BİRAND'IN ARDINDAN DOSTLARI DUYGULARINI PAYLAŞTI

TÜM ÜLKEYİ YASA BOĞAN MEHMET ALİ BİRAND’IN ÖLÜMÜYLE İLGİLİ DOSTLARI, ÇALIŞMA ARKADAŞLARI DUYGULARINI PAYLAŞTI.

DOĞAN HOLDİNG ONURSAL BAŞKANI AYDIN DOĞAN

"İçim yanıyor. Fazla söyleyecek bir şeyim yok. Bana göre Türk basını büyük bir haberciyi kaybetti. Hem basın hem televizyon dünyası.. Yeni yetişenler hep Mehmet Ali Birand’ı habercilikte, başarıda örnek alacaklar. Müthiş bir heyecan, müthiş bir başarı, müthiş bir başarıya sahip bir adamdı. Hiç aklıma gelmedik bir anda böyle bir sürpriz yaptı. Izdırabım büyük. yeri doldurulmaz kolay kolay. Nur içinde yatsın. Allah rahmet eylesin. Bana da telefonlar geliyor. Emir büyük yerden yapılacak bir şey yok. Nur içinde yatsın."

 

HÜRRİYET GAZETESİ YÖNETİM KURULU BAŞKANI VUSLAT DOĞAN SABANCI: Birand, mesleğine tutkuyla sarılan müthiş bir gazeteciydi, duayendi. Ayrıca çok renkli, esprili ve cesurdu. Onu çok özleyeceğiz.

 

DOĞAN TV HOLDİNG YÖNETİM KURULU BAŞKANI ARZUHAN DOĞAN YALÇINDAĞ:   Çok üzgünüm tabi, binlerce belki milyonlarca insan gibi. Çok uzun yıllar birlikte çalıştık, hiç büyük bir kırgınlığımız olmadı. Bence çok iyi bir gazeteciydi, hep hayat doluydu, bu hastalığında da hep pozitif doluydu. Gerçekten atlatacağına inanıyordum. Sadece çalışma arkadaşım değil, bir dostumdu da.

ENİS BERBEROĞLU

Mehmet Ali Birand, kıdemi ve tecrübesi ile tartışmasız olarak bir meslek büyüğüydü. Ama heyecanı ile en genç muhabir ile yarış ederdi. Onun hayatı haberdi. Hayatının son ermesi de hepimiz için büyük haber oldu. Tüm meslektaşlarımızın, Kanal D ailesinin, Birand Ailesi’nin başı sağolsun. Acılarını paylaşıyorum.

ERTUĞRUL ÖZKÖK

Herkesin başı sağ olsun başka söyleyecek bir şey yok.

SEDAT ERGİN

Mehmet Ali Birand Türkiye’de gazeteciliğe pek çok anlamda önemli niteliksel sıçramalar yaptırmış bir müessesedir. Bunlardan birincisi, yurtdışı muhabirliğini Türk basınında ilk kez gerçekten hakkını vererek yapan isim olmasıdır.

Çok uzun yıllar Milliyet’in Brüksel muhabiri olarak buradan yaptığı habercilikle Türk kamuoyunu dünyaya açmıştır.

İkincisi, yazdığı önemli kitaplarla gazetecilerin aynı zamanda geriye önemli belgesel yapıtlar bırakma geleneğini yerleştiren isimlerden biri olmuştur. Üçüncüsü, TRT’de 1980’li yılların ortalarında başladığı “32’inci Gün” programıyla tek televizyon kanalının yayında olduğu bir ülkede bütün dünyayı evlerimizin içine getirmiş, televizyon gazeteciliğinin gücünü göstermiştir. Bu program TRT haberciliği içinde bir devrimdi. Dördüncüsü, Türkiye’ye dönüp yerleştikten sonra da TRT tekelinin kırılmasının ardından televizyon gazeteciliğinin ileri götürülmesinde oynadığı öncü roldür. Beşincisi, tabuların, dokunulmaz konuların üzerine gitme kararlılığı ve cesareti ile Türkiye’de demokratik tartışma zemininin sınırlarını genişletmesine katkıda bulunmuş bir gazeteci olmasıdır. Bütün bunları bir tarafa bıraktığımızda, Mehmet Ali Birand’ın en önemli vasfı gazeteciliğin özünün muhabirlik olduğunu hiçbir zaman unutmamış olması ve gözünü kırptığı son ana kadar gazeteciliğe yeni başlamış bir stajyer muhabir gibi bu heyecanı yaşamasıydı. Galiba enerjisini haberden alıyordu.

