BİZE 'EVLEN' DEMEYE KİMSE CESARET EDEMEZ

KADİR İNANIR'IN 8 YILLIK ARKADAŞI OYUNCU JÜLİDE KURAL, DEV AKTÖRÜ HER YÖNÜYLE ANLATTI. KURAL, KANSERİ YENEN SEVGİLİSİNİN HER SABAH İÇTİĞİ O MUCİZE KARIŞIMI İLK KEZ AÇIKLADI.

RÖPORTAJ: ŞEBNEM ÖZCAN

GİRİŞ:
Jülide Kural başarılı bir tiyatro, dizi ve sinema oyuncusu. Türkiye’nin en sevilen aktörlerinden Kadir İnanır’ın son 8 yıldır ‘sevgi’ sözcüğünü paylaştığı insan. Jülide Kural ile işini, hayatı ve kanseri yenen Kadir İnanır’ı konuştuk.
 Şebnem Özcan..


-Tiyatroda ve sinemadasınız ama 2004’den beri dizilerde yoksunuz. Bunun sebebi çok seçici olmanız mı yoksa dizi filmlerde oynamayı ret mi ediyorsunuz?
Ben ‘Süper Baba’yı oynadığım dönemde Türkiye’de çok az dizi vardı. Ve bizim diziyi de herkes izliyordu. Harika bir kadroydu. Ancak ben şöyle bir insanım; bir tarafım kalabalıklarla kendini paylaşmaktan hoşlanıyor, diğer tarafım da hiç kimsenin bana değmesini istemiyorum. Bu benim dünyam. Geçmişimde şöhretten kaçtım. 3.5 yıl Berlin’de yaşadım. Herkesin bana dokunması ürkütücü bir şey. Ben kendi kendimle kalmayı önemseyen biriyim. Sadece bana ait alanlarım olsun isterim. Sokakta özgürce yürüyebilmeyi istiyorum. Çünkü ben sokaklarda dolaşmayı seven biriyim. Her yere giderim. Olmadık yerlere gitmeyi seven biriyim. Sadece Ulus, Etiler değil Esenler’e de giderim; yoksul insanlarla da tanışırım, sokak çocuklarıyla tanışırım. Benim bu taraflarım vardır. Ama ünlü olduğunuz zaman hep o ünü sırtınızda taşırsınız. O bana bazen yük gibi geliyor. Tamamen starlık hayatı bana uygun değil. Ben sokaktayım. Ben kendimi unutturmayı başaran bir oyuncuyum. Televizyona çok iş yapmamamın sebebi bu…

