Bilal Özcan: Mahkemenin Kenan İmirzalıoğlu kararı harika!

Yargıtay, Kenan İmirzalıoğ'nun 5 yıl önce teknede kız arkadaşıyla görüntülerini çeken gezeteciyi ve haberi yayınlayan gazeteyi önceki gün tazminata mahkum etmişti. Bilal Özcan bu gelişmeyi yorumladı.

- Bilal Özcan yazıyor...

Kenan İmirzalıoğlu’nun teknede gizlice görüntüleyen gazeteciye ve o fotoğrafları yayınlayan gazeteye karşı açtığı davayı kazanmış olması bence çok olumlu bir gelişme…

Bunu, haftanın her akşamı program yaptığım Uçankuş TV ekranlarında da söyledim.

Yargıtay bu davayla ilgili nihai kararını verirken 

“Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve T.C. Anayasa Mahkemesi kararlarına atıfta bulunarak şöyle bir tesbitte bulunuyor: 

“Kamuoyunda tanınan kişiler de dahil olmak üzere herkesin özel hayatının korunması gerekir. Yegane amacı kamuoyunda tanınmış bir kişinin özel hayatına ait detaylarla birtakım okuyucuların merak duygularını tatmin etmek olan fotoğraf ve makalelerin yayınlanmasının topluma menfaat sağlayamaz. Halkın, tanınmış kişinin özel hayatında nasıl davrandığını bilme hususunda yasal menfaati yoktur, böyle durumlarda basın ve ifade özgürlüğünden bahsedilemez.”

Harika bir tesbit; Yargıtay’ın ilgili dairesinin sayın üyelerini tebrik ederim.

Gazeteci dilediği gibi haber yapamaz!

Gazeteci toplumdaki diğer bireylerden üstün değildir, sadece mesleğini yaparken kanunların kendisine işiyle ilgili verdiği bazı haklardan, kolaylıklardan faydalanır.

Hepsi bu…

Gazeteci önce kendisine, sonra okuruna, çalıştığı kuruma ve tabii ki yasalara karşı sorumludur.

Her zaman söylerim; gazeteci yazmadıklarıyla gazetecidir!

Gazetecisin diye her istediği görüntüyü çekemezsin, her istediğin haberi yazıp yayınlayamazsın. 

Eğer neyi çekip çekemeyeceğini, neyi yazıp yazamayacağını iyi biliyorsan sen gazetecisindir.

Yargıtay, Kenan İmirzalıoğlu’nun 5 yıl önce Bodrum’da teknede, o zamanki kız arkadaşıyken güneşlenirken çekilen fotoğraflarının yayınlanmasıyla ilgili olarak, yayınlayan gazeteci ve kurumu tazminata mahkum ederken verdiği kararda ayrıca şöyle diyor:

“Basının özgürce yayın yapması güvence altına alınmıştır. Ancak basın özgürlüğü sınırsız değildir. Kişilerin haklarına saldırıda bulunulmamak hukuki bir zorunluluktur.”

Kararda, “Kamuya mal olmuş kişilerin özel hayatlarının sadece kapalı kapılar ardındaki yaşantısından ibaret olmadığı, basın özgürlüğünden söz edilebilmesi için yapılan haberde kamu yararı söz konusu olmalıdır” da denildi.

Evet sonuç ortada, kişinin sadece halka mal olmuş kişi olması, özel hayata müdahaleyi haklı kılmıyor.

Mahkeme kararına göre, basın özgürlüğüyle kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda bu iki değerden biri diğerine üstün tutulacak ve temel ölçüt ‘Kamu Yararı’ olacak…

Ben ilk cümlede de değimin gibi, mahkemenin bu konuda verdiği kararı çok olumlu buluyorum.

Böylelikle, hem gazetelerde, hem televizyonda hem de internet ortamında gerçek gazeteciler ile gazeteci olmayanlar ayrışacak.

Kanunların gösterdiği gibi gazetecilik yapmak şart olacağından, mesleğin gerçeklerinden habersiz olanlar, bu konuyu anlayabilme kabiliyeti ve belgisine sahip olmayanlar medya işinden temizlenip gidecek.

Medya gerçek gazetecilere kalacak.

Şunu da söylemem lazım, diyorlar ki “Ama şimdi gazeteciler ünlülerle ilgili hiç haber yapamayacak, sadece onların istediği haberleri yapacak”

Hayır buna katılmıyorum.

Elbette gazeteciler, ünlülerle ilgili kamunun öğrenmesinde yararı olan her haberi yapabilecek. 

Ama haberi yapan gazetecinin bunu anlayıp, yorumlayabilmeye bilgisi ve yeteneği olması gerekir.

Zaten artık Avrupa’da, Amerika’da ve dünyada gazetecilik böyle yapılıyor.

Mahkemede ceza yemeyi, muhatabı ünlüye ağır tazminat ödemeyi göze alan bazı medya kuruluşları riske girebiliyor.

Lakin, aklın yolu bir, 

Herkes mesleğini düzgün icra etmeli.

- Bilal Özcan -

YORUM YAP
YORUMLAR