ESRA EROL'UN SIRRI!

ATV'DE "ESRA EROL'DA EVLEN BENİMLE" PROGRAMIYLA TELEVİZYONCULUK ANLAMINDA KENDİNİ İSPATLAYAN BAŞARILI SUNUCU ESRA EROL, TAKVİM GAZETESİNDEKİ İLK KÖŞE YAZISINDA BAŞARIYA GİDEN YOLDAKİ SIRRINI PAYLAŞTI.

YASAK AŞK MI, RUH EŞİ Mİ?

 

Ustalığa giden yol çömezlikten geçer. Tökezlemek de adettendir. Önce iyi bir çömez olmayı becerebilmektir maharet. Ustalar tarafından çömezliğinin övülmesi de başarıdır. Ne iyi bir çömez dedirtebilmek de ustalık ister. İşte koltuğun bir köşesine çöktüğüm de ne yapmalıyım diye sordum kendime.

Nereden başlamalı? Ne anlatmalı?

Her zaman yüreğimden yükseldiğini bildiğim ses koştu imdadıma. Kalbimin sesi aklımı da ikna etti.

Önce çırak olup saya saya çıkacağım merdivenleri. O halde ilk adımı sağlam attım...

Biri ilk aşkım... EKRAN...

Öteki yeni yeni içimde aşkı filizlenmeye başlayan televizyon kumam... YAZI...

Kıskanırlar mı ki acaba birbirlerini zamanla? Rekabet ederler mi içimdeki bu iki sevda?

Şayet yazının çapkınca aklımı yavaş yavaş çelen bu göz kırpışları televizyonla olan gönül bağım kadar derinlere sokulmaya başarabilirse, dışarılarda değil kendi ruhumda barındıracağım gerçek dostluğu.

Bundan o kadar eminim ki! Ama birazcık zaman... Her zaman lafı evirip çevirmeden yani dolandırmadan söylemeyi sevdim. Şanslıydım ki haftanın beş günü üç saat canlı yayına evdeki Esra'yı taşıma özgürlüğünü hiç kaybetmedim. Tutarlı oldum bu yüzden de. Kıyafet ve makyajla kimlik değiştirip starlığı oynayanlardan olmadım. Olamazdım da itiraf edeyim.

Haksızlıklara muhalif olma amacı taşıdım hep.

Döktüğüm göz yaşları da hakkını arayamayacağım haller içindi. Elimden gelmeyenler karşında yaşadığım çaresizliğe duygusal tepkilerdi gözyaşlarım.

Bunları bu ilk yazımda anlatış sebebim ekrandaki Esra'yı sayfalara da taşımak.Yani evdeki Esra'yı...

Sadece Esra'yı. Başka türlüsü de gelmez ki elimden... Bu yüzden hazırlıklı olun ıslak kelimelere...

İsyankar cümlelere... Dövünen başlıklara... Ve bol bol tebessümlere...

Hükmetmek de değil amacım.

Sıcacık olaylarla yüreğinizi ısıtmak ya da küçük bir anıyla yüzünüzü güldürmeliyim.

Gülümsetmeyi başarabilirsem sizleri kıvırdım demektir bu işi. Henüz emekleme dönemindeyim. Dolu dizgin koşmaya alışkın olduğum ekrandan klavye tıkırtılarıyla baş başa kalmak beni bir bebek kadar şaşkına çevirdi.

Ama yeni adım atmayı öğrendiğim bu dünyada bir bebek merakı taşıyorum.

Çünkü bu yeni dünya keşfedilmeyi bekleyen öyle büyüleyici keşiflerle dolu ki! Benim gibi heyecanla dopinglenen bir insan için bir nimet dilimin parmaklarımla dansı.

Bana televizyon gibi reyting kıskacında kıran kırana mücadele verilen bir sektörde nasıl ayakta kaldığımı soruyorlar. Kara kaşınız kara gözünüzün hiçbir değeri olmadığının bilinciyle programınızın aldığı reklam oranının reytinginize bağlı olduğu gerçeğini her Allah'ın günü sırtlayıp milyonların karşısına coşkuyla çıkmak sabır ister. Hele ki insan olduğunuz unutulup durgun olduğunuz bazı günlerde eleştiri alıyorsanız.

