BERNA LAÇİN 'KOCAYI BOŞADIM, İLK AŞKIMA DÖNDÜM'

“BENCE BENİM ANNEM” YARIŞMASIYLA EKRANLARA DÖNÜŞ YAPAN BERNA LAÇİN, KOCASIYLA YAPTIKLARI DİYETLE BİRLİKTE HAYATLARININ DEĞİŞTİĞİN AÇIKLADI…

Berna Laçin, uzun bir aradan sonra “Bence Benim Annem” yarışmasıyla ekranlara döndü. Ama inadı kırılmadı, dizi setlerinden hâlâ köşe bucak kaçıyor. 

“Şartlar çok ağır, ben bu işte yokum” dediğinde kimsenin inanmadığını söyleyen ünlü oyuncu, dediğini yaptı. Laçin, hayatını Hollywood yıldızları gibi harcamamaya kararlı! 

Yıllardır devam eden güzel bir evliliğiniz, düzenli bir hayatınız var, sansasyonlardan uzaksınız. Üstelik zaman zaman gözlerden uzak kalıyor, kabuğunuza çekiliyorsunuz. Buna rağmen şöhretinizden bir şey kaybetmediniz. Bu işin sırrı ne?
- Bir şey için çok kasarsan olmaz. O yüzden birazcık suyu yoluna bırakmak lazım. Ben İzmirli’yim...

Yani?
- Yani stres sevmem. Hamile kaldım mesela, “Evde İki Yabancı”yı çekiyoruz o sırada. Herkes “Sakın! Arkadan güldür güldür geliyorlar, birileri senin yerine geçiverir” dedi bana... Kulak asmadım.

“Anne olacağım” dedim ve oldum. Sonrası mukadderat. “Ben bunu yaparsam yarın beni unuturlar mı” gibi düşünceleri aklıma getirmedim hiçbir zaman...

Hiçbir stratejik planınız yok mu yani?
- Yok... Stratejilerin işlediği, işe yaradığı asıl yer Hollywood’dur. Çok zor onların hayatı. Ben hiçbir zaman ona da özenmedim.

Neden? 
- Herkes kendinden söz etsin diye harcanmış, yaşanmamış hayatlar... Saçma sapan partiler, istemeden gittiğin yerler... Bahsettiğin stratejilerin bedeli işte bunlar... Ben bunun için mi geldim dünyaya? Canımın istediği şeyi yapmak isterim.

“DİZİLERDE ARTIK YOKUM” DEDİĞİMDE İNANMAMIŞLARDI

Canınızın neler ister mesela?
- Arkadaşımla kahve içeceksem, içerim. Tatile mi gideceğim, giderim. Her akşam evde kızımı karşılıyorum. Ailemle birlikte yemek yiyoruz. Fotoğraf çekmeyi çok severim mesela, buna istediğim kadar zaman ayırıyorum.

İnsanlar bana çok şaşırıyorlar. İlk başlarda “Diziler çok uzun, ben çalışmam bu şartlarda” dedim. “Hadi canım” dediler, inanmadılar bana. Kaç sene oldu, dizi çekmiyorum.

Özlemiyor musunuz setleri peki?
- Sevdiğim şeyler olduğu zaman zaten yapıyorum. “Bence Benim Annem” de böyle bir iş. Bunu neden yapıyorum; işin içinde çocuk olduğu için. Çünkü şu anda televizyonların en büyük eksiği çocuk. Ve ben bugünlere çocuklarla ve çocuklar sayesinde geldim. “Çocuktan Al Haberi”dir beni var eden. Bir de çok sistemli ve düzgün çalışıyoruz. 

İşler aksamıyor. Çok önemli bir sahne çekiyorsundur, tamam, 18 saat aç susuz çalışırım. Ama sadece birileri bir şey yapamadığı için saatlerce beklemeyi aklım almıyor. Dolayısıyla dizi setlerini çok özledim ama dönmem, önce sistem düzelmeli.

İzleyicileriniz de özlemiştir sizi...
- Özlemek ne demek, artık suçlamaya başladılar! Eskiden özlemlerini dile getirirlerdi, şimdi “Zaten bir şey de yapmıyorsunuz” diyorlar.