TAHA AKYOL

Hepimizin başı sağolsun. Büyük bir kayıp.Ben kendisini bir gazeteci olarak eskiden beri tanırım. CNN Türk’ü beraber kurduğumuz için bu 15 yıl içinde yok yakından tanıdım. Sevinçleri beraber yaşadık. Büyük sıkıntılar yaşadığımızda birbirimize destek olduk. Birincisi asla yorulmayan bir insandı. Günlerce uykusuz kaldığı halde, ortaya bir haber çıktığında muhabirlerden önce kendisi koşmak isterdi. Son derece pozitif bir insandı. Moral bozukluğu, çevresine kasvet salma olmazdı. Meseleleri biraz metanetle, biraz boş vermişlikle karşılayıp gazeteci olarak üzerine giderdi. Mehmet Ali Birand’ın o neşeli hali bize enerji verirdi.

FARUK BİLDİRİCİ

Çok şaşkınım. Mehmet Ali Birand Türkiye'de televizyon haberciliğinde ve televizyonda yapılan araştırmacı gazetecilikte bir ekoldü. Bu ekol öğrenciler yetiştirdi ve televizyon haberciliğine damga vurdu. İnanıyorum ki Birand artık aramızda olmasa da onun öğrencileri o ekolü yaşatmaya devam edecek, Birand'ın her daim gülümseyen yüzünün silueti maalesef Türkiye gerçekleriyle kararan haberlerimizin üzerinden hiç silinmeyecek.

AHMET HAKAN

Türk medyası çok büyük bir değerini kaybetti. Çok renkli bir kişiliği vardı. Batılı gazetecilik anlayışıyla işini yapıyordu. Haber televizyonculuğunun öncülerinden bir tanesiydi. Başımız sağolsun..

KANAT ATKAYA

Kuşaklar boyu pek çok gazeteci üstünde hem emeği olan ve genç gazetecilere vizyon kazandıran biriydi. 32. günde dünyanın büyük liderlerine ulaşmanın imkansız olmadığını gördük. Çok pozitif bir insandı. Onu her zaman içten gülümsemesi ve Galatasaray maçlarında yaşadığı müthiş coşkusuyla hatırlayacağım

YALÇIN BAYER

1970’lerin başında Avrupa Birliği’ne giriş ve temas sürecinde ön plana çıkan en önemli Türk gazetecisiydi. O zamanlar henüz muhabirdi. TRT’de çalışıyordu. Çalıştığı tüm televizyon ve gazetelerde çok iyi işler yaptı. Görüşmediği devlet başkanı ve gitmediği uluslararası toplantı yoktu. Mehmet Ali Birand her zaman demokrat kişiliği ile ciddi, doğru ve tarafsız habercilik yaptı. Türk okuru, onun kaleminden ve ekranından çok şey öğrendi. Ayrıca Kürt açılımı sürecinde medyanın en önemli ‘Açılımcı yazarlar’ından biri oldu. Gazetecilikten asla bıkmadı ve son ana kadar heyecanla işini yaptı. Sanıyorum en üzüntülü dönemlerini Uğur Mumcu ve Emin Çölaşan’ın ağır eleştirilerde bulunduğu 28 Şubat sürecinde ‘Andıç vakası’nda yaşadı. Batılı gazeteci gibi yaşadı, talihsiz bir rahatsızlık sonucu aniden aramızdan ayrıldı. Kendisine rahmet, ailesine başsağlığı dilerim.

ERDAL SAĞLAM

Türk medyasının en büyük değerlerinden bir tanesiydi. Enerjisiyle, heyecanıyla hiç ölmeyecek bir gazeteci gibiydi. Çok önemli olaylara tanıklık etmiş çok iyi haberciydi. Türk basınının başı sağolsun..

CÜNEYT ÖZDEMİR

Çok çok üzgünüm. Şu anda konuşabilecek durumda değilim.

AKİF BEKİ

Ben de Türk medyasının başı sağ olsun diyorum şahsen de tanıdığım sevdiğim çok değerli bir meslektaşımızdı.

