DÜŞME SAHNESİNDEN SONRA İKİ GÜN DOĞRULAMADIM

BORSACI SELİM SARI’YLA NEW YORK’TA HAYATINI BİRLEŞTİREN DİDEM UZEL, “İNTİKAM” DİZİSİNDE LEYLA ROLÜYLE KARŞIMIZA ÇIKTI.

Türkiye ikinci güzeli seçildi, sonrasında oyunculuğa başladı. Dizilerde oynadı, hatta tiyatro sahnesine bile çıktı. Geçtiğimiz yaz uzun süredir birlikte olduğu borsacı Selim Sarı’yla New York’ta hayatını birleştirdi. 

Şimdi de “İntikam” dizisinde, en yakın arkadaşının kocasıyla aşk yaşayan Leyla rolüyle karşımızda. Didem Uzel’le New York’taki yaşamını ve Leyla’yı konuştuk... 

Röportaja başlamadan önce sabretmenin öneminden bahsettiniz. “İntikam”daki Leyla rolü için mi, yoksa şimdi yaşadığınız hayat için miydi sabrınız? 

- Hep gerçekleşmesini istediğimiz hayallerimiz vardır ya, bazıları hemen olur, bazıları da çok agresif davranıp üzerine gittiğimiz için gecikir.

Bazen akışa bırakmak gerekir ki, enerji rahatladığında size daha kolay gelsin. Bunların farkına varmadan önce hem özel hem de iş hayatımla ilgili kurduğum bir hayal vardı. Buna ulaşmayı hep istiyordum ama bir türlü olmuyordu...

Peki ne zaman gerçekleşti uğruna sabrettiğiniz, hayalini kurduğunuz şeyler?

- Agresiflikten kurtulup “İstiyorum ve teslim oluyorum, bunu Allah’a bırakıyorum” dediğiniz zaman, istedikleriniz en doğru zamanda hayatınıza giriyor...

HEP SELİM GİBİ BİR ADAMI HAYAL ETTİM

Eşiniz de bu hayallerin bir parçası mıydı?

- Evet. Selim gibi bir adamı hayal ettim hep. Böyle bir evlilik ve ilişkinin hayalini kurdum. Bunca yıllık hayatımın son dört yılında yaşadım bunu.
Demek ki belli bir zamanın geçmesi, belli aşamalardan geçmem gerekiyormuş. Sonunda ‘o insanı’ buldum ve çok da mutluyum.

Onun, sizin için doğru insan olduğunu nasıl anladınız?

- Onun yanında kendini güvende hissediyorsan, mutluysan, her şeyden önemlisi gülebiliyorsan, yiyip içtiklerinden başka bir tat alıyorsan, o kişi doğru insandır. Bu kadar! Şu anda uzaktasınız, özlüyor musunuz? - Çok özlüyorum. Her gün telefonda konuşuyoruz. Selim de işlerini ayarlayıp her ay yanıma geliyor. Ben hep Türk filmlerindeki aşkı hayal ederdim, şimdi öyle bir ilişkim var.

AİLEM NİKÂHA NEDEN GELMEDİ

New York’ta, ailenizden uzakta evlendiniz. Nasıl aldınız bu kararı?

- O dönem Selim yeni iş değiştirmişti. Nikâhı orada olsun istediğimiz için değil, mecburiyetten yaptık. Çok acele oldu. Ailem, pasaportları hazır olmadığından gelemedi. Ama onlar için de burada özel bir şey yaptık.

Acele karar aldıysanız, mutlaka eksikleriniz de olmuştur... 

- Olmaz mı! Düğüne iki gün kala kayınvalidem “Sizin düğün pastanız yok” dedi mesela. Unutmuşuz o arada!

Nasıl çözdünüz?

- Cupcake’ler hazırlattık. Hepsi farklı farklıydı. Birini yiyen diğerinden de yemek istedi.

Hayatınızı planlı mı yaşarsınız?

- Ben çok uzun vadeli planlar yapmıyorum aslında. Yarın ne olacağını bilmiyoruz ki. Bakarsın anne olurum, belli mi olur? O zaman da belli bir süre iş yapamam zaten.

TAM NEW YORK’A DÖNECEKTİM BU DİZİDEN TEKLİF GELDİ

Az önce hayallerden bahsettik ya, oyunculuk hayaliniz de hep var mıydı?

- Oyunculuk hayallerim çocukluğa dayanıyor. Çocukken hep “Ben bir gün reklam filmlerinde oynayacağım” derdim. Reklam hastası bir çocuktum, sürekli reklamları seyrederdim.

Karşıma çıkan seçenekler de beni hep o alana yönlendirdi. Buralara geleceğimi hiç tahmin etmemiştim, aslında hep reklam oyuncusu olmak istemiştim...

O dönemden aklınızda yer eden bir reklam filmi var mı?

- Ayşe Teyze! Ben de onun gibi bir reklam karakteri olmak istiyordum.

Gelelim “İntikam” dizisine... Tam da yeni evlenip New York’ta yeni bir yaşam kurmuşken, sizi burada kalmaya nasıl ikna ettiler?