ÖMRÜM BOYUNCA ÇALIŞTIM
-Maddi kaygılarınız olmuyor mu?
Ben paradan anlamam. Bundan 11 yıl önce bir kaza yapmıştım. Çok ağır kazaydı. O kazada şunu anladım ki Şehir Tiyatrosu’nda da değilim, sigortam da yok. Hiçbir şeyim yok. Bir anda anladım ki benim kolum kopsa hiçbir şeyim yok. O andan itibaren ilk yaptığım işte yani ‘Bütün Çocuklarım’da çok iyi bir anlaşma yaptım. Çok da iyi tuttu ve anneme söz vermiştim hemen ev aldım. En azından kendi güvenliğimi oluşturdum. Bir iki bir şeylerim oldu. Aileden bir desteğim olmadı. Sadece ömrüm boyunca kendim okudum; kendim çalıştım, kendim kazandım. Tabii ki o da benim özgüvenimi artıran bir şey ama Türkiye’de hayat sadece özgüvenle yürümüyormuş. Onu kaza yapınca çok net anladım. Bazı konularda şimdi daha dikkatliyim.
-Hayat sahnesinde hangi rolünüzü daha iyi oynadınız, iyi bir oyuncu, istikrarlı bir sevgili, ateşli bir feminist…
Ben kendi hayat oyunumda her zaman iyi bir öğrenci olmaya çalıştım. Hayattan öğreneceğim hiçbir şey bitmedi. Sadece bir öğrenciyim, bir yolcuyum. Bu yol içinde de ne kadarsa benim yolum, burada hep anlamaya çalışıyorum, sorgulamaya çalışıyorum, karşı çıkmaya ve değiştirmeye çalışıyorum. Ben hayattan çok şey öğrendim daha çok şey öğrenmem gerektiğini de öğrendim. Ben yolcuyum sadece. Hayatta iyiden; adaletten vicdandan yana yapacağım çok şey olduğunu düşünüyorum. İlle kendimi tanımlayacaksam, bir mücadeleci, bir sanatçı olarak tanımlayabilirim. Ben amazon kadınıyım. Mücadele etmek benim ruhumda var.
-Kadir İnanır’la hangi yönleriniz birbirinize benziyor?
Kadir de benim gibi çok mücadeleci. İkimiz de savaşçıyız. Haklıdan yanayız. Bizi hiç ilgilendirmeyen bir konuda bile, biri haksızlığa uğradığında kesinlikle aynı anda tepki gösteriyoruz. Benzeştiğimiz temel şeylerden biri de mesleğimize duyduğumuz saygıdır. Ben ismi çok çıkmış biriydim. Benimle çalışanlar çok disiplinli olduğumu bilir. “Alman ekolü aman dikkat” falan derlerdi. Ama ben Kadir’le çalıştıktan sonra dedim ki “Bu konuda benden de disiplinlisi varmış”. Ve mesleğimiz konusunda çok hassasız. Hiçbir şey bizim için ondan daha değerli değil. Kadir çok temiz kalplidir. Ben de kalbimin temiz olduğunu düşünüyorum. Benim kalbimde kötülük yoktur.

İLK GERİ ADIMI O ATAR
-Sizin ilişkinizde en çok neden kavga çıkar?
Biz gazeteleri açtığımız andan itibaren tartışmaya başlarız. Ama real politika. Günlük Türkiye’deki politikadan tutun da uluslararası politikaya kadar aramızda her zaman tartışma olur. Birbirimizin kişisel alanlarına çok saygı gösteririz. Ama düşünsel alanlarında tahmin edemeyeceğiniz fırtınalar olur. Bizde kişisel tartışmalar olmaz.
-Peki barış için ilk adımı kim atar?
Tam olarak şöyledir o, tartışmanın bir noktasında geri adımı Kadir atar. Dener. Eğer ben onun geri adımını görmüyorsam gördüğüm halde devam ediyorsam asla geri adım atmaz Kadir. Ondan sonra iş bana düşer. O olay bittikten sonra, o kendini haklı konumda gördüğünden o işi temizlemek bana düşer. Bu yüzden de geri adımı birimiz atmıyoruz. Birimiz atıyoruz, o atanımız öteki devam ediyorsa bu kez öteki atıyor. Yoksa 9 yıl çok uzun bir zaman. Bir de iki güçlü kişilik…
-Burcunuz ne?
Koç..

KADİR'LE ZEYBEK OYNARIZ
-Koç burcu lider burçtur değil mi? Kadir İnanır’ın burcu ne?
Evet öyle. Onun ne olduğunu kimse bilmiyor. Çünkü onların doğduğu zamanlarda ekin zamanı diye olurmuş. O yüzden onu bilmiyoruz.
-En son birlikte neye güldünüz?
En son bugün güldük. Beni buraya bırakırken güldük. O bana fıkra anlatmayı çok sever. Bir Karadenizli olarak güldürmeye bayılır. Karadeniz fıkraları anlatır, duyduğu komik şeyleri anlatır. Sabah uyanırken gülerek uyanırız. Biz beraber şarkı söylemeyi çok severiz. Dans ederiz. Vals yaparız, Artvin oyununu öğretiyorum ben ona. Zeybek de oynuyoruz. Şimdi dans zamanı deyip aristokrat bir ortam yaratmıyoruz. Ben bunu, ne kadar doğal olunduğunu anlatmak için söylüyorum. “Hadi dans edelim” deyip, kendi müziğimizi kendimiz yapıyoruz. Yoksa öyle mumlar yakıp çok özel bir hale getirmeden dans ediyoruz. Beraberken çok eğleniyoruz. Birlikte çok güleriz. Birbirimize yetiyoruz. Çok fazla arkadaşlara ihtiyaç duymuyoruz. Eğer birimiz birimize tamamen boyun eğmiş olsa böyle olmazdı. Ama iki boyun eğmezin yan yana durmaktan mutlu olmasıyla ilgili bir şey bu. O zamanda çok renkli oluyor hayat. Dans ediyorsun, tartışıyorsun da.

