedi.
- Babanız ne cevap verdi?
Babam, bana "Tabii git. İyi bir Müslüman çocuğu olarak oradakilere örnek ol." dedi.
MEVLANA GİBİ BİR ADAMIM
- Babanız Alevi, anneniz Sünni, nasıl evlenmişler?
Aynı köyün iki güzel ailesinin çocukları. Babamlar istemiş annemler de vermişler. Çünkü orada iç içeler. İki aile çok kız alıp vermiş. Bizim köyde Alevi, Sünni ayrımı yoktur. Bu da bana müthiş yansıdı. Önemli olan insanlıktır. Birbirlerine kız vermeme işini bir türlü anlamış değilim. Nedir Allah aşkına bu? Nedir bu ayrım, bu ırkçılık? Ben Mevlana gibi bir adamım
BAKIMLI BİR ERKEĞİM
- Metroseksüel misiniz? Manikür, pedikür, cilt bakımı yaptırır mısınız?
Evet, bakımlı bir erkeğim. Temel'e sormuşlar "Metroseksüel kimdir?" diye… "Yerin altından gideni" demiş. Tırnak etlerim çok hassas… Kibar ellerim… Pedikür yaptırıyorum. Ama maniküre girmiyorum. Ancak bakımlıyımdır, bir kremim var, yüzüm için… Enerji verir, gençleştirir
GEVEZE BİR KADINLA EVLENMEM
- Evliliği ne zaman düşünüyorsunuz?
40 yaşından evvel evlenmem. 38 yaşındayım. 2 yılım kaldı. Bunun hiçbir sebebi yok. Yıllar önce böyle bir karar almıştım. Evleneceğim kadın, güleryüzlü olsun, iyi bir insan olsun, anlayışlı olsun. Yerinde konuşsun, geveze olmasın. Geveze bir kadınla evlenmem.
ARŞİVLİK BİR ALBÜM YAPTIM
- Modernize de etmiş olsanız, türkü söyleyerek ismini duyuran bir Kubat olarak, Pop Müzik tarzında bir albüm yapmanız, türkülerimize, türkücülerimize ihanet değil mi?
Niye? Zaten bizim bu zihniyeti, bu duvarları yıkmamız gerekiyor. İhanet falan değil, güzele her zaman açık olmamız gerekiyor. Türkülerle yaptıklarımız ortada, ona yaptığım naçizane katkılarım ortada. Yeni bir heyecan, yeni bir format, içimdeki kapasiteyi ortaya çıkardım. 1.5 yıl hazırlık aşaması oldu. En uzun süren albümüm bu oldu. Hiç acele etmedim. Bana göre arşivlik bir albüm oldu.
ŞEBNEM ÖZCAN - BUGÜN GAZETESİ