- Üç yıldır işimden uzağım. Bir sürü iş görüşmesi için Türkiye’ye gidip geliyorum ama olmuyordu. Tam imzalar atılacakken geri dönüyordum. Yine İstanbul’da olduğum bir dönem, eşim uçak biletimi almaya hazırlanırken bir telefon geldi. 

“Hemen görüşelim” dediler, görüştük, bir gün içinde de teklifi kabul ettim. Doğru zamanda, doğru yerde ve doğru ruh halinde yapabileceğim bir iş oldu bu.

Çalışmadığınız o üç yıllık süreçte sıkılmadınız mı?

- New York, enerjisi farklı bir şehir. Devamlı canlı ve dinamik. Orada hayat sabah 6’da başlıyor, ertesi günün ilk ışıklarına kadar devam ediyor. Yapacak bir şey mutlaka buluyorsunuz. 

Benim de günümün yarısı okulda geçiyordu. Son bir yıl sık sık Türkiye’ye gelip gittim. Geri kalan zamanımda da dans dersleri aldım. Bir de eşim profesyonel fotoğraf makinesi hediye etti bana, onu çözmem altı ayımı aldı!

ZAFER ALGÖZ HİÇ YAŞLANMAYACAK

Biraz da Leyla’dan konuşalım. Güzel, tehlikeli ve güvenilmez bir kadın bu...

- Gerçekten öyle. Şahika kadar güçlü değil, onun kadar akıllı da değil ama olmak için çabalıyor ve onu kendine rakip görüyor.

Şahika’nın eşiyle güçlü olmak istediği için mi birlikte, yoksa gerçekten aşık mı?

- Aşık olabilir mi sence? Leyla, büyük aşklar yaşayabilecek bir karakter değil. Düşkün olduğu tek şey sosyal hayatı, çevresi ve maddi durumu.

Şahika’nın eşini oynayan Zafer Algöz’le çekimleriniz nasıl geçiyor?

- Enerjisi çok yüksek, müthiş bir adam. Hiç yaşlanmayacak herhalde, sabahtan akşama kadar güldürüyor bizi.

Sizce Leyla da intikam peşine düşer mi?

- O da kaybettiklerini geri almak için tehditler savuruyor. Tehditleri hayatına mâl olabilecek kadar ileriye gidiyor.

Siz hiç intikam almak istediniz mi?

- Evet... Eskiden dış dünyayla çok daha savaş halinde, çok daha takıntılı bir insandım. Bir nefes seminerine katıldım, o seminer hayatımı değiştirdi. Sevginin var olduğunu, karşındakine sevgiyle yaklaştığında müthiş bir geri dönüş aldığını gördüm.

Şimdi beni üzen durumları düşünüyorum, düşünce şeklimi değiştirince o durumların beni üzmediğini görüyorum. Allah inancım da kuvvetlendi, artık her şeye daha çok sevgiyle yaklaşıyorum.

Nasıl takıntılarınız vardı peki?

- Birine takıyordum, kızıyordum. Hep öfke, hep öfke! Oysa sinirlendiğim insanın bundan haberi bile yok. Ben de düşünce yapımı değiştirmeye başladım. 
Ben seni değiştiremem ama kendimi değiştirirsem sen de değişirsin. Kendini değiştirmek, başkasını değiştirmekten daha kolay...

 

Size bakıyorum da gayet güzel, genç ve bakımlısınız. Dizi başladığında Twitter’da sizi eleştirenler, bayağı bir haksızlık etmişler...

- Bir elbiseyi bile beğendiremiyoruz insanlara. Beni beğenmemeleri çok da umursanacak bir durum değil. Leyla, 40’lı yaşlarının başında bir karakter, 20 yaşında gözükmek gibi bir direncim yok. Saçım, makyajım olması gerektiği gibi.

 

EVLİLİKTEN KORKUYORDUM

Üç yıl önce verdiğiniz bir röportajda kendinizi evliliğe hazır hissetmediğinizi söylemişsiniz. Sonrasında nasıl ikna oldunuz nikâh masasına oturmaya?

- Ben evlilikten korkuyordum ama tabii korkunun eceli faydası yok. Doğru insanı bulduğunda evlenmeye karar veriyorsun. Bir de sanırım daha büyük bir aile olmak istedik..

DÜŞME SAHNESİNDEN SONRA İKİ GÜN DOĞRULAMADIM

Beşinci bölümde bir düşme sahneniz var, onun çekimleri nasıldı?

- Hazırlıkla birlikte üç–dört saat sürdü o sahnenin çekimleri. Benim üzerimdeki kostümden beş tane dikildi. Bana da çelik yelek giydirdiler, çelik halatlar bağlandı.

Çok güvenliydi ama kas gücümü kullandığım, vücudumu kastığım için sonraki iki gün doğrulamadım. Değdi ama. Her oyuncunun her sette deneyimleyebileceği bir şey değil bu.

YORUM YAP
YORUMLAR