BİZ RUHU SALLADIK YENİLER BEDENİ

66 YAŞINDAKİ EROL EVGİN, HEM BAŞARILI BİR SANATÇI HEM DE ÖRNEK BİR AİLE REİSİ. EVLİLİĞİNDE 40’INCI YILINA GİREN EROL EVGİN, ÇOK SEVDİĞİ İŞİNİ VE HAYATINI ŞEBNEM ÖZCAN’A ANLATTI. ÜNLÜ SANATÇI AK PARTİ'DEN TEKLİF ALDIĞINI DA İLK KEZ AÇIKLADI...

44 yıldır müzikle iç içe olan sanatçının, kendisi gibi mimar olan eşi Emel Hanım'la evliliği de 40'ıncı yılına girdi. İki çocuk ve iki torun sahibi sanatçı müzik çalışmalarının yanı sıra televizyon programlarını da sürdürüyor. Erol Evgin ile çok sevdiği işini ve hayatı konuştuk.

- Büyükçekmece Belediyesi 44'üncü sanat yılınızı kutlamak için bir etkinlik düzenledi. O törende duygulanıp ağladınız ne diyeceksiniz?

Evet ağladım. Ağlamak benim için zor bir şey değil. Göz yaşım göz pınarlarımda durur. Çok sık ağlarım. 90 tane çocuk bizim şarkılarımızıaylarca çalışmışlar. Büyük bir orkestra eşliğinde şarkılarımı çaldılar. Çocuklarım, torunlarım, Haldun Dormen, sevdiğim dostlarım, Çiğdem Talu'nun kızı Zeynep Talu, Melih Kibar'ın kızı; bu isimlerle konuşmalar yapmışlar. Ben konuşmalarda ağlamaya başladım. Şarkılarda devam etti.

- Başarılı işlere, iyi müziğe taktir gösterenler azaldı mı? Başarının ölçüsünün değişmesini neye bağlıyorsunuz?

Müzik geriledi bana göre. Bunun birçok sebebi var. Bir kere dönemlerin ruhu var. 2000'lerin ruhu farklı, 1970'li yılların ruhu çok farklı. Şimdi tüketim dönemindeyiz. Bilgisayar alıyorsunuz ertesi gün yeni bir modeli çıkıyor. Elbiseler artık eskimiyor. Eskiden yama yapılırdı.

Ayakkabılara pençe yaptırılırdı. Artık böyle şeyler yok. Ayakkabı deforme olunca atıyorsun, yenisini alıyorsun. Bu tüketim yalnız eşyalarda da değil, dostluklarda, ilişkilerde hatta evliliklerde de var. Her şey günü birlik, çabuk tüketiliyor. Şarkılar da öyle. Ona göre yazılıyor. Biz insanların ruhlarını sallamayı amaçlardık. Şimdi bir gece kulübünde insanların bedenini sallamak yetiyor. Bu basitleşme de bence müziği geriye götürüyor. 20 senenin öncesinin müzikleri yalnız bizde değil, dünyada da yok.

- Toplumda, yeni bir sanatçının parlayabilmesi için sansasyonel bir şeyler yapması gerekir şeklinde bir algı oluştu, buna katılıyor musunuz?

Maalesef yanlış bir algı. Teşhiniz doğru ama ben katılmıyorum buna. Önemli olan maraton koşmaktır. Yüz metreyi herkes koşar. Maraton koşucusunun derecesi önemli değildir. Başarının en önemli şartlarından biri uzun soluklu olabilmektir. Bunu için de nefesini iyi ayarlayacaksın, işini iyi bileceksin. Bıkmadan usanmadan kendini o işe adayacaksın. O getirir, sürdürebilmeyi. Toplumsal hafıza o kadar zayıf ki. Bunun sebebi de günümüzde çok enformasyon almamız. Bir haftasonu aldığımız enfarmasyon sayısı 18'inci yüzyılda bir Orta Avrupa köylüsünün bir ömür boyu aldığı enfarmasyon sayısına eşit.

MEDYA MAYMUNU OLMAMAK LAZIM

- Erol Evgin deyince insanların aklına temiz bir yüz, temiz bir geçmiş ve tertemiz melodiler geliyor. Bunu nasıl başardınız?

