AJDA PEKKAN: SARIŞINLAR APTAL MIDIR?

AJDA PEKKAN BUGÜN KALEME ALDIĞI YAZISINDA, "HAYATIM BOYUNCA HEP SARIŞIN OLDUM" DEDİ VE "SARIŞINLAR APTAL MIDIR?" DİYE SORDU. İŞTE O YAZI...

Ajda Pekkan Pazar Kelebek'te bugün kaleme aldığı yazısında, "Hayatım boyunca hep sarışın oldum" dedi ve "Sarışınlar aptal mıdır?" diye sordu. İşte o yazı...

Doğduğumda da sarışınmışım, sonra bir ara kumrala döndüm.

Sarı saçın bana hep yakıştığını düşündüğümden neredeyse hep sarı saçı tercih ettim.

Aslında kızıl olmayı çok severim, bir dönem yaptım da... Bundan 10 yıl kadar önce birkaç yıl boyunca kızıl saç kullandım.

Ne var ki kızıl hep beyaz ten istiyor.

Bense o dönem yanık ten tercih ettiğimden yine sarışına döndüm...

Bir sır vereyim size... Sarışınların fotoğraflarda neden daha çekici durduklarıyla ilgili...

Çünkü sarı saç açık renk tenle kontrast yapmaz ve ışık daha yumuşak düşer insanın yüzüne...

Kızılda ve esmerde hatlar daha sert görünür.

İşe baksanıza, sarışınlar bu detayları bile düşünürken bir de aptal ilan ediliyorlar!

Sarışınlara yapılan bu haksızlığa bir sarışın olarak yıllarca güldüm ben...

“Aptal sarışın” klişesi herhalde dünyanın en aptal klişelerinin başında geliyordur.

İster sarışın, ister esmer olsun bir insan aptalsa aptaldır, bunun saç rengiyle ilgisi yoktur.

Sarı olup da aptal olacağıma kızıl olup da akıllı olayım gibi uyduruk bir mantık da yoktur.

Böyle bir şey bana çok komik geliyor.

Siz siz olun böyle genellemelere itibar etmeyin.

Ve kendinize en doğru saç rengini seçin!

Dizilerde de ‘fade out’ olsun

Büyük tantanayla başlayan dizilerin bir anda yayından kaldırılmasına pek çok izleyici gibi ben de sinir oluyorum.

Neye göre, kime göre, neden kaldırılıyor bu diziler?

Elbette izlenme oranları belirliyor bunu ama dizilerin bir anda yayından kaldırılması seyirciye saygısızlık, oyuncuya saygısızlık, o dizide çalışan yüzlerce insana saygısızlık.

Set çalışanları ve oyuncular, yaşam standartlarını o diziye göre ayarlıyorlar.

Borca giriyorlar, taksit ödüyorlar...

Bir de bakıyorsun bir sabah dizinin bittiğini söylüyorlar.

Seyirci olarak biz de abuk sabuk bir erken final izlemek zorunda kalıyoruz.

Keşke bizim şarkılarda kullandığımız ‘fade out’ sistemi dizilerde de olabilse...

Müziğin yavaşça azalması gibi diziler de küt diye bitmese, ‘erken final’ için biraz zaman tanınsa.

“Diziniz 4 hafta sonra bitecek”

dense, eminim senaristler çok daha mantıklı bir final yazabilir, set çalışanları ve oyuncular da durumlarını ona göre çok daha iyi ayarlayabilir.

Bu yüzden erken final yapacak dizilerde de ‘fade out’ olsun diyorum ben...

 

Artık haberleri izlemiyorum

Televizyon haberlerini izlemeyi bıraktım artık.

Sürekli biri birini bıçaklıyor, kadınlar öldürülüyor, çocuklar şiddete maruz kalıyor.

Bütün haber bültenlerinde felaket haberleri en ön sırada.

Bu ülkede hiç mi güzel şey olmuyor?

Eskiden bu kadar kötü haber yoktu...

Biz toplum olarak mı kötüleştik, televizyon habercileri mi reyting almak için sadece kötü olanı gösteriyor, çok merak ediyorum doğrusu...

 

Doğum günü teşekkürü

Geçen hafta kova burcu olduğumu, Çin astrolojisine göre ‘köpek’, Kızılderili burcuna göre de ‘su samuru’ olduğumu yazmıştım.

12 Şubat benim doğum günümdü...

O kadar mutlu oldum ki anlatamam...

Sevenlerimden gelen yüzlerce mesaj, okurların attığı mail’ler, kanallardan, prodüktörlerden gelen çiçekler, hediyeler, doğum günümü kutlayan yazılar...

Hepsine ama hepsine çok teşekkür ediyorum...

Beni çok mutlu ettiniz.

Binlerce katı mutluluk sizlerin olsun.

 

Konuşmayan papağanım

Bembeyaz harika bir papağanım var. Adı Aşkım... Konuşmayan bir papağan bu, beyazlar konuşmazmış. Alalı üç sene oldu.

Çiftlikte baktırıyorum ona, diğer hayvanlarla beraber.

Aynı yerde muhabbet kuşlarım var, 5-6 tane kurbağa var...

Kendime ait 10 tane kedim var, yanaşmalarla 15 falan herhalde...

Sokakta bulup dayanamayıp alıyorum. Kör ve topal bir köpeğim var. Ortaköy’de oradan oraya atıp duruyorlardı, aldım hemen... Görmüyor ama o kadar mutlu ki...

Ben de onlarla çok mutluyum!

Bana ‘yapma’ demeyin!

Ben her zaman çok maceracı biri oldum.

Ne zaman bir şeyi yapmayacaksın deseler inadına yapacağım diyen bir tip oldum.

Yaptım da...

Çocukluğumdan beri böyleydi bu ama...

O yüzden bana sakın “hayır, yapma” demeyin.

“Evet mutlaka yap” da demeyin.

Benim kararım, benim tercihim.

Ben istersem yaparım, istemezsem yapmam.

Sonunda öleceksem bile kendi tercihlerimle ölmeyi tercih ederim...

Ne demişler, yanlış bildiğin yolda herkesle yürüyeceğine doğru bildiğin yolda tek başına yürü...

YORUM YAP
YORUMLAR