Ama ikna olmuyorsunuz...
- Bir işi almışsam, kendimi o iş için yırtarım. Ama ben de isterim ki çalıştığım yapımcı benim kafamda olsun.

ESKİDEN ADAP VARDI PARA PUL KONUŞULMAZDI

Son dönemde ağırlıklı olarak tiyatro oyuncularının dizilerde oynamasıyla ilgili ne düşünüyorsunuz?

- Ben de bunun bir örneğiyim. 18 yaşındaydım, konservatuvara girdim. Özel televizyonlar kuruldu, o kanallarda çalışmaya ilk ben başladım. O yüzden bazen master tezlerinde adım geçiyor. 

O zamanlar dizileri Yeşilçam’dan gelenler çekiyordu. İlk dizimi rahmetli Osman Seden’le çektik. Yeşilçam’la büyüdüm yani... Hepsini çok iyi tanırım. Severiz birbirimizi. Şimdi büyük bir kopukluk var ama...

Eskiden halkla daha iç içeymiş yıldızlar. Bugün çok büyük paralar kazanıyorlar ama kendi sırça köşklerinde yaşıyorlar. 

- Bir şey itiraf edeyim mi, aslında biz onlardan daha çok para kazanıyorduk. Ama bir adap vardı, para pul konuşulmazdı. Yaşam biçimi olarak da gösterişi doğru bulmuyorum. Geçenlerde Demet Akbağ ile konuşurken, onda bir şey gördüm, “Ay Demet ne güzelmiş” dedim. “Lale devrinden” cevabını verdi.

Çünkü televizyonculuğun iyi bir döneminde değiliz şu an. Televizyonculuk çok sarsıntıda maddi olarak. Biz tüm özel televizyonların yeni kurulup biraz palazlandıkları dönemde lale devrini yaşadık. Çok fazla iş yoktu. Az sayıda insandık. Tabii ki parayı basıyorlardı.

Mutlu olduğunuz hayatı yaşıyorsunuz, iyi güzel ama bu hayat için de para gerekiyor. 

- RTÜK her şeyle bu kadar ilgileniyor ama çalışma saatleri insan haklarına aykırı. Çocuk oyuncular var bu dizilerde. Okullarına gidemiyorlar, derslerine çalışamıyorlar.

Ben Rihanna gibi sette ayrı bir odam olsun istemiyorum ki, sadece insani saatlerde çalışabilmekten bahsediyorum.

Çok çalışmaya karşı değilim. Bir hafta çok mu çalıştın, o zaman bir iki gün boşun olur. Aksi takdirde yaşamayı unutuyor insan.

KOCAYI BOŞADIM İLK AŞKIMA DÖNDÜM

Çok sağlıklı ve fit görünüyorsunuz. Formunuzu korumak için ne yapıyorsunuz?

- Eşime 32 kilo verdirdim. Ona verdirirken ben de zayıfladım. Adam yemeyince, karşısında ıspanaklı börek yiyemiyorsun sonuçta...

Nasıl verdi o kadar kiloyu?
- Dukan rejimi yaptırdım. “Kocayı boşadım, ilk aşkıma döndüm” diyorum. Şimdi bakmaya doyamıyorum.

TAKSİCİYİ YAKMASINLAR DİYE DÖRT SAAT POLİS BEKLEDİM

Fikirlerini çok net dile getirenlerdensiniz. Türkiye standartlarının dışında olduğunuzu düşünüyor musunuz?

- Öyleyim. Ne yazık ki insanımız bana dokunmayan yılan bin yaşasın durumuna geldi. Öyle olmuyor ama. Ben sırf düzene uyduğum için gelecek ne parayı, ne havayı istiyorum. Şahit olduğum bir şey varsa, “Ben gördüm öyle değildi” demeden duramam.

Başınız bu yüzden derde girmiyor mu?
- Bir gün Bağdat Caddesi’nde gençler araba yarışı yapıyorlar. Çocuk önce bir taksiye çarptı, oradan direğe... Sonra inip taksi şoförünü suçlamaya kalktı. Biz de yemeğe gidiyoruz eşimle. 

“Dur” dedim, şahit olmak için dört saat trafik polisi bekledim. O taksiciyi yakacaklar orada biliyorum çünkü... Çok gözüm karadır ama, korkmam.

YORUM YAP
YORUMLAR