79'luk Filiz Akın’dan yeni paylaşım! Şezlong pozu hayran bıraktı

Yeşilçam'ın kolejli güzeli olarak hafızalara kazınan Akın, şimdi ise sosyal medya paylaşımıyla çok konuşuldu.

Lise arkadaşı Oya San'ın annesinin ısrarı üzerine bir yarışmaya fotoğrafını gönderen ve birinci seçilen Filiz Akın Akasyalar Açarken filminde oynama şartıyla verilen ödülü reddetti. Dergi yöneticileri ve filmcilerin ikna çabalarını reddeden Akın, Memduh Ün de Ankara'ya kadar gelip ısrar edince fikrini değiştirdi.

jytgf

İşi ve üniversiteyi bırakıp annesiyle birlikte İstanbul'a gelen oyuncu, anlaşmayı imzaladı ve 1962 yılında ilk filmi olan Akasyalar Açarken'de Göksel Arsoy'la başrolü üstlendi.

Ekran görüntüsü 2022-09-09 081414
Ardından birçok yapımda rol alan Filiz Akın, performansıyla beğeni toplarken Yeşilçam'ın kolejli kızı olarak hafızalara kazındı. Hem güzelliği hem yeteneğiyle büyük beğeni toplayan oyuncu, uzun bir süre önce ise ekranları bırakıp gözlerden uzak bir yaşam tercih etti.

Ekran görüntüsü 2022-09-09 081401
Ancak Akın, sosyal medya hesabından paylaşımlar yaparak sevenleriyle etkileşim kurmayı ihmal etmedi. Sosyal medyayı oldukça aktif kullanan oyuncu, son yayınladığı pozla ise tüm dikkatleri üzerine topladı.
Ekran görüntüsü 2022-09-09 080656

Şezlongda verdiği bir pozu Instagram hesabında yayınlayan 79 yaşındaki Akın, son haliyle kendine hayran bıraktı.

Yeşilçam'ın unutulmaz oyuncularının bu hikayelerini kimse bilmiyor

Emel Sayın 70 ile 80'li yıllar arası 15-16 tane filmde oynar .

Emel Sayın 70 ile 80'li yıllar  arası 15-16 tane filmde oynar .

Ama devamı gelmez . Yalancı Yarim ve Mavi Boncuk gibi harika filmlerde oynayan Emel Sayın'dan Ertem Eğilmez neden vazgeçmiştir!!! Emel Sayın 'Rüzgâr' filminden sonra neden sinemaya küsmüştür!! İşte cevapları ;
.

Emel Sayın ?? Bir gün ekip toplanmıştı, bütün sanatçı arkadaşlarımız ( Ertem Bey'in evi )onun evinde toplandık. Konuşuyorduk. Ben genelde sessiz kalırdım, hep dinlerdim. O gün aralarındaki tek kadın bendim. Ertem Ağabey ekonomik bir sıkıntıdan bahsediyordu; “Böyle bir sıkıntımız var. Bundan sonraki filmi yaparken zorlanacağım.” gibi bir şeyler anlatıyordu. Ben de parayı çok bilmeyen biriydim. O kadar üzüldüm ki “Ertem Ağabey, bundan sonraki filmden ben para istemiyorum.” dedim. Herkes bir sustu. Ertem Ağabey bir şey demedi. Ondan sonra bir şeyler konuşuldu ve toplantı bitti. Ben kalktım, gittim. Arkadan bir parlamış. Tutmuş kendini o zamana kadar, bana kıyamıyordu, bağıramıyordu. “O kim oluyor da bana böyle bir teklifte bulunuyor?” diye söylenmiş. Çok kızdı ve bir daha benimle film yapmadı. Ben bunun bu kadar büyüyeceğini tahmin etmemiştim. İyilik yaptığımı düşünüyordum. Çok büyük bir çocukluk yaptım.

“Cüneyt Arkın’la ‘Rüzgar’ adlı filmi çektik. Bir yatak sahnesi vardı. Cüneyt ve ben yataktayız ama sanki çıplakmışız gibi bir hava verilerek çekildi. Oysa elbiselerimiz vardı tabii. O sırada sete bir gazeteci girmiş ve o sahneleri fotoğraflamış. O yatak görüntüleri gerçek gibiymiş gibi gazetede yayınlanınca çok üzüldüm. Sevenlerimden de çok tepki aldım. Sinemaya öyle kırıldım ki, artık film çekmeme kararı aldım. Yıllarca gelen pek çok film teklifini geri çevirdim. Şimdi pişmanım. Keşke birkaç film daha çekseydim.”