EN YUMUŞAK KALPLİ İNSAN ODUR
-Kadir İnanır’ın oynadığı sinema filmlerinde “Uleynn” diyerek kadına attığı tokatlar pek meşhurdur. Kadir İnanır maço erkeği bir başka canlandırır. Gerçek hayatta nasıl biridir, dediğim dedik midir, sizi şaka da olsa hiç tokatladı mı? Meşhur tokadının tadını bilir misiniz?
Ha ha ha… Öyle bir şey mümkün mü? Kadir öyle birilerine tokat atacak adam değil emin olun. Dünya iyisi bir adamdır ve şöyle bir şey var, bende elbette uzaktan gördüğümde, filmlerin etkisi oluyor elbette hepimiz için. O film, hepimizin kafasının içinde bir yere oturuyor. Çünkü gerçekten çok başarılı canlandırıyordu onu. Ancak şöyle bir realite var, Kadir dünyanın en yumuşak kalpli insanlarından biridir. Hiçbir zaman şiddete yönelmez. O noktaya geldiğini görmedim. Kendimden ne kadar eminsem ondan da o kadar eminim. Çünkü sizin hayatınıza tecavüz edildiği zaman ben ölümüne savaşırım. Gözüm hiçbir şey görmez. Kaçmam. Ne geliyorsa gelir. Eminim ki Kadir de aynı şeyi yapar. Ama Kadir bir kadına ya da kendinden daha güçsüz olan birine erkek veya kadın zarar vermez. Zaten öyle biri olsaydı bizim birlikteliğimiz birlikte soluk almamız imkansızdı. Ben feministim. İkincisi ezilenden yanayım. Üçüncüsü güçlünün güçsüze yaptığı herhangi bir şey konusunda buna izin vermeyecek bir düşünce biçimim var. Dolayısıyla bu imkansız. Kadir’in tabiî ki öfkelendiğini gördüm. Ama şiddete dönecek bir tavrına hiç şahit olmadım. O iyi bir aktör. Ve tabii ki bir Anadolu erkeği… Benim büyük entelektüel arkadaşlarım var; onların da çok maço olduğu anları gördüm. O kadar maçoluk Kadir de zaten var.
-Kadir İnanır da da maçoluk var diyorsunuz öyle mi?
Var tabii. Türkiye’de erkek olup da o maço kültürünün içinde olmamak mümkün değil.

KADINLARA 'BAYAN' DERDİ
-Hangi konularda size maçoluk yapar?
Hiçbir zaman “şunu giyme, bunu giy” dememiştir. Düşünce biçiminde vardır ya, yani farkına varmada… Bu toplum, erkek toplumu yani erkek ideolojisiyle beslenmiş bir toplum. Böyle bir kültürel kodlanmayla gelmiş. Dolayısıyla biz bunları değiştirmek için çok mücadele ediyoruz kadınlar olarak. Ve bu kodlanma o kadar küçük yaşta onların içinde oluyor. Düşünme biçimi maço. Bir tane örnek, ben Kadir İnanır’ı tanıdığım zaman kadınlara ‘bayan’ diyordu. Bir erkekten söz ederken biz ‘erkek’ diyoruz. Halbuki o ‘bayan’ diyordu. ‘Bayan’ dediği zaman daha değerli olduğunu düşünüyor. Halbuki değil. Bir erkek cinsi var bir de kadın cinsi var. Yani biz bundan utanmıyoruz. Biz kadınız. Ve iyi ki kadınız, biz kendi cinsimizden utanmıyoruz. Ancak, ‘Bay WC’ varsa, ‘Bayan WC’ olabilir. Ama ‘erkek’ varsa, bir de ‘kadın’ var. Yani bir örnek olsun diye söyledim bunu. Çok da yaygın bir örnektir. Bu bir düşünce biçimidir. Bunu Kadir’e söylediğimde çok şaşırmıştı. Anlamadı. Sonra ben bunu açıkladıktan sonra “Hiç düşünmemiştim” dedi. Yani kadına değer vermenin yolu ‘bayan’ demekten geçiyor Türk toplumunda. Kadın diyemiyoruz. Kadın dediğimiz zaman ona cinsellik yüklü bir şey yüklediğimizi sanıyoruz. Halbuki o bilimsel bir şey. Nasıl Adem varsa Havva da var.

