Erkan Petekkaya: Ekonomiyi her türlü toparlarız, biz kalbimizi toparlamalıyız

Bu yıl onun yılı. Hem 'Kapan' ve Deliler isimli iki sinema filmi vizyona girecek hem de yeni bir dizinin hazırlığında. Bunlarla da kalmayıp ticarete atılarak Silikon Vadisi’nde yazılım işine giriyor.

Çok yoğunsunuz. Çekimden çekime koşturuyorsunuz. Hayat nasıl gidiyor?

İyi gidiyor. Bugüne kadar güzel şeyler yaptım, yapmaya da devam ediyorum. İki güzel film çektim; ‘Deliler’ ve ‘Kapan.’ İkisinde de farklı roller oynadım. Bu bir oyuncu için çok önemli.

Bu yıl sizin yılınız oluyor desenize...

İnşallah. Dizi için de Gold Film’le anlaştım. Orası benim evim gibi zaten. Faruk Abi gerçek abim gibidir. İddialı ve güzel bir iş olacak. Açıkçası birkaç yıl sonra bu kadar yoğun çalışmak istemiyorum. Yavaş yavaş bu işleri bırakmak istiyorum. Tabii hiç oynamamak değil ama ama daha az yorularak, kupon yan rollerde oynamak istiyorum.

Neden?

Dünyayı gezeceğim. Ki zaten geziyorum. Şimdiye kadar ailemle birlikte 45 ülke gezdik. Ama daha çok gezmek istiyorum.

Oyunculukta kırmızı çizgileriniz var mı?

Vallahi eşim ve çocuğumun da açıp izleyebileceği projelerde olmaya dikkat ediyorum. Yani Türk aile kültür ve yapısına uygun güzel projeler olmazsa olmazım. Hiçbir zaman ‘oldum’ demeyeceksiniz. ‘Oldum’ diyen zaten olmamıştır.

‘Deliler’ mi, ‘Kapan’ mı? Hangisinde daha iddialısınız?

Öyle bir şey yok. Bir kere ben iddialı olamam, film iddialı olur. Konuları itibarıyla ikisi de çok farklı hikayeler. İyi olup olmadığını da biz değil, seyirciler belirliyor. İddiaya da seyirci karar verir. Seyirci severse olur sevmezse olmaz. Çok sevdiğim bir abimin güzel bir sözü var: Yüz tane iş yaparsın, 99 tanesi olmaz, biri olur. 99 tanesi olmadı diye asla hayal kırıklığına kapılmamalısın. Allaha şükür benim 99 tanesi oldu. 20 yılımı bu işin içinde geçirdim. Oyunculukta başarmanın bir sınırı yoktur. Hiçbir zaman ‘oldum’ demeyeceksiniz. ‘Oldum’ diyen zaten olmamıştır.

Bir insanı herkes seviyorsa orada bir terslik vardır

Türk halkı ne istiyor sizce?

6 yaşımdan beri çalışıyorum. Türk halkını çok iyi tanıyorum. İnandığım bir şey var: halkın gücünü arkasına almayan kişi, hiçbir şekilde başarılı olamaz. Ben Türk halkının beni sevdiğine inanıyorum. Tabii ki sevmeyen de vardır. Olmalıdır da. Herkes seviyorsa bir insanı o işte zaten bir terslik vardır. Ama o sevmeyenlerin de görüşlerini dinleyip anlamaya çalışıyorum.

Yeni başlayacak diziniz nasıl bir dizi olacak?

Bence sezonun en iddialı dizilerinden biri olacak. Adı da galiba ‘Vurgun’ olacak. Henüz tam belli değil. Ben emeğimi harcadım, alnımın terini döktüm. Gerisi seyirciye bağlı. Seyirci beğenirse güzel olur, beğenmezse kendimi geliştirir, daha iyisini yaparım.

Dizi sektörünün geleceğini nasıl görüyorsunuz?

Şu anda Türk televizyonlarında büyük sıkıntı var. Ekonomimizde ciddi sıkıntı var. Bizim dizilerimiz yurt dışında çok satılıyor. Çok büyük paralar geliyor Türkiye’ye. Geçen sene İhracatçılar Birliği’nden ödül aldım. Ben sanatçıyım ve ihracat ödülü aldım. Dolayısıyla Faruk Abi de ben de iddialı bir iş yapmak zorundayız ki yurt dışında da tutsun. Ve ülkemize dolar sokalım. Ülkemizi kalkındıralım. Eğer ekonomiciler bana ödül verdiyse, demek ki bu ülkeye epey bir para sokmuşum. Artık kalitemizi de yükseltmek zorundayız.

Agresif görünüyor olabilirim ama yumuşacık bir adamım

Dışarıdan sinirli biri gibi duruyorsunuz...

Asla sinirli değilim. Dışarıdan öyle gözüküyorum. Aslında yumuşacık bir adamımdır ben. Dostlarım bilirler. Ama haksızlık olduğunda çok sinirlenirim. Bu da benim hayatta almam gereken bir ders demek ki. Bunu öğrenmem gerekiyor. Bir dakikalık kamera görüntüleriyle, üç beş tane gazete haberiyle anlaşılacak şey değil bu. Eğer gerçek hayatımda oynasaydım başarılı olamazdım. Seyirci benim tek kıstasım.

Oyunculuğun sizi şımarttığını söyleyenler var...