Büyük üzüntü içindeyim. Çok uzun yıllar göz önünde yaşadı onun için, Birand’ın kişiliği en az benim kadar geniş kitlelerce de iyi bilinir. En aykırı fikirlere bile açık ama bunları sempati uyandıracak şekilde dile getirime yeteneğine sahip, son derece sıra dışı biriydi. Çok çok büyük emeği var. Yeri kolay dolmayacak Allah’tan rahmet diliyorum.

MURAT YETKİN

Daha çok genç yaştayken, Mehmet Ali Birand’ı izleyerek gazeteceliği öğrenmeye başladık. Gazeteciliğin standartlarını yükselten gerçek bin gazeteciydi. Biz genç gazeteciler için onun yaptıklarını yapmak çok önemliydi. 32. Gün programı ile gazetecilikte yeni bir ufuk açtı. Birand, sadece iyi bir gazeteci değil aynı zamanda iyi bir insandı. Onu, genç gazetecilerin önünü açan bir insan olarak tanıdık. Yıllarca onun yazılarını yayınlamaktan çok mutlu oldum şimdi ise yayınlayamayacağım için çok mutsuzum.

UĞUR DÜNDAR

Hayat bir varmış bir yokmuş ama hayatı dolu dolu yaşamak hayata gelişimizin anlamı. Sonuçta ben Ali Kırca ve Mehmet Ali Birand ekrana çıktığımız zaman aramızda bir reyting ve izlenme yarışı başlıyordu. Zaman zaman birbirimizi kırabilmek noktasına gelebilirdik. Hastalandığını duyduğum zaman kendim gittim, sarıldım kendisine o da beni kucakladı. Hadi helalleşelim dedi, halalleştik ve ayrıldım. Bir akşam Mehmet Ali'nin hastalandığını ve o akşam çıkmayacağını duydum. İyi gazeteciydi. Dünya görüşümüz farklıydı ama güzel röportajlar güzel haberler yaptı. Ayrıca başarılarının arkasında çok değerli bir eş vardı.

ALİ KIRCA

Dualarımız hep onunla oldu. Umutlarımızı canlı tutmaya çalıştık gün boyunca. Olmadı. Sevgili oğlu Umur yaptı açıklamayı. Çünkü biz Mehmet Ali Birand’la, 37 yıllık arkadaşım Birand’la hep aynı şeyi yapardık. Onun da karşısında ekranlar vardı. O bana bakardı göz ucuyla, ben ona bakardım göz ucuyda. Birand yok. Haberi sunmuyor bu akşam. Aslında aramızda hiç olmayan rekabetin bittiği akşamdayız. Birand’la biz aslında hiç rakip olmadık. Türkiye’nin iyi kötü zamanlarını, dünyanın çirkin güzel yanlarını anlatmaya çalıştık. Az önce onun ölüm haberini gözlyaşları içinde aktaran Umur koca çocuk olmuş. Biz Brüksel’de 32. güne başlarken küçüçük bir çocuktu Umur. Hiç rakip olmadık. Bu maceraya beraber başladık ya, beraber de gidecek zannettik. Bizim kuşaktan Birand da gitti. Şu anda kendimi çok yalnız hissediyorum. Yan ekrana bakıyorum ve Birand yok. Büyük bir yalnızlık benim için. (ağlıyor) Ama yani, öyle bir adamdı ki, hepşeyi gülerek bitirir. Buradan da matrak birşey çıkartmayı bilirdi. Ben çıkartamıyorum. Ölüm anına bakar mısınız saat 18.29. Ana haber bültenlerine bir kaç dakika var. Ve kimsenin haber akışını bozmadı. Sadece Kanal D.’deki ana haber bültenlerini değil, tüm haber bültenlerini Mehmet Ali Birand açtı bugün. Onu sevgiyle, saygıyla anıyoruz bir kez daha. Çok özleyeceğiz. Ben çok özleyeceğim.