1986-1988 yılları arasında TRT'de yayınlanan Perran Kutman ve Şevket Altuğ’un başrollerinde oynadığı, Türk dizi tarihinin öncü dizilerden birisidir.

1986-1988 yılları arasında TRT'de yayınlanan Perran Kutman ve Şevket Altuğ’un başrollerinde oynadığı, Türk dizi tarihinin öncü dizilerden birisidir.

Kuzguncuk’ta gelişen sağlam ve sımsıcak dostlukları, Şakir'in sürekli Perihan'ın peşinden koşmaları, başı sıkışan insanlara yardım için Perihan abla'nın planlar kurup, kılıktan kılığa girmeleri, Şakir'in patronunu delirtmeleri , hepsi dün gibi aklımızda ...

1987 yılında Şevket Altuğ diziden ayrıldıktan sonra kanalı değiştirerek TRT 2’ye transfer olmuştur. 1988 yılında yayın hayatı sona ermiştir.

Ölmeyen Şarkı ( 1977 )

Ölmeyen Şarkı ( 1977 )

Gülşen Bubikoğlu'nun 4 yapraklı yoncadan beraber oynadığı tek kişi Fatma Girik'tir. .
Bu filmde Fatma Girik Gülşen Bubikoğlu'nun annesi rolündedir. .
Filmin jönü ise Bülent Ersoy'dur. .
Film çekildiğinde Fatma Girik 35 Gülşen Bubikoğlu 23 yaşındadır. .
Filmin yapımcısı Türker İnanoğlu' dur .

Korkusuz Korkak

Korkusuz Korkak

Korkusuz Korkak filmini anlatmaya pek gerek yok aslında . Zaten Kemal Sunal'ın özellikle 80 öncesi filmlerini herkes yüzlerce defa izlemiştir. Bu film hakkında tek bahsetmemiz gereken içerdiği absürdlük bakımından eşi benzeri olmayışıdır sanırım( Kemal Sunal filmleri içinde)

Natuk Baytan'ın yönettiği, Kemal Sunal'ın oynadığı tüm filmler böyledir ama Korkusuz Korkak onların zirvesidir.

Filmde yıllar sonra 'The İmam' isimli filmi yönetecek olan İsmail Güneş'de bir saniyeliğine yer alıyor. Kendisi aynı zamanda filmin de asistan yönetmeni.

Filmde Melek Hanımı canlandıran Belkıs Dilligil, 11 mayıs 1995 tarihinde kızı Çiçek Dilligil'in kullandığı araç ile boğaziçi köprüsünün üzerinden geçerken geçirdiği trafik kazası sonucu hayatını kaybetmiştir. .

Filmde Esin karakterini canlandıran Aynur Akkum'un ise bu film son filmidir. Yeşilçam da topu topu 3 filmde oynayan Akkum son olarak 2009 yapımı 'Bir Bulut Olsam ' adlı dizide rol almıştır.

Ayşen Gruda

Ayşen Gruda

Adile Abla ile 13, 14 sene altlı üstlü oturduk, Ortaköy sırtlarından denizi gören güzel bir evdi bizimkisi... Ama sonra anladım ki o ev onunla güzelmiş. Onu kaybettikten sonra ancak 15 gün oturabildim o evde, dayanamadım taşındım sonra.

Adile Abla az bulunur komşulardandı. Benden büyük olmasına rağmen telefon etmeden aşağı inmezdi, bir şey silkeleyeceği zaman izin alırdı, paylaşmayı o kadar çok severdi ki yemek yaptığı zaman bize getirmeden rahat edemezdi.
Müthiş hisli bir insandı, karşısındakini nasıl etkileyeceğini çok iyi bilirdi. Nasihat ediyormuş gibi olmamak için fikrini dolaylı yoldan söyler yorumu bana bırakırdı. "Uykudan Önce" programında pek çok pedegogun başaramayacağını başardı. Milyonlarca çocuk ekran karşısına geçip yemek yemeyi öğrendi, yalancı emziği bıraktı, diş fırçalamayı öğrendi, tuvalet alışkanlığı kazandı.