Şımaran başarılı olamaz. Şımarıklık kişinin kendine yapacağı en büyük kötülüktür. Bu bence bana söylenecek son şey ve haksızlık. Yaptığım her başarılı iş beni biraz daha mütevazı yapıyor. Magazin kameralarının karşısında öyle görünüyor olabilirim ama aslında öyle değilim. Çünkü kamerayı her gördüğümde geriliyorum. Gerilince de kötü oluyor. Çünkü çok samimiyim. Beni sıkıştırıyorlar, samimiyetimi kullanıyorlar. Tabii onlar da işlerini yapıyor ama ben hayatımda kimseden nemalanmadım. Birileri benden nemalanınca da sinirleniyorum.

Birçok izleyici sizi, ‘geleceğin Kadir İnanır’ı olarak görüyor. Var mı bir veliahtlık durumu?

Bu benzetme onur verici ama öyle bir şey yok. Ben Kadir Abinin ve o dönemdeki büyük oyuncularımızın yanında tabureye otururum. O sandalyeye oturur, ben tabureye. Eskiler çok önemli. Çünkü bu sektörün cefasını hep onlar çekti.

Aile yaşantınıza çok dikkat ettiğinizi görüyoruz...

Elbette. Bir insanın ailesi olmazsa hiçbir şeyi olmaz. Sadece kan bağı olan aileden de bahsetmiyorum. İnsanın öyle dostları var ki, ben o dostları da ailenin içerisine sokuyorum. Aile her şeyden önemli.

Özel hayatınızla gündeme gelmeyi sevmiyorsunuz...

Ben işimle konuşulmak isterim. Ama öyle olmuyor ne yazık ki. Herkesin özel hayatı var. Önemli olan ne iş yaptığımız.

Kendinizi yakışıklı ve karizmatik buluyor musunuz?

Karizmatik olmuşum, yakışıklı olmuşum umrumda değil, ben başarıya bakarım.

Oğlunuz Cano’nun da oyuncu olmasını ister misiniz ileride?

Onunla arkadaş gibiyiz. Birbirimize çok düşkünüz. Elbet seçimi kendisi yapacak ama bana kalırsa istemem. Çünkü ben çok çektim, onun da çekmesini istemiyorum.

Mail atmamış insanım Estonya'da yazılım şirketine ortak oldum

Bu dönemde ticarete atılmak epey riskli ama sizin ticarete atıldığınızı duydum. Doğru mu?

Doğru. Bana zevk veriyor ticaret. 25 kişi çalışıyor yanımda. Aileleriyle 100 kişi. 100 kişiye yıllardır istihdam sağlıyorum.

Bunun dışında geleceğin Silikon Vadisi’nde büyük bir işe giriyormuşsunuz...

Evet, Estonya’da bir yazılım şirketine ortak oldum. Gelecek yazılım ve kodlamada. Çünkü biz teknoloji fakiri bir ülkeyiz. Beyin üretmiyoruz. Neden kendi telefonumuzu üretmeyelim ki? Bunları çözmek lazım. Teknolojiden çok anlamam, hayatımda mail atmamış insanım ama gittim bu işe girdim. Estonya’da Avrupa’nın Silikon Vadisi oluşacak.

Neden böyle bir yatırım yapmayı istediniz?

Hem gençlerin önünü açmak için hem de oynadığım diziler şu an 80’e yakın ülkede gösteriliyor. Bu ülkelere de o yazılımları, kodları götürüp satıp Türkiye’ye para getirmeyi düşünüyorum. Ülkemizi tanıtmak zorundayız.

Allah bize bir ders veriyor sarılın birbirinize diyor

Ülkenin durumunu nasıl görüyorsunuz?

Bizim ülkemizde kutuplaşmalar çok oldu. Sebepleri önemli değil, sonuç önemli. Biz eskiden birbirini seven insanlardık. Bir şeyler eksildi.

Ne o sizce?

Mesela nezaket. Kimse araştırmıyor, ama sosyal medyada, orada burada birbirine küfür edip duruyor. Bir mahalle yapımız vardı. Biz bunu ne kadar kaybettikçe yalnızlaşıyoruz.

Gidişata dair karamsar mısınız?

Hiç karamsar değilim. Bizim üstümüzde gerçekten oyunlar oynanıyor. Biz güçlü bir ülkeyiz. Kimse bizi kolay kolay satamaz. Bize blöf yapabilirler ama Türkiye Cumhuriyeti tarihi, geçmişi olan bir ülkedir.

Sanatçıların siyasi söylemleri eleştiriliyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Üzücü olan şu; bizim ülkemiz eskisi gibi değil. Eskiden birbirimizi dinlerdik, eleştiriye açık insanlardık. Şimdi öyle değil. Acayip bir bilgi kirliliği var. Üretmeden kazanayım mantığı var. Bu bütün ilişkilere geçti.
Neden böyle oluyor sizce?

Allah bize bir ders veriyor. Sarılın birbirinize diyor. Eğer bunu yapmazsak geleceğimiz kötü görünüyor. Ekonomik açıdan her türlü toparlarız biz. Kalbimizi toparlamalıyız. Yoksa ekonomik açıdan kendimize yeteriz. Her yanımız toprak. Denizimiz var. Hiçbir şey bulamazsak balık yeriz. Her şeyimiz var, bize bir şey olmaz. ALEV GÜRSOY CİMİN/[email protected]

(En ilginç magazin haberlerini anında öğrenmek için instagram'daki @bilalozcannofficial ve @bilalozcancom hesaplarımızı da takip edebilirsiniz)

YORUM YAP
YORUMLAR