ERKEKLER DE FEMİNİST OLUR

TÜRKİYE’NİN SAYILI BÜYÜK ŞİRKETLERİNİN SAHİBİ BİR BABAYA SAHİP OLAN LEYLA ALATON’UN TEK ÜZÜLDÜĞÜ NOKTA; BOŞANMASININ GÖZLER ÖNÜNDE YAŞANMASI.

Türkiye’nin sayılı büyük şirketlerinin sahibi bir babaya, iş yaşamına ait çalışkanlığı, disiplini ve pek çok ayrıntıyı öğrendiği çok iyi bir baba yarısı ortağa, iyi bir eğitime, binlerce kişi tarafından bilinen bir soyada sahip.

Güzel bir kadın. İki çocuk annesi. Bunlar, onun yaşamının değişmeyen öğeleri. Ancak değişenleri de var. Hayata artık hırslı değil, mutlu gözlerle bakıyor; en azından öyle bakmak istiyor. Tek üzüldüğü nokta; boşanmasının gözler önünde yaşanması... Leyla Alaton, Hello! dergisine konuştu.

* “Bir Fikrin mi Var?” programının amacı ne?

- Bu program, gençlere ya da kendi işini kurmak isteyenlere yol gösteriyor, örnek oluyor. Kendi çapımızda fikir yürütüyor ve tavsiyede bulunuyoruz. Jürinin de kimyası inanılmaz tuttu: Alphan Manas, Ali Şen ve ben, kemik kadroyuz. Dördüncü kişi ise uzmanlık alanına göre değişiyor.

 Girişimci Türk kadınlarına “İş kurarken kendi yakınlarına bile güvenmeyeceksin” diyorsunuz...

- Evet, çünkü bunu birebir yaşayarak öğrendim. Ben, kendi halkla ilişkiler şirketimi kendime güvenerek kurdum. Çevremden bana destek veren, iş veren ve danışan olmadı.

Ya çekindiler, ya bütçesi fazladır ya da ne ihtiyacı var dediler. Nedeni her neyse artık, hiçbir girişimci bu dar çerçeveye, eşe dosta güvenerek bir iş kurmamalı. Anneniz belli bir yerden ekmek almaya alışıksa, siz fırın açsanız bile huyunu değiştirmez.

KAGİDER ve GİYAD gibi pek çok derneğin kurucu üyesisiniz aynı zamanda...

- Sivil toplumun çok büyük bir gücü var ve gittikçe de artıyor.

* Bu güç neleri değiştirdi ki?

- Pek çok şey değişiyor. Snobe edilen, kadın meselelerinde küçümsenen, beğenilmeyen, hor görülen o feminist kuruluşlar sayesinde bu kanunlar geçiyor, büyük aşamalar kaydediliyor. Onların yürüyüşleri, onların bağrışları olmasaydı bugünlere gelemezdik.

ERKEKLER DE FEMİNİST OLUR

* Kendinizi bir feminist olarak tanımlıyorsunuz...

- Çok üzülüyorum, feminizmin hâlâ iyi anlaşılmamasına. Twitter’da yazdım, “Erkekten feminist olmaz ki” diye tepki geldi. Feminizm bir felsefedir. Erkek de kadın da feminist olabilir. Kadın ve erkek eşitliğine, aynı haklara ve özgürlüklere sahip olduğuna inanan herkes feminist olur.

* “İş yaşamında çok sığ buluyorum dişiliği kullanmayı. İşin kolayına kaçmak gibi görüyorum ve kadınlara hiç yakıştırmıyorum bunu” diyorsunuz.

- Bir kadın yönetici olarak 1986’dan beri iş hayatındayım. Tabii o zamanlar daha erkek egemen bir topluluğun içindeydim. Dikkat çekmek, fark edilmek için beynimin önemli olduğunu düşündüm. Kıyafetimle, cinselliğimle, cinsiyetimle ön plana çıkmayı bir eksiklik, bir zayıflık olarak gördüm.

Hatta çok da irite olurum bir kompliman aldığımda, hemen karşılığını veririm. “Çok güzel bluzunuz var” denildiğinde, “Sizin de kravatınız harika” ya da “Size de bıyık çok yakışmış” derim. Hep eşitliği korumak isterim. Kadınlara da iş hayatında cinselliklerini ikinci plana atmalarını tavsiye ediyorum. * Yaşamda öncelikleriniz neler?

- Öncelikler insanın hayatında değişiyor. Çocuklarımdan evvel öncelik bendim; işim, seyahatlerim, keyfim... Çocuklarım olduktan sonra hayatım değişti. Önceliklerim her zaman onlar oldu.

 * Sizin sanki hiç hüzün ve yenilginiz yok gibi...

- Yoo, hepsini de yaşadım ve daha bitmedi... En büyük hayal kırıklığım boşanmış bir kadın olmam. Ölene kadar evli kalıp güzel bir aileye sahip olmayı hayal ederken boşanmak zorunda kaldım.

Benim misyonum işkadınlığı. Özel hayatın didiklenmesini doğru bulmuyorum. Ne yazık ki şeffaflıktan ve istenmeyen nedenlerden dolayı her türlü detay ortadaydı. Gayet iyi biliniyor ki ben o süreci de kötü yaşadım.

 EVLİLİK SÖZLEŞMESİ ZORUNLU OLMALI

“İş ve aşk için, baştan bir çıkış planı konuşulabilmeli” deniyor. Peki aşk için nasıl konuşacaksınız ki?

- Asıl aşk için konuşulmalı zaten. Bu ortaklığa girerken kişilerin neye girdiklerinin farkında olması gerekiyor. Bu kadar şiddetin, tacizin, ölümün ve problemin önüne geçmenin en iyi yollarından biri de devlet olarak zorunlu evlilik sözleşmesini oturtmak.  Bu sözleşme gereğince insanlar 10 saatlik bir eğitimden geçmeli: Evliliğin dinamikleri, evlilikte kişiyi bekleyenler, vs...

Eğer böyle bir şey yaparsa Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin’in heykelini dikeceğiz. Bugün bir araba ya da konut satın alırken de satış sözleşmesi imzalıyoruz. Evlilikte de baştan nereye imza attığını bilirsen hayat daha kolaylaşır.

* Bir kurum olarak evlilikte mantık ön planda olmalı, öyle mi?

- Aşk başka bir şey. Her âşık olduğun insanla evlenemeyebilirsin. Aşık olup çok büyük beklentiler içine giriyorsunuz. Sonra hayal kırıklığı...

Evliliklerde aynı değer sisteminden, kültürel altyapı, eğitim ve ekonomik düzeyden gelmek çok önemli.

Hangi çift evlenmeden önce çocuğunu hangi okula göndereceğini detaylı biçimde konuşuyor? Her şeyi en başında konuşabilirsen kolay kolay ayrılmazsın. İşte bu, en büyük imtihan. Ee tabii tüm bunlar baştan konuşulduğunda “Ayıp olur, tuhaf olur, maddiyatçı olur” gibi değerlendiriliyor. Sonra o kadar büyük sorunlar haline dönüşüyor ki... Ayrıca müessese olarak evlilik çok güzel ve inanıyorum. Evlilik, çok önemli ve herkesin altından kalkamayacağı kadar büyük bir proje...

YORUM YAP
YORUMLAR