ADİLE ABLA ÇOK DEĞERLİ BİR SANATÇIYDI.

Hakan Balamir

Hakan Balamir

İlk filmimin çekimlerindeyiz o dönemler sporla çok ilgileniyorum. Atlamalı zıplamalı aventür Türk filmlerine daha yatkınsın dediler. Filme başladık birinci sahne çekiliyor. Bu filmin ilk planı benim de ilk işim. Taksim'de yüksek bir yere çıkardılar birtakım insanlar aşağıdan geçerken Onların üstüne atlayacağım sonra birisinin midesine vuracağım adam iki büklüm olacak yere düşüp bayılacak, sahne bu. Yere düşünce üstündeki kostümler kirlenmesin diye prova da yaptirmadilar bana. 'Anladım mı? anladım, 'Tamam mı' ? tamam dedim .
insanlar aşağıdan geçerken Onların üstüne atlayacağım sonra birisinin midesine vuracağım adam iki büklüm olacak yere düşüp bayılacak, sahne bu. Yere düşünce üstündeki kostümler kirlenmesin diye prova da yaptirmadilar bana. 'Anladım mı? anladım, 'Tamam mı' ? tamam dedim . .

İnsanlar geliyorlar yürüyerek , ben atladım bunların üstüne. Zaten üstüne atladığım adam hemen yere düştü. O hızla kaldırdım ayağa midesine bir yumruk attım ... 'Aaah' dedi İki büklüm oldu yere düştü bayıldı . 'Stop çok güzel oldu' dediler. Ama bizim adam yerde baygın yatıyor. Kendine geldi bi süre sonra, 'Ben oynamıyorum kardeşim Bu herif beni öldürecek' dedi .Ne bileyim ben daha yeni gelmişim sete, ilk işim, 'midesine vur' dediniz vurdum dedim .

Filme 1 hafta ara verildi. Bu kavgacılar bana nasıl yumruk atılır ,nasıl alınır, yumruk geçerken ne yapılır gibi kavga etmeyi, adam dövmeyi öğrettiler. İyice Adam dövmeyi öğrendim daha doğrusu adam dövmemeyi ...

Halit Akçatepe

Halit Akçatepe

Efenim benim ilk çoçuğum kız oldu . Aradan 3-4 sene felan geçti benim hanım tekrar hamile kaldı. O zamanlar böyle sonar mr gibi şeyler yok

Bakıpta anlamıyorlar ne olduğunu .Tabi bi kızım var bi de oğlan bekliyoruz felan. Artık bitti son 10 gün kaldı doğum olacak ama benim turneye gitmem lazım .Sevgili İbrahim'e ( Tatlıses) dedim ki : İbrahim benim oğlan doğunca bana bi telgraf çeker misin 'senin oğlan doğdu' diye. Dediki : 'Yav ayıp olur öyle yazılır mı . Aramızda bir şifre bulalım ben onu yazayım sende anlarsın' dedi .Düşündü ve buldu . Ben sana 'bisiklet geldi' yazarım sende anlarsın oğlanın doğduğunu' dedi .Tamam dedim . 'Ayşe tatile çıktı' gibi bir şey .. parola işte ...

Çıktım ben turneye gittim , 7-8 gün sonra benim hanım doğum yaptı. Benim 2. çocuğum da kızdır . İbrahim bakmış ki kız olmuş . E napıcak bana nasıl telgraf çekecek ... Anlaşmamız vardı şifremiz vardı .Neyse ben Antalya'dayım , baktım postacı geliyor karşıdan . Efenim Halit bey kim ! Ben dedim hemen aldım aman çok teşekkür ederim dedim ve getiren görevliye de 100 lira bahşiş verdim ki iyi paraydı o zamanlar . Büyük bir heyecanla telgrafı açtım.. İbrahim aynen şöyle yazmış :
. 'Halitcim bisiklet geldi pompası yok '

Tarık Akan'ın Yılmaz Güneyin oyunculuğunu beğenmemesi

Tarık Akan'ın Yılmaz Güneyin oyunculuğunu beğenmemesi

Tarık Akan, Yılmaz abiyle ( yilmaz guneyin cezaevi yılları) hapishane de oturuyoruz . Hangisiydi hatırlamıyorum. Durup dururken bana 'Tarik ben nasil bir oyuncuyum , nasil bir yönetmenim' diye sordu. Eyvah dedim içimden şimdi ben buna nasil cevap vereyim. Dedim ki ' Yılmaz abi bana göre bak sakin kızma ' hayır hayır söyle' dedi .