Özel bir şey yapmadım. Mevlana'nın "Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol" sözü vardır, onu uygulamaya çalıştım sadece. İçim dışım bir olmaya çalıştım. Belki samimiyeti keşfettim kariyerimin ilk yıllarında. Sadece sıcak ve samimi olan insanlar hemen kucaklıyor seyirciyi. Türk halkı alçak gönüllü insanları sever. Söyleyecek sözün olmadığında susacaksın. Her gün magazinde, her gün ortada olmak bir şey kazandırmıyor insana... Medya maymunu olmamak lazım. Özel hayatınızı çok fazla ortalığa saçıp savurmayacaksınız. Gösteriş yaparak, yatlar, katlar, arabalar alıp onları halkın gözüne sokmadım. Türk halkı Osmanlı'dan beri aşırı gösterişi sevmez.

AK PARTİ'DEN BİLE TEKLİF GELDİ

- Siz aynı zamanda iyi bir mimarsınız. Belediye başkanı seçilip, özellikle yaşadığınız Kadıköy'ü güzelleştirmek istemez miydiniz? Hiç mi aklınızdan böyle bir şey geçmedi?

Turgut Özal politikaya girmemi teklif etti. Ben istemedim. Daha sonra İstanbul Belediye Başkanlığı için bir çok partiden teklifler geldi. Kadıköy Belediye Başkanlığı için geldi, hatta en son Tayyip Erdoğan Bey'in partisinden teklif aldım. Hiç istemedim. Ben yalnızca iyi şarkı söyleyeyim, şarkılarım, sesim insanlara ulaşsın ve sesimle insanları mutlu edeyim. En önemlisi de mutlu şarkılar söyleyeyim istedim. Çocukluğumdan beri tek isteğim bu oldu.

SANATÇI HER ÇEKTİRDİĞİ FOTOĞRAFTAN SORUMLUDUR

- Siz çok ünlü olmayı başardınız ve yıllardır şöhretsiniz ama hiç değişmediniz. Bir skandalınız olmadı. Bunu nasıl başardınız?

Sanatçı magazin dünyasında her çektirdiği fotoğraftan sorumludur. Ben dikkatli adımlar attım. Kendimi sergilemedim. Özel hayatım bana özeldi. Bekarlığımda da öyleydim. Evliliğimde hiç sorun olmadı. Evlilik bir şanstır. O bakımdan kendimi şanslı hissediyorum. Aynı frekansta bir eşim oldu. Benimle aynı şeyleri düşünen biridir. Kültür sanat konularında da çok uyum sağlayan ve beni destekleyen bir eşim oldu. O da çok iyi bir mimardı ama benim için kariyerini ikinci plana attı.

 

OTOMOBİLİME BAKTIĞIM KADAR KENDİME DE BAKIYORUM

— Maşallah çok sağlıklı bir görüntünüz var. Kendinize iyi baktığınızı özen gösterdiğinizi söyleyebilir miyiz?

Özel bir şey yaptığım yok. Bir kere iç huzuru önemli. Yattığım zaman yastığa beş kala uyurum. 8 saat uyurum. Gıdama dikkat ederim. Raf ömrü uzun olan gıdaları yemem. Taze şeyler yemeye çalışıyorum. Temiz hava oksijen çok önemli. Biraz genetiğim de iyi... Annem 94 yaşında rahmetli olmuştu. Kendime arabama baktığım kadar bakıyorum. Otomobillerimize baktığımız kadar kendimize baksak hiçbir sorun yaşamayız.

ÇOCUKLARIMA İTABAR BIRAKACAĞIM

- Çocuklarınıza bırakacağınız en önemli miras nedir?

'İtibar dalda bir kuştur' diye bir söz var, bunu çok severim. İtibar hakikaten bir anda kaybolabilecek ve bir ömür boyu biriktirdiğiniz bir şeydir. Güvenilir olmak... Ben çocuklarıma dürüst ve güvenilir olmalarını öğütledim. İkisi de çok dürüst ve düzgün çocuklar... Bir de dünya vatandaşı olsunlar istedim. Dünyanın neresinde ne olursa onu hissetmelerini istedim.

- Bundan sonra hem sanatçı hem de birey olarak yapmayı düşlediğiniz neler var?

Bir kültür eğitim vakfı yapmayı amaçlıyorum. Bu şekilde yaptığımız işler bir kaç nesil daha devam eder. 10 yıl daha bu tempoda çalışmak istiyorum. Frank Sinatra 80 yaşını sahnede kutlamıştı. Allah ömür verirse bende 80 yaşımı sahnede kutlamayı istiyorum.

 

ŞEBNEM ÖZCAN - BUGÜN GAZETESİ

YORUM YAP
YORUMLAR