HASAN CEMAL

Her şeyden önce gazeteci milletinin başı sağ olsun. Bir dostumu kaybettim. Çok iyi bir gazeteciyi kaybettim. Onca uzun dostluklarda her zaman, inişler çıkışlar olur. Fakat burada önemli olan Mehmet Ali'nin hakikaten çok büyük bir gazeteci olmasıydı. Biz bu gazetecilikle yaşadık hep. Kavgalarımız, eğlencelerimiz o gazetecilik çerçevesi içindeydi. Ve hep ilkleri bizim bu mesleğimizde yaptı. O sürekli atlatmayı severdi. Haber yapmak, hep haberin peşinde olmak, haberin olduğu yerde olmak... Ben Mehmet Ali'yi özellikle meslek hayatımda çok kıskandım. Benim meslek hayatım da 45 yıla geldi. Onunki biraz daha fazladır. Bir çok alanda hep ilki yapmıştır. Asker konusunda ilk kitabı yazan Gazeteci Mehmet Ali Birand'tır. Kürt meselesinde bir çok ilke imza atmıştır. Mesela 1988 yılında gidip, Öcalan ile gidip ilk röportajı yapan odur. Avrupa Birliği Türkiye ilişkilerinde ilk kitabı yazan yine 'O'dur. Türk gazeteciliğini ve televizyonunu uluslararası alana yayan bir boyut kazandıran 'O' dur. Yeri kolay doldurulmayacak bir gazeteciydi.

MİTHAT BEREKET

Hem bir ağabeyimi, hem dostumu kaybettim. Ustası gidince insan ne diyeceğini bilemiyor. Türkiye’nin yetiştirdiği en iyi gazetecilerden biriydi. Türkiye’nin en önemli dönüm noktalarında yaptığı gazetecilikle öne çıkmıştı. Çok büyük bir kayıp bence.

ORAY EĞİN

Yıllar geçiyor. 1996 galiba. Ya da 1995. Birand'ın kapısını çalıyorum. Daha doğrusu kapı çalmak değil, resmen takip ediyorum ve sonunda kitap imzasında yakalıyorum. 'Sizinle çalışmam gerekiyor' diyorum. Hiç şaşırmıyor, hiç yadırgamıyor. Küçük bir çocuğum ben karşısında. "Nilgün'ü ara" diyor, o yıllarda Sabah gazetesindeki yardımcısı. Arıyorum. O günlerde, bu telefondan sonra daha defalarca konuşacağımızı, Birand'ın hayatımın bir parçası olacağını bilmiyorum tabii ki.

32.Gün'de çalışmaya başlıyorum. Yeniyetme bir gazetenin başlayabileceği en yüksek mertebe. Kendimi Birand'a e-mail öğretirken buluyorum. Öyle dikkatli ki. Reply, Send, Compose tuşlarını teker teker kağıtlara not alıyor. Okurların bütün mail'lerine teker teker yanıt veriyor. O kâğıtlara yazıyor, ben ekrandan yolluyorum. Yıllar sonra Birand'la sık sık mailleşiyoruz. Hatta en son, birkaç hafta önce, bir Amerikan dergisine PKK hakkında haber yaparken görüş alıyorum mail'le. Aklıma o notlar geliyor. 17 yıl olmuş. Ne çok değişmişiz, neler yaşamışız. Kavgalar, kırgınlıklar girmiş araya. Bana bir ara kırgın olduğunu biliyorum. Sonunda gönlünü aldığımı düşünüyorum. Kendi gazeteciliğime baktığımda Birand'ın izini her alanda görüyorum. 'Telefonda nasıl konuşulurdan liderlerden nasıl randevu alınır'a kadar basit ve önemsiz görünen ama kilit noktada pek çok ders. Gözümün önüne telefon konuşmalarımız geliyor. Anılar. Girit'teki yayından sonra 'Her bir dakikada bir altyazı geçsin' diye bir konuşma. 'Oray kusura bakma rahatsız ediyorum ama ofise geldim ve kapıda kaldım' diye başlayan bir pazar sabahı. 'İleride 32.Gün gibi ama daha iyisini yapacağın bir programın başına geçmen dileğiyle' diye bir imza. Bugün canım yanıyor.

COŞKUN ARAL

Ben ve Türkiye’deki bütün haberciler babalarını yitirdi. Evrensel gazeteciliği biz ondan öğrendik. Demokrattı, barışseverdi, gerçekçiydi. Hiçbir zaman gerçek gazetecilikten ödün vermedi. Ona layık olmaya çalışacağız.

YORUM YAP
YORUMLAR