Sen dedim iyi bir oyuncu değilsin ama senaryo ve yönetmen olarak bir dehasin nolursun oyunculuğu bırak dedim. 'Ne diyosun sen ' dedi kalktı volta attı, 5 dakika 10 dakika sonra geldi yanıma oturdu sarıldı bana 'Çok haklısın Tarik , bundan sonra oynamicam ' dedi . Çok sevindim ama , çok çünkü Yılmaz abiye böyle laflar edemezsin , edemezsin . O normalin çok başka dışında bir insandır. Gerçekten bir deha . Türkiye'nin yetiştirmiş olduğu büyük bir beyin büyük bir deha büyük bir zeka ama yokettiler..

Ediz Hun

Ediz Hun

“ 5-6 yaşındayken ailemle boğaza giderdik. Emirgan’daki çay bahçelerinde onları çaylarını içerken orada bırakır ormana dalar değişik renk ve ebatlarda böcekleri toplar onları getirirdim eve. Yılan, fare, kertenkelenin de aralarında bulunduğu sayısız hayvan geldi geçti bizim evden. Hiçbir canlıdan bir kötülük görmedim. Hatta bir papağanım vardı adı Yakup’tu, onu da Hulusi Kentmen’e armağan ettim, o da Karadeniz Ereğli’ye götürüp çocuğuna hediye etmişti. .
Benim hayatım hep tabiat ile iç içe sürüp gitti. O yüzden bu kadar sağlıklı bu kadar mutluyum. Ben doğa adamıyım. Bahçesiz yaşayamam. Toprağı avuçlarıma alıp koklamalıyım. O zaman yaşadığımı hissediyorum. Bununla ilgili ekoloji bilimleri dersi veriyorum üniversitede”

Çocukluk yaşlarında komşumuz olan bir Diş doktorunun bukalemun beslemesi beni oldukça etkilemişti. Okuldan çıkınca soluğu komşumuz da alır ve saatlerce onu seyrederdim .Gün geçtikçe sürüngenlere merakım büyüdü. Bunlara ait kitapları okudukça Kertenkele cinsine alaka duymaya başladım. Yaz tatillerinde Anadolu'nun muhtelif yerlerine gider buradaki kertenkele türlerini inceledim bir süre sonra incelemeler Beni tatmin etmez oldu .Sonunda Almanya'ya yaptığım bir seyahatte 2 tane iguana satın aldım . Şansıma biri erkek diğeri dişi çıktı.( Bu paragraf 1972 röportajından).

Ediz Hun doğal ortamlarının dışında iguanalardan yavru alan ilk kişinin kendisi olduğunu söylemiştir. Ayrıca şuan evinde yetistirdigi kaktüs ağaçlarından oluşan koleksiyonla Avrupa'da ilk 10'a girmiştir. Kendisi 'Norveç Bilim ve Teknoliji Üniversitesinden mezundur.

Müjde Ar

Müjde Ar

'Parasızlığa talimli çocukluk yıllarından genç kızlığa geçince en bozulduğum şeylerden biri de yolda yürürken yanıma yaklaşan lüks bir arabadan sırıtık bir herifin kafasını uzatıp 'Buyurmaz mısınız, sizi istediğiniz yere götüreyim' diye yılışmasıydı. Cebinde parası, altında arabası olan bu tiplerin içinde çok küstahları da olurdu. Kaldırıma yanaşıp 'Gelsene anam, seninle şöyle bir Boğaz turu yapalım' diye seslenirlerdi.

Arabalı erkeklere büyük bir hırs duyardım, o zamanlar. Gün geldi, film çevirmeye ve para kazanmaya başladım. Derken ben de araba sahibi oldum. Hiç unutmam, arabamı alıp Bağdat Caddesi'nde tura çıktım. Bir ara yılların birikimiyle kaldırıma sokulup, kendi halinde yürüyen şık giyimli bir adama seslendim:

Bakar mısınız?

Adam durdu, bana baktı. Ben de adi çapkın bir erkek gibi adama bağırdım:

Gelsene anam, seni gideceğin yere kadar götüreyim. İstersen bir Boğaz turu yapalım ha, ne dersin!

