ABİM O MÜTEAHHİT!

HERKESİN ÇOK İYİ TANIDIĞI ÜNLÜ MÜTEAHİTTİN ERKEK KARDEŞİ OLDUĞUNU SÖYLEYEN ŞAHIS, ŞARKICI KADINI BÖYLE DOLANDIRDI. İŞTE İBRETLİK BİR ÖYKÜ.

İki şarkıcı kadın Uzak Doğu tatiline gider.

Uzak Doğu'nun birbirinden güzel plajlarından Twitter ve Facebook için an ve an resim çekip atar, takipçileri ile paylaşırlar.
 

Tam da bu paylaşımlar olduğu sırada, Türkiye'nin en meşhur müteahhitlerinden birinin erkek kardeşi olduğunu söyleyen bir adam hatunlardan birine Facebook' tan ekleme yollar.
Hatun kızımız eklemeyi “milli piyango bana vurdu” diye ışık hızı ile kabul eder.


                                                       ……….
 

Sloganları dilimize pelesenk olan, TV ekranlarında sürekli cebindeki tomar tomar parayı çıkartıp gösteren adamın erkek kardeşinin bu kızımızı Facebook'dan eklemesi, şansın döndüğünün - talih kuşunun başına konduğunun- bir göstergesi olur!

 

Hatun kızımız bütün tatil boyunca bu adamla mesajlaşır.

Yanındaki kız arkadaşı bunun yalan olabileceğini, inanmaması gerektiğini, ünlü müteahhitin öyle bir kardeşinin olmadığını söylemesine rağmen, diğer kızımız arkadaşının kendine vuran şansı kıskandığını düşünüp telkinlerine kulak asmaz.
 

                                                       ……..

 

Tatil sürekli mesajlaşarak geçer ve sonunda biter.

Dönecekleri gün gelmiştir.

Ünlü müteahhitin kardeşi olduğunu iddia eden şahıs kızlara, “Havalimanından sizi ben alacağım” der.

"Ben gelemezsem şoförüm sizi alacak" der.
 

Kızlar yurda iner sabah 06.00'da, Atatürk Havalimanı’nda bekle bekle bekle…

Gelen giden olmaz.

Sözde ünlü müteahhitin kardeşinin telefonunu ara ara açan yoktur.
Arkadaşını sürekli uyaran diğer kızımız, arkadaşının artık kendisine inanması gerektiğini tekrar söyler.

Ama öteki kızımız hala umutla bekler ve asla inanmaz!!!


Bir taksiye binip evlerine doğru yola koyulurlar.

Takside iki kadın kavga etmeye başlar.
Diğer kız, arkadaşına akıllı olmasını, bu adama inanmaması gerektiğini söyleyince aralarında büyük bir kavga çıkar.
Diğer kız taksiyi durdurur!

Kendini yoldan geçen başka bir taksiye atar ve giderken de arkadaşına aklını başına almasını, herkese inanmamasını ve başına iş alacağını söyler.

                                                           ……..

 

O günden sonra kızlar bir daha görüşmezler ama böyle bir adamın varlığına inanan kız, adamla telefonda görüşmeye devam eder.
Adam kıza, o gün havalimanı için uyanamadığını ama şoförüne talimat verdiğini, ama şoförünün talimatı yanlış anlayıp Atatürk Havalimanı diye Sabiha Gökçen Havalimanı’na gittiğini ve bu durumdan dolayı çok üzüldüğünü ve şoförünü kovduğunu söyler!

 

Kız da kendisine, ona çok sinirlendiğini ve o gün o sinirle telefonunu yere düşüp kırıldığını ve kendisine telefon borçlu olduğunu söyler. (oysa telefon yaklaşık 6 ay önce kırılmıştır)

Adam, “Telefon ne demek? Sana telefon bayii alayım” der!

Zaten bu slogan, ismini kullandığı kişiye çok yakışan bir slogandır .
 

                                                        ……..

 

Ve bir kaç gün sonra bu adam kızı arar ve nerede olduğunu sorar.

Kız da Ataşehir’de bir kız arkadaşının evinde olduğunu söyler.
Adama da isterse gelip bir kahve içebileceğini söyler.

Adam yarım saat sonra gelir .
Gayet şık ve pahalı giyimli bir adam içeri girer, bir kahve içer ve sohbet başlar.

Sohbet sırasında kızımızın kırılan telefonuna gelir mevzu.

Adam, birazdan Doğubank'a gideceğini ve hangi model - marka - renk telefon istediğini kıza sorar.
(ki keza kızın aklına şu soru gelmez ? Bu kadar zengin bu adam bir telefon için niye Doğubank'a gitsin?)

Adam kahvesini içer, kızlara “Hoşça kal” der ama o sıra bir panikle cebine bakar, “Hay Allah seni göreceğim telaşı ile telefonu arabada şoförle bırakmışım.” der…

 

Kızın telefonundan şoförünü ( ! ) arar, “Telefon arabada kalmış, ben Doğubank' a gidecektim. Ama sen git orda 2’inci atta bilmem ne şirketinden 50 bin Amerikan doları alacağımızı al ve bana ‘I Phone 5 S Gold’ al getir” der.
 

Şoför de “Peki efendim, yalnız trafik var. Sanırım, iki saate alıp yanınızda olurum” der.


Adam “Peki” der. “Benim de zaten toplantım vardı. Oraya gideyim, o zaman” der.

Telefonu kapatır, güzel kızımıza “Şoför gelene kadar bari telefonun bende kalsın ki haberleşebilelim” der.

“Sen nasıl olsa buradasın, benim şoför gelince, sana yeni telefonunla birlikte bu telefonu da getirir” der.
Kız, “Hay, hay” der ve telefonunu adama verir.

Nasıl olsa iki saate kadar şoför yeni telefon ile gelecektir.
Adam evden çıkar, kızın arkadaşının telefonundan bir kaç kez konuşurlar…

 

                                                           ………

 

İki buçuk saat geçince kız, kız arkadaşının telefonundan adama verdiği kendi telefonunu arar.
‘Aradığınız kişiye şu an ulaşılamıyor, lütfen daha sonra tekrar deneyiniz’ sesini bundan sonraki tüm ömrü boyunca duyacaktır!
Sonra adamın cep telefonunu arar, o da aynı şeyi söyler:

‘Aradığınız kişiye şuan ulaşılamıyor, lütfen daha sonra tekrar deneyiniz’
diye diye günler geçer!

                                    

                                                      ………..

 

 

Adam sırra kadem basar - bu saf kızcağızımı da tüm sosyal platform arkadaş listesinden çıkarır.

Kızın ısrarla arkadaşlık teklifi yollama isteklerini de ret eder.

Bir daha, sosyal platform da da - gerçek hayatta da hiç arkadaş olamazlar.
Kızcağızımız da Midyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan da olur.
Kırık da olsa, ‘I phone 4’ telefonu gider.

“Aç gözlülük yaptım böyle oldu mu diyeceğim?” diye, polise gidemez.
Hala ısrarla kendi numarasını ve adamın numarasını aramaya devam eder.
Ses hep aynı:
‘Aradığınız kişiye şu an ulaşılamıyor, lütfen bundan sonra aç gözlülük ve enayilik yapmayınız !!!’

YORUM YAP
YORUMLAR