DÜNYANIN EN GÜZEL BAKAN ERKEĞİ
-Birbirinizi kıskanıyor musunuz?
Ben de kıskancım biraz, o da biraz kıskanç. Yani ben giderim kendi arkadaşlarımla buluşurum eve geç saatte gelirim. Bu hiçbir zaman sorun olmaz. Kıskanç bir erkek buna izin vermez. O verir. Kadir çok kibar bir erkektir. Garson yanımıza geldiği zaman, “Hanımefendi buyurun” der garsonu bana yönlendirir. Kadir çok iyidir. Herkese kalbini açar. Yanına gelen bütün hayranlarını çok sever. Ancak en ufak bir laubalilikte gereken yanıtı verir. Öyle bir bakar ki, zaten hiçbir söz söylemesine gerek yok. İnanın bana bu yeter.  Ayvalık’ta bizi bir balıkçıya götürdü arkadaşımız. Bir baktım ki yüzlerce insan üstümüze geliyor. Ve yüzlerce insanla 4 saat fotoğraf çektirdi. Hiç yemek yemedi. O kadar sabırlı ki biri saygısızlık yaptığında öyle bir bakışı vardır ki o insan erir. Güçlü bakışları vardır. Dünyanın en güzel, en sert ve en tatlı bakışları var. En güzel ve en acımasız bakışların sahibidir kendisi.
-Kadir İnanır’la sizin gizlice evlendiğiniz iddia ediliyor, bu doğru mu?
Benim özel hayatıma girmeyin bence.  Şimdi ben bu konuda çok hassas biriyim.
--Kadir İnanır’ı hiç ağlarken gördünüz mü? O, kolay göz yaşı döker mi?
Kadir’i ağlarken çok gördüm. Biz film seyrederken hani zannedersiniz ki hayatında hiç oyunculuk yapmış biri değil. O kadar empati kurar seyrettiği şeyle. Çok duygusaldır. Çok duyguludur. Güçlü duyguları vardır. Biz ikimizde göz yaşlarımızı tutamayız.

ONU BİZE SORAMAZLAR
-Kadir İnanır’ı bu halk, evlerinden bir fert olarak görüyor ve çok seviyor. Sizce Kadir İnanır’ın böylesine büyük bir sevgiye layık görülmesinin sebebi ne?
Bunu ben çok yakinen tanığım. Özellikle hastalığı süresince de çok tanık olduk. Şundan, bence birincisi Kadir çok iyi bir aktör… Onun sesinde, bakışlarında, duruşunda bu ülkenin toprağının tadı var. Onun sadece yakışıklı bir adam olmasının meselesi değil. O gözünün içindeki anlamda ‘Anadolu’ var. Ve zaten onun asıl izleyicisi Anadolu’dur. En yoksul kesim onu çok sever. Diğerleri de sever ama asıl onu başlarının tacı yapan Anadolu’dur. Anadolu erkeğidir o. Anadolu insanının bütün özelliklerini taşır. Dolayısıyla bir anne yanına geliyor, “Benim oğlum aynı sana benziyor” diyor. Bir kız geliyor, “Babam sana çok benziyor” diyor. Hep öyledir. Ailede hep birilerine benzeyen biri olmuştur. Bence temeli o. Toplum değerlerine çok önem verir. Tarihine çok önem verir. Anadolu kültürüyle ilgili mesela türküleri çok iyi bilir. Halk kültürüyle çok ilgilidir. Bir kasabadan gelmesi, Fatsalı biri olması da onu çok bu ülkenin toprağından biri yapıyor. İyi de bir aktör. Bir de güzel bakıyor. İnsanların kalbine değiyor bakışları.
-Sokakta sizi yan yana el ele gören halk nasıl tepki gösteriyor? “Evlenin artık” diyenler var mı, birbirinize yakıştırılıyor musunuz?
Çok iyi… Evlendiniz mi diye sormaya o kadar cesaret edemiyorlar. Birbirinize çok yakışıyorsunuz hep deniyor zaten. Ama evlen demeye kimse cesaret edemez. Sizi çok beğeniyoruz diyenler çok olmuştur.