Adam aptallaştı, öylece kalakaldı. Ben gaza basıp uzaklaşırken, bir yandan da kahkahalarla gülüyordum.'

Keskin mimikleri ve iç gıcıklayıcı ses tonu ile sinemamızın en komiklerinden Cevat Kurtuluş…

Keskin mimikleri ve iç gıcıklayıcı ses tonu ile sinemamızın en komiklerinden Cevat Kurtuluş…

1940'lı yıllarda gazinolarda taklit yaparak ünlenmiştir..1947'de İstanbul'a gelerek filmlerde rol almaya başladı. İlk filmi 1947 yapımı Kerim'in Çilesi idi. Özellikle mimiklerle beslenen oyunculuğu ile, 1960'lı ve 1970'li yıllarda çok sayıda filmde irili ufaklı roller aldı. Yeşilçam filmlerindeki 'aptal uşak' kompozisyonunun yaratıcısı ve temsilcisi oldu...

1992'de geçirdiği kalp krizi sonrasında 70 yaşında vefat etti. Mezarı Feriköy Mezarlığındadır.

Cevat Kurtuluş : İnanın yolda yürümek istemiyorum . Rahatsız oluyorum . Neler Demiyorlar ki ! ''Aaa aptala bakın , gerizekalı cevat gibi sözler . Küfür edenler hakaret edenler tükürüp kaçanlar ... Öyle sanıyorum ki şöhretin bedelini benim kadar çeken yoktur .

Mürüvvet Sim (23 Nisan 1929 - 29 Temmuz 1983 )

Mürüvvet Sim (23 Nisan 1929 - 29 Temmuz 1983 )

"TARLADA doğmuşum ben... ( Tekirdağ - Büyükyoncali) Annem göbeğimi 'çekme' bıçağı ile kesmiş, şalvarına sarıp, atmış atının terkisine, getirmiş eve.

Mürüvvet henüz iki yaşındayken yoksul aile İstanbul'a taşınır. Bir süre köyle İstanbul arasında adeta mekik dokurlar. Küçük kız sokaklarda özgürce, türlü yaramazlıklar yaparak büyür.

"Topkapı Takkeci Mahallesi'nde oturuyorduk. Annem hizmetçilik yapıyor, babam bahçelerde çalışıyordu.. Çok yaramazmışım küçükken... Mahalleli, 'Korkunç Mürüvvet' adını takmış bana..."

Hatta mahalleli onun yaramazlıklarından kurtulup biraz kafalarını dinlemek için zaman zaman aralarında para toplayıp onu sinemaya gönderirler. Sinema dönüşünde seyrettiği filmi onlara adeta oynayrak anlatır Mürüvvet... Kendisinde oyuculuk merakının daha o günlerde başladığını belirtir. Hatta bir gün sette anlattığı çocukluk anıları Filiz Akın'ın oğlu İlker İnanoğlu'nun canlandırdığı ''Yumurcak'' filmlerinin ilham kaynağı olur.

Yeşilçam'ın iyi kalpli, güleç yüzlü, zaman zaman evde kalmış kadını, zaman zamansa bir dulu veya bir uyanık anneyi oynayan altın kalpli isimlerindendi. Genelde konağın hizmetçisidir, arada pansiyon işletmecisi nemfomanyak Rum olur.. Sezercik'e, Ayşecik'e, Zeynepçik'e teyzelik ederken Önder Somer'i, Suzan Avcı'yı karşısına alır. Neşeli Günler'de kafasına Adile Teyze tarafından geçirilen o bir tencere yaprak sarma ile aklımızdaki yerini ömür boyu kiralamış agresif melektir.

1980'de televizyon reklamlarında görülen sanatçı, bu arada bir bankanın çocuk tiyatrosunda oyuncu ve yönetmen olarak çalıştı. Ömrünün son yıllarında geçinebilmek için Beyoğlu'nda Milli Piyango bayiliği yaptı.

Sanatçı geçim sıkıntısından o kadar bunalmış olmalı ki bir ara ''Lodosçuluk'' bile yapmıştır. .

Son yıllarında, geçim sıkıntısı çektiğinden, sahillerde lodosu beklemiş ve o lodostan gelecek artıklarla (yüzük, kolye vb) geçimini sağlamıştır. .