Kadın olmak, vatandaş olmak değil değindiğim nokta. İnsan olmaktan bahsediyorum.

Ağzınızdan çıkan bir kelimeyle televizyon hayatınızın sona ermesi kaygısını her saniye hissediyordusunuz.

Her gün ayrı bir kaygı bombardımanı...

 

İŞTE BENİM SIRRIM

Her gün evimden çıkıp evime geliyorum. Birbirinden kopuk bağımsız alanlarda başarılı olmak değil isteğim.

Bir bütün olmayı başarmak istiyorum.

Yazmayı ve sunmayı birbirleri içinde eritip sınırları kaldırmak olacak amacım. Beni ekranda seyrediyorken okuyor, okurken de duyuyor olacaksınız. Size sırrımı veriyorum.

Sınırlar, yasaklar, kurallar yok dedik ya en baştan. Sırlar da olmasın. Ben de yapılmayanı yapıp size ne yapacağımı en baştan açıklıyorum.

Hani bazı filmlerde sahneler bir sonundan bir başından karmakarışık düzende verilir de yine de pür dikkat meraklar içinde seyredersiniz ya sonunu bile bile. İşte böyle olacak sizlerin benimle olan birlikteliğiniz.

Sonunu söyleyip en başına döneceğim bazı gün. Belki bir sonu bile olmayacak yazdıklarımın.

Bazen de başı.

En hakiki dostunuzla sohbet ederken dikkat etmemek gibi sözlerinizine...

İçimizden geldiği gibi konuşmanın dayanılmaz hafifliği içinde uçuşacağız.

Çünkü siz de cevap vereceksiniz bana okurken.

İşte buna hazırlanın...

Şimdi sıra zamanla sıkı dost olacaklarını bildiğim sunuculuk ve yazarlıkla ilgili hislerimde...

Önce her beraberlikte olduğu gibi bir karşı karşıya getirip ikisinin de eteklerindeki taşları dökelim. Dökelim ki en baştan birbirlerine atacakları taş kalmasın.

VEEE...

 

CANLI YAYIN BIÇAK SIRTI

Bıçak sırtındasın refleks düşüncelerle konusmak zorundasın daima. Mimik ve jestlerin, sevimliliğinle süslenmeli. Çıplaksın aslında. Her kelimende milyonlarla gözgözesin. Ekip ruhunu yaratmak ve mütamadiyen motive etmek zorundasın. Saçın başın, makyajın daima harika olmalı.

 

YAZARKEN YALNIZSIN

Yazıda ise sürekli düşünce kurgusu halindesin. Sil baştan düzenlemek inşaa ettiğin düşüncelerini. Her sabah yepyeni cümleyle uyanmak.

Noktan virgülün var samimiyetini yansıttığın. Vur kaç kolay. Gözlerini kaçırmak, lafını söyleyip çekilmek, gelen tepkiyi kontrol edebilmek.

Ekip gibi bir şey yok ortada. Sadece ruhunun derinlikleri, yaşadıkların, yaşamak istediklerin, hayallerin, gerçeklerin cümlelere dökülümü var.

Yazarken yalnızsın hem de yapayalnız!

Gecenin kaçı ve hangi pijamamla yazı yazdığım kimsenin umurunda değil. Ama hangisi zor diye soracak olursanız ikisi de ateşten gömlek!!!

İlk yazı da merhabam size.

Dilerim kaynaşırız, bir an önce alışırım klayve tıkırtısına ve yazmaktan her gün daha haz duyarım.

Bana iyi gelen, öğreten, dikkatimi çeken her şey burada olacak.

Haydin başlayalım o zaman...

 

* * *

MOR KÖŞE

Yılın ilk kadın şiddet haberi acısı Manisa dan geldi.

Manisa'da, daha önce boşanan ve yeni yılın ilk günü bir kafede buluşan T.Ç., tartışmaya başladığı eski eşi K.A.'yı öldüresiye dövdü. Talihsiz kadının imdadına çevredekiler yetişirken, olay anı işyerinin güvenlik kamerası tarafından da görüntülendi.