KADİR'İ PAZARA GÖTÜRMÜYORUM
-Kadir Bey’in sağlığı nasıl?
İçki yok, sigara yok. Çok dikkatli yaşıyoruz. Her gün yürüyüş yapıyor. Çok şükür çok iyi... Bana ‘Organik Hayat’ diyorlar. Kadir’le ben tamamen organik besleniyoruz. Sağlıklı yaşamaya değer veren biriyim. Doğayla bütün olmaya çalışırım. Tiyatroda arkadaşlar bana, “Bugün yanında organik ne var? Organik, mutlaka senin yanında bir şey vardır” diyorlar. Organikle ilgili ne varsa önce bana bir sorulur o. Ben her hafta organik pazara gidip evin alışverişini yaparım. Her şeyimizi organik almaya çalışıyoruz. Olabildiğince market dışı alışveriş yapıyoruz. Şişli Bomonti’de ‘Organik Pazar’ var cumartesileri. Her cumartesi ben oradayım.
-Kadir İnanır da pazara sizinle geliyor mu?
O bana diyor ki “Bir gün ben geleyim de sana en güzel yiyeceklerden versinler”… Ben de diyorum ki “Bana zaten en güzellerini veriyorlar”… Hep “geleyim” diyor ama ben tek başıma daha rahat ediyorum. Sonuçta pazara gidiyorsunuz.

İŞTE O MUCİZE KARIŞIM
-Kadir Bey’in sağlığına kavuşması için özel bir beslenme uyguladınız mı?
Sabah aç karnına şöyle bir şey yapıp içiyoruz; maydanoz, dere otu, ıspanak, pazı, bir parça zencefil, semiz otu, bir yeşil elma, salatalık bunların hepsini katı meyve sıkacağında sıkıyoruz. Büyük bir su çıkartıyoruz ondan. Aç karnına onu içiyoruz. Bu çok iyi… Çünkü sadece mineral. Öncesinde sadece bir bardak su içiyoruz. Bağırsağı da su gidiyor. Ben sağlık uzmanı oldum. Geç saatte yemek yemiyoruz. Akşam et yemiyoruz. Eti zaten en aza indirgedik. Benim tamamen sevdiğim, artık Kadir’in de kabul ettiği sebzeye döndük. Balık da yiyoruz. Bu beden ve akıl bize verildiyse buna saygı duymak gerekiyor. Doğaya saygı duyulmak gerektiği gibi, bu da bizim doğamız değer vermek gerekiyor. Yaşadığın sürece düşmeden yaşamak için…
-Spor yapıyor musunuz?
Her gün yürüyüş yapıyorum. Ayrıca fitnes center’a gidiyorum. Orada ağırlık çalışıyorum. Yüzüme kil maskesi uyguluyorum. Haftada bir kere onu yapıyorum. Cildimi temizliyorum. Günde 4 litre su içiyorum.  Ben 47 yaşındayım. Yürürken sağlam yürümek istiyorum. Kaliteli hayat yaşamak istiyorum.

YORUM YAP
YORUMLAR