Mürüvvet Sim, 29 Temmuz1983 tarihinde İstanbul'da vefat etmiştir.

Türkan Şoray ve Tanju Gürsu birlikte birçok filmde rol almışlardır.

Türkan Şoray ve Tanju Gürsu birlikte birçok filmde rol almışlardır.

Yine bir film cekimi için Harem iskelesindeyken film ekibi de set hazırlığı içindedir .Tanju Gürsu nun gözü bi an Türkan Şoray'a takılır. Ağlayacak duruma gelmiş olan Türkan Şoray'ın yanına hızlıca yaklaşır. 4-5 tane gencin Türkan hanıma laf attığını görür ve biriside genclerin Türkan hanımı taciz ettiklerini söyler. .

Sinemamızın bıçkın delikanlısı Tanju ağabey bu kişilere tek başına dalar .Yumruk yumruğa kavga başlar. Sinema ekibi ve çevredekiler kavgayı ayırır ve gençler oradan hızlıca uzaklaşır..

Ekibin işi bitip tam otobüse binecek iken dayak yiyen gençler yakında ki okulllarindan arkadaşlarını (40-50 kisi) alıp taş ve sopalarla ekip otobüsüne saldırırlar.Ekip bölgeden hızlıca uzaklaşır. Kimselere biseycik olmaz .

Neden kavga ettiniz sorusu üzerine Tanju Gürsu ;

Türkan Şoray'ı korumak zorundaydım...

Kemal Sunal 1970'li yılların başında yönetmen Ertem Eğilmez tarafından farkedilip tiyatrodan sinemaya transfer olmuş ve irili ufaklı birkaç filmde oynadıktan sonra başrol oynamaya başlamıştı.

Kemal Sunal 1970'li yılların başında yönetmen Ertem Eğilmez tarafından farkedilip tiyatrodan sinemaya transfer olmuş ve irili ufaklı birkaç filmde oynadıktan sonra başrol oynamaya başlamıştı.

Filmlerinin çoğunda aptal , saf , şaşkın tipleri başarıyla canlandırıyor ve halk tarafından gerektiği ilgiyi görüp kısa sürede gönüllere taht kurmayı başariyordu.

Nitekim herzaman olduğu gibi sevenler kadar eleştirenler de vardı. ' Her filminde aptal saf tiplemeleri oynuyor , bunun önüne geçemez daha fazlasını yapamaz ' diyenlerin sayısı günden güne artmaya başlamıştı. Kemal ise kendinden emindi ama istediği senaryo önüne gelmiyordu kendiside gidip ben surda şunu oynamak istiyorum diyecek hali de yoktu.

1976 senesinde 'Kapıcılar Kralı ' seneryosu önüne geldi . Okudu ve hemen kabul etti. O sene tam 6 film yaptı ama bu film farklıydı. Çünkü bu filmde aptal saf şaşkın şaban tiplemesinden sıyrılmış zeki , akıllıca haraket eden , yaş tahtaya basmayan kapıcı seyit rolündeydi. Kemal Sunal rolün hakkını fazlasıyla verdi. Ve kendisini acımasızca eleştirenlere , o güne kadar sadece yesilcam jönlerine verilmiş olan Antalya Altın Portakal film festivalinde ki En Iyi Erkek Oyuncu ödülünü alarak cevap veriyordu. Aslında film deki şu sözü o elestirenlere yeter de artardı bile ..

Sen Seyit'i Ne Sandın...

Evet aynen öyle siz Kemal abimizi ne sandınız ...

Filiz Akın birçok meslekdaşı gibi 70'li yıllarda gazinolarda şarkı söyleyerek geçimini sağlamaya çalışmıştır.

Filiz Akın birçok meslekdaşı gibi 70'li yıllarda gazinolarda şarkı söyleyerek geçimini sağlamaya çalışmıştır.

1979 yılında İzmir'de fuardayken kendisine yaklaşan bir genç tarafından bıçaklamıştır. Saldırgan ilk önceleri kendim yaptım dese de daha sonra Gazinocu Mehmet Nabi İnciler'in (İnci Baba) kendisini kiraladığını itiraf etmiştir. .