Olay, kent bir kafede meydana geldi.

Bir süre önce boşanan T.Ç. ile eski eşi K.A., konuşmak için kafede biraraya geldi.

Konuşmanın tartışmaya dönüşmesi üzerine öfkesine hakim olamayan T.Ç., eski eşini öldüresiye dövdü. Kafede bulunan diğer müşterilerle çalışanlar araya girmeye çalışsa da T.Ç., eski eşi K.A.'yı saçlarından sürükleyip tekmeledi.

Güçlükle sakinleştirilen T.Ç., elini kolunu sallaya sallaya mekandan ayrılırken, talihsiz kadın için sağlık ekibine haber verildi.

Eski kocasının darbeleriyle yaralanan K.A., ambulansla Manisa Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. K.A., tedavisinin tamamlanmasının ardından polis merkezine giden T.Ç. hakkında şikayette bulundu.

 

* * *

FİLM REPLİĞİ

Margaret Thatcher / Demir Lady filminden

Düşüncelerine dikkat et, bir gün sözün olurlar...

Sözlerine dikkat et, bir gün hareketin olurlar...

Hareketlerine dikkat et, bir gün alışkanlığın olurlar...

Alışkanlıklarına dikkat et, bir gün karakterin olurlar...

Karakterine dikkat et, bir gün kaderin olur...

Ne düşünürsek o oluruz...

 

* * *

KADIN VE ERKEK

Erkeklere "Beni seviyor musun" ya da "Mutlu muyuz" diye bir soru yönelttiğiniz alacağınız yanıt sizi hayattan soğutabilir??

Bir arkadaşımın uzun yıllar sonrası boşanma kararı alması ve aslında birbirlerine zıt karakter olmalarını konusurken safça şu soruyu yönelttim Ali'ye...

-Ali, benimle mutlu musun arada bu duyguyu içinde tartıyormusun??

Cevap sıkı surun!!!!

-Ne olacaktı. Mutluyuz işte çocuğumuz var ya!!!!!

 

* * *

NELER OLUYOR HAYATTA

İlişkiler başlar ve biter ama bitiş ve nedenleri çok önemlidir. Daha öncesi yok ilk defa şahit olduğum hepinizi gülümsetecek bir ayrılık nedeni.

Çiftimiz bu iki ayrı dünya bir dünya olmak için sözleşip el ele çıkıp gittiler dev spotlarla aydınlanmış stüdyodan.

'Aşk engel tanımaz' diyecektik ki, tam iki gün sonra ayrılılık kararıyla geldiler. Ama öyle bir diyalog yaşandı ki ikili arasında parodiyi aratmadı.

Şöyle cereyan etmiş hadise. Bu çifte kumrular ağız ağza verip, kuracakları sıcak yuvanın temellerini atmak için cıvıldaşıyorlarmış başta.

Ardından kadın adayımız ahiret sorularıyla ecel terleri döktürmüş adamcağıza. Neler mi?

- Endonezya devlet başkanı kim?

- hıı?

- Hugo Chavez nerenin başkanı söyle?

- Kim dedin? Hugo ceviz mi dedin?

- Kaç kıta var?

- Hangi şiirde?

- Dünya da dedim. Kaç kıta var? Türkiye hangi kıtada? (Adamın sevgiyle yumuşayan yüzü bu sorularla gerilir.)

- Beş

- Bilemedin. Peki bunu bil o zaman. Türkiye'deki siyasi partileri ve genel başkanlarını say!

Adam kadından da evlilikten de o anda o kadar soğumuş ki 'Ecevit' deyivermiş omuzlarını silkerek.

Kadın dönüp "Bu iş olmaz, olamaz" deyince adam da "Lütfen olmasın zaten" diyerek olayı neticelendirmiş.

Canlı yayında ayrılık gerekçelerini açıklarlarken bu diyaloğu da programa taşımaları beni benden aldı.

 

* * *

GÜNÜN SÖZÜ

Evliliğe kutsallığı veren aşktır (Tolstoy)

 

YORUM YAP
YORUMLAR