Filiz Akın ise, olaydan sonra kaldırıldığı hastanede doktorların tüm ısrarına rağmen kalmamış, ilk tedavisinden sonra oteline giderek bir sûre istirahat eden yıldız daha sonra yakınlarının bütün karşı koymalarını dinlemeyerek gece saat 02.00 sıralarında otelden ayrılarak çalıştığı gazinoya gitmiştir. Güçlükle ayakta durabilen ancak sahneye çıkmada ısrar eden Filiz Akın, “Beni Filiz Akın yapan seyircilerime karşı borçluyum. Bu nedenle ölüm döşeğinde de olsam onların karşısının çıkıp görevimi yerine getirmeliyim. Hiç kimse beni seyircimden ayıramaz” demiştir. Çektiği acıya karşın bir süre sahnede kalmayı başaran sanatçıyı hayranlari dakikalarca alkışlamıştır..

Filiz Akın, daha sonra yakınları tarafından tekrar otele götürülür.Hastanede yatması yolundaki tüm uyarılara aldırmayan ünlü yıldız, “Seyircilerimin alkışları benim için en iyi ilâçtır. En kısa zamanda iyileşeceğime inanıyorum” demiştir.

Nubar Terziyan 1909-1994 (Nubar Alyanak - Alyanakziya)

Nubar Terziyan 1909-1994 (Nubar Alyanak - Alyanakziya)

"Sokağa çıktığım zaman 25 kişi elimi öperse beş kişi yanaklarımı öper. Neden öper? Bana Alyanak soyadını takmışlar. Herkes yalan zannediyor bunu da, bazı inanmayanlar yanağıma mendil sürüp, şunun boyasını çıkaralım da herkese tatlı gözükmesin diyor."

“Seyirciye kendimi sevdirmek için rolleri ben seçerdim. Zaten simam tatlıdır diye bana hep tatlı rolleri verirlerdi. Siz beni dışarıda görürseniz bu adam hırsızlık yapar, birisine kötülük yapar diye düşünür müsünüz. 64 senedir çalışıyorum filmde. Herkes bana ‘iyi adam’ diyor, ‘tatlı adam’ diyor… Hiç kötüyü oynamadım, seyircimin beni filmlerde kötü adam olarak görmesini, öyle hatırlamasını istemedim.”

“Çok param olsaydı ne yapacaktım? Hadi tutun bir araba alacaktım, o da kapının önünde duracaktı. Belki de hırsızlar lastiklerini sökecekti. Şimdi köşeye çıkıp dolmuş beklerken önümden kim geçse, ‘Buyrun Nubar Bey’ deyip arabasına davet ediyor. Parası olanın bir, bilemedin iki arabası olur. Ama gönül insanı olursanız bütün her şey sizindir. "

Ülkü Erakalın'in anlatımıyla...

Ülkü Erakalın'in anlatımıyla...

'Sadri Alışık, Ajda Pekkan ve Esen Püsküllü'yle ‘‘Şoför deyip geçmeyin’’ filmini çekiyoruz, yıl 1964. Ajda'yla bu 5. filmim, sinemayı hiç sevmediğini her defasında davranışlarından, mimiklerinden okuyorum. Bu filme iyice isteksiz geliyor, sette odasına kapanıp kimseyle görüşmüyor, selamı bile yok. Sadri de, ben de illallah diyoruz ama filmi bitirmek zorundayız.

Neyse, o gün akşama kadar son sahneleri çekip paydos ettik. Ajda, yıldırım hızıyla eşyalarını toplayıp hepimize tek tek veda edip ayrılırken özellikle Sadri'ye dönüp ‘‘Çolpan hanım'a selamlar’’ dedi. Rahmetli Sadriciğimin bıyık altından gülerek anında ağzından dökülen sözler hálá kulaklarımda: .

‘‘kim diyeyim hanımefendi?..’’

Gerçek adı Perran Kanat olan sanatçı 1949 yılında İstanbul'da doğmuştur.

Gerçek adı Perran Kanat olan sanatçı 1949 yılında İstanbul'da doğmuştur.

Özellikle komedi türünde çok başarılı performanslar sergilemiş, Perihan Abla dizisinde canlandırdığı karakterle 7'den 70'e tüm TV izleyicisinin gözdesi olmuştur. Türk tiyatrosunun ve sinemasının yetiştirdigi en yetenekli kadın oyunculardan biri olan Kutman, kariyeri boyunca rol aldığı tüm yapımlarda saygın duruşunu korumuştur. Gırgıriye, Görgüsüzler, Hababam Sınıfı Dokuz Doğuruyor, Köyden İndim Şehire sanatçının önemli filmlerinden bazılarıdır.
.

Perran; 1972’de aynı sahneyi paylaştığı oyuncu Hüseyin Kutman’la evlendiğinde 23 yaşındadır. Hüseyin Kutman ise 42. Perran Kutman adıyla yeni yeni tanınmaya başlar genç oyuncu. Bu evlilik 1979’da biter. Ama Perran Kutman adıyla tanındığı için ilk eşinin soyadını taşımaya devam etmektedir.

Türkan Şoray - Ajda Pekkan - Emel Sayın

Türkan Şoray - Ajda Pekkan - Emel Sayın

Üçü de memur çocuğudur. .

Üçü de ailelerinin ilk çocuğudur.

Üçü de 70 yaşının üstündedir. .

Üçünün de müzik albümü ve yeşilçam filmleri vardır. .

Üçünün de yeşilçam da Ayhan Işık ve Cüneyt Arkın ile filmleri vardır. .

Gerçek Adı Mehmet İhsan Yüce'dir.

Gerçek Adı Mehmet İhsan Yüce'dir.

Doğum Tarihi 1 Ocak 1926 .

Ölüm Tarihi 15 Mayıs 1991

Doğum Yeri Elazığ .

Ölüm Yeri İstanbul.

Eğitim Durumu : İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi mezunu

Kimi kaynaklara göre 125, kimine göre 140 kimine göreyse 150’den fazla filmde rol almış, 28 filmin senaryosunu yazmış, 6 filmde de yönetmen olarak kamera arkasına geçmiştir.

Yesilcamin en iyi filmlerinden olan 'Kibar Feyzo'nun ' senaryosu İhsan Yüce ye aittir. Bu filmde Maho Ağa’nın “Ula şurda 141-142 başsınız, valla sataram ha köyü!” sözü, Türk Ceza Kanunu’nun o dönem aydın ve sanatçısının hapse girmesine dayanak olan 141. ve 142. maddelerine ustaca yapılan göndermelerdir.

Bu maddeler komünist cemiyetler kurmanın suç olduğuna ve komünizm, anarşizm, diktatörlük, ırkçılık propagandalarını ve millî duyguları yok etmeye ve zayıflatmaya yönelik propagandaların cezalandırılmasıyla alakalıdır.

Film içerisinde yine sendikalaşmanın önemi ve işçilerin birlik olmasıyla alakalı birçok propaganda yer alır.

İhsan Yüce 1991 yılında vefat ettiğinde, Can Yücel, Salacak’taki cenaze evinde düzenlenen ufak törene katılır. Daha sonra, kendisini Üsküdar’a götürmesi için Yusuf Ekşi’ye ricada bulunur.

Yusuf Ekşi, ricayı kabul eder. Ama meraklıdır da, Can Baba’ya neden mezarlığa gelmediğini sorar. Can Yücel, sararmış bıyıklarını ve sakallarını okşayarak cevap verir o tok sesiyle: “İnsan arkadaşını hiç gömebilir mi yahu?”

Cüneyt Arkın

Cüneyt Arkın

Çinlilerle Film çekiyoruz. Yav birbirlerine çok benziyorlar (gülüyor) .Şimdi kavga sahnesinde aşağı yukarı 360 derece alan içerisinde kavga edicez. Onları fizik olarak tanıdığım için yapacağın haraketleri karşındaki kişinin fiziğine göre tayin edersin . Fakat çinliler birbirine benzediği için Tosun abi bunu beceremedi. Dediler ki Necdet sen sayarak döv (gülüyor).

One Two Three four five ... Necdet abi One Two Three diyor gerisini hatırlayamıyor. Neyse başladık sahneyi çekmeye. Tosun abi one two three dedi four çıkmıyor ağzından (gülüyor) tam 10 tane çinli üstüne yüklendi , birden kayboldu Necdet abi . Derken Necdet abi böyle yanardağ gibi volkan gibi bi patladı , çinliler sağa sola uçmaya başladı .Bi çıktı içlerinden 'Bana bakın lan ' dedi ' erkekseniz vanar vanar gelin' ( kahkahalar )

YORUM YAP
YORUMLAR